Ölüm gibi gözlerine baktıkça yaşadığımı hissediyordum.
Kimdi bu adam aslında?
Kimdi bu Savaş Duman?
Artık gidebileceğim bir yer kalmamıştı.
Bir o vardı.
Gidebileceğim tek yer o iken ondan nasıl kaçacaktım?
Ölümden kaçmak mümkün müydü ki?
"Sen ölüm...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gözlerimi açtığımda etraf derin bir karanlık içerisindeydi. Yatakta tek başıma doğrulduğumda elimle alnımı ovuşturdum.
Ne olmuştu ya böyle?
En son arabada olduğumuzu hatırlıyordum.
Başım ağrıyordu. Ağzımda acı bir tat vardı. Üstümde çiçekli bir pijama takımı vardı.
Ayağa kalkıp kapıya doğru gittim. Dışarı çıktığımda hafif bir müzik sesi kulaklarımın içini dolduruyordu.
Koridorda yürürken kocaman vitrinin yanındaki saate baktım. 3 buçuğa geliyordu.
Merdivenlerden yavaşça indim. Her bir adımım da müzik sesi daha da yakınlaşıyordu.
Loş ışık gözlerimi hafif alırken etrafı inceden aydınlatıyordu. Küçük salonun içinde adımlarım gezinirken şöminenin önünde oturan adama baktım.
Arkası bana dönük yanan ateşi izliyordu. Telefonundan açtığı müzik tekrar tekrar edip çalıyordu.
Önündeki sehpada rakı vardı. Bir rakıyı tepesine diktiğinde masaya sert bir biçimde koydu.
Hasretin bölerken uykularımı Çaresiz gizledim duygularımı Seni kaybetmenin korkularını Bir yenebilsem ah, bir yenebilsem Seni kaybetmenin korkularını Bir yenebilsem ah, bir yenebilsem
Müslüm Gürses çalarken o da şarkıya eşlik ederek mırıldanıyordu.
Çok sahroş olmuştu. Yanına yavaş adımlarla ilerledim. Elindeki su dolu bardakla ateşi söndürdü.
Verandanın kapısı açıktı. İçeri soğuk hava giriyordu. Onun üstünde ise sadece ince beyaz bir tişört vardı.
Yanındaki sandalyeye yavaşça oturdum. Hiç birşey demeden öylece ona baktım.
"Seni kaybetmenin korkularını.." diye mırıldanıyordu. Bardağa tekrar rakı doldurdu. "Bir yenebilsem ah.. Bir yenebilsem!"
Bardağı ağzına götürecekken elimle durdurdum. Bana omzunun üzerinden bir bakış attı. "İçme artık!"diye fısıldadım. Başını salladı. Elini çekmeye çalıştı ama izin vermedim.
"İçme!" dedim uyarıcı bir tonlamayla. Omuz silkti.
"Bu kadar içilir mi..? Kalk hadi!" dedim ikaz edercesine. Sarhoş kafayla yine omuz silkti.
"Sen benden her gittiğinde içeceğim!.."
Sustum.
Ona baktığımda bana birşey söylemem için yalvaran gözlerle bakıyordu.
"Bu senin zararına olur. Yapma!"
Gitmeyeceğim demedim. O da bunu fark etti. Sustu yine. Bende sustum.
