3.Bölüm

105 34 2
                                    

Pişmanlık


Geçmiş. Bana acı veren tek şey.

Annemin ölümünden sonra 2 ay hiç konuşmamıştım. Yaşadıklarımı sindirmeye çalışıyordum. Kim suçluyu?

Kafamın içinde hep bu sorunun cevabını aramıştım. Babamı o geceden sonra görmemiştim. O akşama kadar.

Uyumaya çalışıyordum. Her uyuduğumda annemi rüyamda görüyordum. Tam ona sarılacakken bir silah sesi sonrası karanlık.

Karanlık odamda gözlerimi sımsıkı yummuş uyumaya çalışıyordum. Odamın kapısı yavaşça açıldı adım sesleri odanın içindeki sessizliği bozuyordu. Gelen kişi babamdı bunu kokusundan tanımıştım. Başımda dikildi saçımı okşamasını bekledim her gece yaptığı gibi. Ama o gece yapmadı.

Yutkundum. Hâlâ bir şey yapmasını bekliyordum. Hareket etmeyince gözlerimi yavaşça açtım. Karanlık odada bile gözleri ölüm ve tehlike saçıyordu ama her şeye rağmen o benim babamdı.

Annemi gözümün önünde vurduktan sonra yanıma gelip inkar etmesini beklemiştim. Belkide suskunluğumun nedeni oydu. 'ben yapmadım' demesi her şeyi değiştirirdi belki. Öyle değil mi?

"Saçımı okşamayacak mısın?" iki ay sonra ki kurduğum ilk cümle bu olmuştu. Hiç bir tepki vermedi hâlâ o gözlerle bana bakıyordu. Karanlıkta gözü daha da koyulaşıyordu. Dakikalar sonra dudaklarından tek bir cümle  çıktı.

"Her şey senin yüzünden."

Anlamıyordum. Anlamamıştım. Anlamayacaktım.

Nasıl 6 yaşındaki bir çocuk yüzünden annesini öldürebilridin ki?

O son konuşmamız olmuştu.

Gözlerimi odamda açtığımda ilk gördüğüm şey Aslı'nın telaşlı yüzüydü. "Duygum, uyandın sonunda." dedi endişeyle. N'oldu diye sormayacaktım çünkü ezbere biliyordum.

O adamı görünce sinir krizi geçirip üstüne yürümüştüm o ise tek kelime etmeden bana bakmıştı. Bu dahada sinirlerimi bozmuştu. Sonra aklıma annem gelince çıldırmıştım. Bir anda abim gelince ikimizin arasına girip beni engellemeye çalışmıştı. En sonunda kendimi kaybedip bayıldığımda beni eve getirmişlerdi.

Doğrulmaya çalıştım ama başımın ağrısı yüzünden kalkamadım. Aslı koluma girip sırtımı yatağın başlığına yaslamamı sağlamıştı. "İyi misin?" diye sordu. Biliyordum o da tüm olanlar yüzünden onu suçluyordu. Sadece tek kişi mi suçluydu?

Kafamı belli belirsiz sallayıp sessiz kaldım. Bu onu daha da üzdü ama birşey demedi. "Baran telefon gelince odadan çıkmak zorunda kaldı gelir şimdi."
Abim. Kızgın mıydı?

İçeri Baran girince bakışlarım ona yöneldi. Bana baktı ama sanki normal birşeymiş gibi kapıyı kapatıp yanıma geldi. Zaten normaliniz bu Duygu.!

"İş arkadaşının yeni açılan kafesiymiş. O yüzden oradaymış." dedi tok sesle. Nasıl olduğumu sormadı iyi olmadığımı o da biliyordu. Kafamı yine sallayıp Sustum. "Birdaha bu olmayacak" dedi fısıltıyla. Aslı yatağımın kenarından bizi izliyordu. "Önemli değil bir anlık kendime hakim olamadım. Asıl ben üzgünüm." dedim net bir sesle. Birşey demedi. Aslı "Ben artık gideyim. Haberleşiriz Duygum dikkat et.!" dedi. Abim bir bana bir ona baktı sonra "Seni ben bırakırım araban orada kalmış akşama getirtirim." dedi. Aslı itiraz etmedi. Abimin yanından geçip başıma öpücük kondurdu "Dikkatli ol Duygum." diye yeniledi. Gülümsedim "Sende" dedim sadece.

Aslı gideli 3.5 saat olmuştu. Yorgunluktan uyumuştum. Yataktan kalkıp banyoma ilerlerdim. Sıcak bir duş alıp üstümü giyindim. Odamdan çıktım merdivenlere ilerlerken üs kata bakma gereği duymadım o basamaklara bakamazdım.

Merdivenlerden inerken abimin ve Aysel teyzenin tartışmasının sesi duyuluyordu. "Oğlum! Çok ayıp yemeğe el mi batırılır." Baran yine öküzlüğünü yapıp Aysel teyzeyi kızdırmıştı. Aysel teyze evimizdeki aşçıydı aynı zamanda benim hep bir annem gibi olmuştu. Onunla yemek yapmayı seviyordum."Teyzeciğim napayım açım aç!" göz devirip mutfağın kapısına yaklaştım. Kapının pervazında durduğumda onları izlemeye devam ettim. "AA olurmu öyle şe- Amanın! Çorba gitti çorba!" diye telaşla bağırdı. Çorba tencereden hafif taşmıştı. "Cık cık cık.. Beğendinmi oğlum yaptığını." diye söylendi Aysel teyze. "Ben açım diyorum senin dediğin şeye bak!" diye homurdandı öküz bey. Dayanamayıp kahkaha attığımda ikisinin de gözleri bana çevrildi.

"Ne yaptı bu öküz gene Aysel teyze?" diye sordum yapay bir merakla. "Öküz?" dedi Baran bir etrafına bakındı sonra kendide baktı ardından bana bakışlarını dikti. "Anlamadım?" diye sordu tek kaşı havalanırken. "Kıt mısın? Öküze öküz dedim işte." dedim kinaye ile "Aç öküzcük" dedim cıklarken kafamı iki yana salladım. "Duygu eğre bir daha dersen!" "Neyi?" dedim kaşlarımı çattım "Öküz mü?" derin nefes aldı sırıttı. Bana doğru bir adım attı ben geriye kaçtım. Salona geldiğimizde elime gelen ağır taşlı yastığı aldım ve kafasına attım.

Acı bir şekilde inledi ardından öfke ile hıladı. Çığlık atıp bahçe kapısına koştum, verandaya çıkıp çimlerin üstünde koşturmaya devam ettim. Yarı gülüp yarı dehşet bir şekilde bağırıyordum. "Baran. Şiddet. Çok. Kötü. Birşey."diye bağırdım ama arkamdan küfür savurarak üzerime geliyordu. Bahçede tam o halde 2 tur koştum. Yürümesine rağmen nasıl hâlâ bir iki adım ötemdeydi anlayamamıştım.Havuzun kenarına gelip durduğumda arkamı döndüm ve ona baktım. Öfkeli adımlarla üzerime üzerime geliyordu öküz! Pardon Abim. Evet abim!

Bana geldiği sırada kasıklarına tekme atıp kenara ittim. Amacım zaman kazanıp kendimden uzaklaştırmaktı. Ama tam tersi oldu. Havuza düştü.

Baran havuza düştü. Onu ben ittim.!

Kendi ölüm fermanımı kendim yazdım.
Arkana bakmadan kaç Duygu!

...

Bu yayanınladıpım son bölümdü. Fakat 4. Bölümü de bu akşam atıcağım. Umarım şimdiye kadar beğenmişsinizdir.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum..

Sevgilerle..

Ölümün GözleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin