Soğuk, sevgisiz, taşlaşmış kalbim..
Bir kız için milyon defa atacağını hiç düşünmezdim.Hayatıma girdiği ilk gün. O ilk gün benim asıl yaşadığımı anladığım gündü.
Kocaman ürkek gözlerle bana bakmıştı. "Korkma ben buradayım."
Dediğim şeyin üzerine titremeyi kesmişti ama hala korkuyordu. Bir dizi çizilmiş kanıyordu elleri yara bere içindeydi. Burnu da kanamıştı..
Bu görüntü beni daha da çok öfkelendirdi. O çocukların peşinden bende gitmeliydim!
Aklıma annemin gitmeden önceki o sözü geldi;
"Sakın baban gibi olma!"
Kapıyı çarpıp gitmişti. Annem babam gibi olmamı istemiyordu. Babam kötü bir adamdı ama annem neden onun gibi olmamdan korkmuştu ki?
"Geri gelmezler değil mi?" kızın sesi ile ona döndüm. Bir kız çocuğuna göre fazla temkinliydi.
O ne yaşamıştı.?
"Gelemezler izin vermem!" gülümsemişti. Kocaman içten. O gün birinin bana olan güvenini hissetmiştim.
Ne olursa olsun bu küçük kızı koruyacaktım.
Ne olursa olsun!..
...
Dakikalar geçmişti.
Ben ona olan aşkımı ilan edeli dakikalar geçmişti.
Bana bakıyordu. Ben utancımdan ona bakamıyordum bile.
Onun ölüm gözlerine bakmadığım her saniye benim için gerçek ölümden beterdi.
Biri ölüme bakmayı özleyebilir miydi?
O ölümün ta kendisiydi."Susacak mıyız?" dediği şeyle gözlerimi ona diktim. Güzel bir fikirdi asılda. Bana bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattı.
"15 sene yeterince susmadık mı?"
Susmuştuk.Cevap vereceğim sırada telefonumun sesi duyuldu. Omzumda duran askılı çantamdan telefonu çıkarıp arayan kişiye baktım.
Arayan Sinandı.Daha fazla bekletmemek için çağrıyı cevapladım.
"Efendim." sesim zor çıkmıştı.
"Neredesin?"Eğer şuan Savaşla birlikte olmasam ona güzel bir cevap verebilirdim ama sadece arabaların orada olduğumu eve gitmek istediğimi belirttim.
Telefonu onun suratına kapattıktan sonra Savaşın çatık kaşlarıyla karşılaştım. Mükemmel.
Birşey demedi elimi tutarak kendine çekti ve beni de beraberinde yürütmeye başladı. Arabasının oraya geldiğimizde durduk ve kapımı açıp binmemi bekledi. Arabaya bindim ve onun da binmesini bekledim ama tam kendi kapısının önünde telefonla bir iki dakika kadar uğraştıktan sonra o da bindi.
Arabayı çalıştırdı ve geldiğimiz yolun tam aksi yönüne doğru sürmeye başladı.
İlk eve gideceğimizi sansam da bu yol tamamen başka bir yere gidiyordu. Yine de nereye gittiğimizi sormak yerine ona güvenip susmayı tercih ettim.
Başımı cama dayayarak dışarıyı izlemeye başladım. Akıp giden sokak lambalarını.. Ağaçları. Gecenin karanlığında kalmış olan yıldızları.
O sırada arabayı Sezen Aksu'nun şarkısının sesi doldurdu.
Alışırım zannettiğim yokluğundan acılanmam
Vazgeçmek zor senin o büyülü tuhaf sıcağından
"Dön" demeye utanırım, zavallı korkularımla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Gözleri
RandomÖlüm gibi gözlerine baktıkça yaşadığımı hissediyordum. Kimdi bu adam aslında? Kimdi bu Savaş Duman? Artık gidebileceğim bir yer kalmamıştı. Bir o vardı. Gidebileceğim tek yer o iken ondan nasıl kaçacaktım? Ölümden kaçmak mümkün müydü ki? "Sen ölüm...