Ölümün Gözleri
Elimdeki bebekle oynuyordum. Bir yaz günü hava çok sıcaktı. Annemden zor izin alıp abimle parka gelmiştik annem abimi bana bakması için temnihlemişti ama abim beni bırakıp yarım saat önce bir arkadaşı ile gitti.
Hâlâ bıraktığı yerde duruyordum. Biraz sonra omzumda bir el hissettiğimde korkuyla arkama döndüm. Bu abim değildi. Siyah saçlı kahverengi gözlü ve benden büyüktü. Gözlerinde anlamadığım bir şey vardı. Bir duygu. Nefret? Kin? Öfke? Belkide ölüm. Çünkü babamda böyle bakardı hep.
'Korkuttum mu?' diye sordu sert sesiyle. Başımı iki yana salladım. 'Sen kimsin?' diye sordum. Umarım kızmazdı.
'Baran' ın arkadaşı. Sen onun kardeşisin değil mi?' dedi. Demek abimin beni bırakıp gittiği kişi bu çocuktu.
'Evet. Adım Duygu.' dedim teredütle. Kahverengi gözleri kısıldı dudakları hafif kenara kıvrıldı. Gülmüştü. Komik birşey mi dedim?
'Duygu..' diye tekrar etti. Ayağa kalktım ama pek işe yaramadı benden çok uzundu abim gibi. Çenesini kaldırıp bana üsten bir bakış attı 'Savaş Duman' dedi tek solukta. Bu isim beni ürküttü çünkü babamda ne zaman birileri ile konuşsa savaş geliyor derdi. O savaş bu muydu?
'Abim nerede?' dedim kaşlarımı çattıp. 'Korkma küçük hanım abini yemedim sana şeker almaya gitti.' somurttum. 'Adım Duygu küçük hanım değil!' dedim itiraz edercesine. Omuz silkti 'Anlaşılan çok huysuzsunuz küçük hanım.' çatık olan kaşlarımı iyice çatmaya çalıştım ama olmadı, kollarımı önüme bağlayıp homurdandım. Hâlâ keyifli bir biçimde bana bakıyordu.
Abimi tam onun arkasından gelirken gördüm. Artık bu çocuğu abime şikayet edebilirdim.' Abi!' diye koşturdum. Yanına vardım önce sarıldım sonra da 'Şuradaki çocuk bana sürekli küçük hanım diyor kim bu? Ve ayrıca bana huysuz da dedi.' diye anlatmaya başladım. Abim önce ona sonra bana baktı güldü. O da güldü. Niye herkes bana gülüyordu ki?!
'Gülmeyin ama ya' diye mızmızlandım. Abim kahkaha atmaya başladı. Gözlerim doldu ağlayasım gelmişti ve ağladım. Abim ağladığımı gördü ama gülmeye devam etti. Savaş denen çocuk bana baktı. Gözlerinden yine hangi Duygu geçiyordu? Bu seferki telaş mı?
Yanıma geldi 'Tamam ağlama. Özür dilerim.' dedi. Ne?
Neden özür dilemişti ki.?Neden olduğunu bilmiyordum ama ağlamam hoşuna gitmemişti. Elimin tersi ile gözlerimi silip oradan uzaklaştım.
Kimdi bu Savaş? Kimdi bu gözlerine ölüm yerleşmiş çocuk?
...Sabahın ışıkları ile gözümü açtım. Bu gün okul yoktu. Şükredip yataktan kalktım. Banyoma ilerledim. Musluğu açıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynaya bakmadan aşağı indim. Saat kaç onu bile bilmiyordum. Abimi koltukta elinde bir dergi ile gördüm. Önünde yine bilmediğim bir ton kağıt ve dosya vardı. Koltuğa resmen sürünerek gidip kendimi koltuğa attım. Çok büyük bir işmiş gibi ofladım. Abim bana her zamanki gibi yine geldi deli bakışı atıp önündeki dergiye döndü.
Normal abi kardeşler gibi günaydınlaşıp sarılmazdık veya sohbet etmezdik. Salonda bir süre sessizliği paylaştık. Telefonuma bir sürü bildirim yağıyordu ama hiç biri umrumda değildi. Abim daha fazla dayanamayarak. "Şu telefonunu sustur" dedi. Birşey demeden telefonumu alıp baktım. Aslıdan 5 yeni mesaj vardı. Cidden şu durumuma oturup ağlamak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Gözleri
LosoweÖlüm gibi gözlerine baktıkça yaşadığımı hissediyordum. Kimdi bu adam aslında? Kimdi bu Savaş Duman? Artık gidebileceğim bir yer kalmamıştı. Bir o vardı. Gidebileceğim tek yer o iken ondan nasıl kaçacaktım? Ölümden kaçmak mümkün müydü ki? "Sen ölüm...