2.Bölüm

147 36 4
                                    

Tanıdık Yüzler


Alarmın sesi ile gözlerimi açtığımda başıma inanılmaz bir ağrı kapladı. Telefonu elime alıp alarmı kapattım. Yataktan kalkıp banyoya ilerledim, yine ayna da kendi yansımama bakmadan musluğu açıp elimi yüzümü yıkadım. Saate baktığımda olduğundan erken olduğunu fark ettim güya okula erken gidip çalışacaktım. Kıyafetlerimden kurtulup sıcak bir duş aldım.

Üstümü giyinip saçlarımı yaptıktan sonra çantamı alıp odadan çıktım. Merdivenlerden sarsak adımlarla inerken abimin sesini duydum. "Tamam, sen dediğimi hallet benden haber bekle." dedi tok sesle. Yemek masasının oraya geldiğimde Abim kıtlıktan çıkmış gibi kahvaltı yapıyordu. Daha doğrusu sömürüyordu. "O kimdi?" diye sordum pat diye. Bana bakıp göz devirdi. "Sana da günaydın kardeşim." dedi iğneleyici bir tavırla.
"Ben sana günaydın derdim de GÜN AYDIKTAN SONRA GELİNCE PEK BİR ANLAMI KALMIYOR!" dedim aynı iğneyle. Sıkıntılı bir nefes verip kahvaltısına devam etti. "Dün neredeydin?" dedim merakla. "Ne bu? Kocasından şüphelenen gelinler gibi. Hesap mı soruyorsun?" dedi. "Aaa ne haddime." teessüf dolu bakışlarımı ona yönelttim.

Kahvaltımı yapmaya başladım ağzım dolu iken. "Bu gün kendi arabamla gide-" sözümü hızla kesti. "Olmaz! Geçen hafta olanları hatırlatmama gerek var mı?"
"Geçen hafta kaza yaptım çünk-" yine sözümü kesti. "Çünkü alkollüydün!" dedi. Küçük bir kız çocuğu gibi dudak büzüp kafamı öne eydim. "En azından şu hafta çıksın" dedi. Neyi kast ettiğini anladım ama birşey demedim. "Dün akşam gerçekten neredeydin." diye sordum dayanamayarak.
Gözlerini kaçırdı sıkıntılı bir nefes alıp "İşlerim vardı işte. Boşver." dedi konuşmamak için çayından bir yudum aldı. Birşeyler sakladığı belliydi ama üstelemedim.

"Umarım sınavından iyi bir netice alırsın." dedi imayla. Göz kaçırma sırası bendeydi. "Hı hı" diyebildim. Daha fazla konuşmamak için "Geç kalıyorum!" diye bir bahane uydurdum. Önce kolundaki saate baktı sonra tek kaşını kaldırarak bana baktı birşey demedim. "Seni ben bırakırım" dedi tok sesiyle oflayarak ona baktığım sırada "Hiç öyle bakma!" dedi. Bıkkın nefes verip başımla onayladım ve çantamı alıp bir hışım önünden geçtim.

Yol boyu sessizdik. Ünüversiteye varmadan "Matematik önemli Duygu! Bu sene mezun olmak zorundasın. Sınavlarına güzelce çalışmak zorundasın." diyerek uzun bir nutuk çekmeye devam etti. "Dün akşam gelseydin beni matematiğe çalıştırabilirdin ama her zamanki gibi işini bahane ettin!" diye çıkıştım. "Artık başka başka şeyler düşünmeye başladım.." dedim. "Ne gibi şeyler" diye sordu. "Benim yüzümü görmek istemiyorsun çünkü bana katlanamıyorsun!" diye öfkeyle bağırdım. Şaşkınlıkla kaşları çatılırken devam ettim; "Ya da.. O adamla berabe-"

"Sakın Duygu!" diye bağırdı. "Sakın o cümleyi tamamlama hatta aklından dahi geçirme!.." diye bağırdı. "Sana katlanamamak mı?" alayla gülüp başını iki yana salladı. "Ciddi misin sen ya? Sen benim kardeşimsin Duygu. Canımdan bir cansın sen!" dedi sesini normale ayarlayıp. "Nasıl böyle düşünürsün sen!" hayal kırıklıyla gözümün içine baktı. Kafamı yere eyip dişlerimi sıktım. Gözlerim dolmuştu ama ağlamayacaktım. Çenemi nazikçe kavrayıp yüzüne bakmammı sağladı. "İşlerim olabilir,seni ihmal ediyorum belki biliyorum ama..Hiç bir zaman sana katlanamamam söz konusu bile değil.!" dedi siyah gözlerini gözlerime dikerken. "Özür dilerim.." diye fısıldadım. "Ben.. Ben iyi değilim çok fazla gerginim.. Şu haftayı atlatmam gerek.. Ben." kendine beni çekip sıkıca sarıldı. Ne zaman araba durmuş ne zaman ünüversitenin oraya gelmiştik anlamamıştım ama yinede bu anı bozmamak için bende ona sımsıkı sarıldım. Koyu kumral saçlarımı okşarken "Seni çok seviyorum" diye fısıldadı kulağıma.

Arabadan indim o da inmişti beraber okulun içine ilerlerken etrafa yerleştirilmiş korumalara göz gezdirdim. Aslı az öteden çığlık atıp üstüme atladı. "Duygumm yaa çook özlemişim." Aslının da korumaları bizimkilere eşlik ediyordu. Aslı Sıralı, Ayhan Sıralının kızıydı ve aynı zamanda benim en yakın arkadaşım. Ayhan Sıralı ve Yılmaz Demir yani babamla ortaklardı ve eski bir aile dostumuzdu. "Sanki dün akşam üzeri görüşmemişiz gibi." dedim zar zor nefes alırken. "Be-Ben gerçekten nefes alamıyorum." dedim. Gülerek benden ayrıldı ve yan tarafımda bizi izleyen abime göz gezdirdi. "Günaydın Baran!" dedi sevecen bir ifadeyle. Hayır, hayır. Aslı sadece Baran'a böyleydi. Ona karşı boş olmadığını biliyordum. Onu görünce gözleri parıldıyordu. "Günaydın" dedi Baran samimiyetten öte bir ifadeyle. "Baran gene öküzlüğünü yaptı." dedim homurdanarak ama bunu onlar duymadı.

"Hadi biz geçelim sende git artık abi." dedim. Aslı donmuş bir biçimde abime bakıyordu. "Aslı" dedim dişlerimin arasında. Hâlâ aynı konumdaydı. "HOAVV!" diye bağırdım. Kendine geldi. Zafer kazanmışçasına gülümsedim. "Hadi. Gidelim." Aslı mızmızlanarak Baran'a son kez bakış atıp benimle kafeteryaya doğru yürüdü.

Aslı sanat fakültesinde okuyordu. Resim çizmeyi çok seviyordu ve birgün iyi bir ressam olacağına emindim. Bense edebiyat bölümündeydim. Annem edebiyatı çok severdi. Yani az çok hatırladıklarımdan.

Ellerimi koyu kumral saçlarımdan geçirdim. Aslıya baktım. Baran'ın ona cevap vermemesine bozulmuş olmalıydı. Aslı güzel bir kızdı. Sarı saçları ve ela gözleri ile tamamıyla tatlı ve hoştu. Orta okuldan beri tanışıyorduk ve çok iyi giden bir dostluğumuz vardı. Abimden de sanırım o zamandan beri hoşlanıyordu. Hiç bir zaman belli etmesemde anlıyordum.

Sınava girip çıkmıştım ve şuan beş karış suratla Aslıyı dinliyordum. Sınavdan sonra bunalıp bir kafeye gelmiştik ama benim moralim her türlü bozuktu. "Of!" diye bağırdım. "Şiştim.." Aslı bana belkide bininci kez göz devirdi. "Abartmasan mı alt tarafı bir sınav."
"İşte sınav.." diye mırıldandım."Ben edebiyat bölümündeyim. Bana ne ya matematikten!." diye sızlandım. Aslı halime gülerken ben somurtmaya devam ettim..

Sağ tarafıma tesadüfen döndüğümde onu gördüm. Geçmişimin katili!
Göğüsüm sıkıştı. Nefes alamadım. Onu görünce o gece aklıma geldi.

Aslı da baktığım yöne dönünce"Eyvah!" diye mırıldandı hızla bana döndü. Bense hâlâ o adama bakıyordum gözümü bile kırpmadan. Aslı birilerine telefon etti sonra bana birşeyler söyledi ama duymadım. Kafasını çevirdiğinde göz göze geldik gülen yüzü beni görünce önce şok oldu sonra nefrete büründü. Nefes alış verişlerim sıklaştı öfke içime doldu taştı..

En son hatırladığım onun üstüne yürümem ve abimin gelmesiydi. Abim ikimizin arasına girerek beni durdurmaya çalıştı ama dinlemedim. En sonunda kucağına alıp çıkardığında duyduğum en son şey abimin "Bidaha karşımıza çıkma!" oluşuydu.

....


Gizemler sırlar ve daha niceleri.. Duygunun hayatı çok karışık ve bunu okudukça anlayacaksınız.

Eğer sevmediğiniz veya eklemek istediğiniz birşey olursa yorumlarda belirtebilirsiniz.

Oy vermeyi unutmayın lütfen..

Sevgilerle.. Hoşçakalın!

Ölümün GözleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin