Ertesi gün gayet rahat bir uyku çekmiş kahvaltıya öyle inmişti Eylül. Masadaki insanlara gülümseyip işi kaptığını söylerken sevinci herhalinden belli oluyordu. Ancak gözleri Kenan'ı aradı. Kahvaltıya inmemişti. Belki de işe erken gitmişti. Bu durumu fazla takmamaya çalışıyordu ki Yasemin hanım telaşla salona girip Ebru hanımın kulağına bir şey söyleyene kadardı. Küçük bir panik dalgası sardı bedenini.
"Senin oğlun yine kendini aşağı kapatmış. " Dedi Ebru hanım gülerek. Aşağı neresi oluyordu?
"Aşağı derken anne." Genç kadın merakla masadakileri inceledi.
"Kenan'ın aşağı katta spor salonu var...kendisine ait falan filan. " Dedikten sonra göz devirdi Hazan.
"Öyle deme Hazan...sabahın 6'sından beri oradaymış. " Ebru kızının bu hallerine kızıyordu. Ağabeyine bu kadar kızmaması gerekiyordu.
Eylül kolundaki saate baktı. Neredeyse 10'a geliyordu. Oturduğu yerden kalkıp merdivenlere ilerledi. Hazan itiraz edeceği an Selçuk söze girdi.
"Hazan biraz daha anlayışlı ol. Ağabeyin şuan kıskançlık krizi yaşıyor. Dün gece Tamer Eylül'e baya bir yakın davranmış ondan dolayı şuan onları biraz yalnız bırakmalıyız. " Selçuk keyifle çayını yudumladı. Hazan ise şaşırmış bir ifade ile babasına baktı. Bu doğruysa eğer çok güzel bir haberdi.
_
Merdivenin son basamağını da indikten sonra ışığı açık olan odaya doğru ilerledi. Ne diyecekti ki adama? Aslında inmekte hata yaptığını düşündü. Belki de adam şuan uygun değildi. Uygunsuz bir vaziyette yakalamak istemiyordu Kenan'ı.
Yavaş adımlarla ilerlemesine devam etti ve kapısı olmayan odanın duvarına yaslanarak içeriye bir göz attı. Kenan kum torbasına tüm şiddetini kullanırken çok tehlikeli duruyordu. Adamın kollarındaki kasların her vuruşta ortaya çıkmasını keyifle izlerken kendine engel olamadı ve içeriye attı bedenini.Kenan kendisini fark edip durduğu an Eylül de büyük odanın ortasına kadar geldiğini fark etti.
"Bir şeyler yememişsin...kahvaltıya gelmelisin." Dedikten sonra ciddi bir tavır takındı Eylül. Kenan vurmayı kesip bir şey demeden yanından geçeceği an adamı kolundan yakaladı.