Herkese iyi bayramlar :)Kenan kendini nasıl affettirmeli sizce?
Fikirlerinizi bekliyorum ve iyi okumalar :)))(Bölüm kısa diyenleriniz olacaktır ama sizleri fazla bekletmeden yazdığımı atıyorum. Bana kalsa ben de kısa bölüm atmak istemem ama benim uzun bölüm atmam için 2 hafta üzerinde durup yazmam lazım ve böylelikle sizler çok beklemiş olacaksınız.)
Hazan evin yan tarafını işaret eden adamın arkasından ilerlerken aklına gelen türlü türlü kötü düşünceleri aklından atmaya çalıştı. Yine ne olmuş olabilirdi? Kısa bir süre içerisinde Yusuf'u sinirlendirecek ne olmuş olabilirdi? Ceketinin önünü kapatarak Yusuf'un durması ile adımlarını yavaşlattı.
"Sorun ne?" Sesi mi titriyordu? Hazan sıkıntıyla nefesini alıp verirken kendisine dönen Yusuf'un kararmış gözlerine baktı.
"Bak ben aşık adam rolü oynayamam. Hatta ben bu hallerde bile olmamalıyım. Özel korumayım ben. Duygusuz olmam lazım. Bencil ya da vicdansız bir adam değilim ama her tehlikede olduğumda arkada gözü olan biri de olamam." Yusuf tek bir nefesle sinirini kusarken vicdansız olmadığını söylüyordu ama Hazan'ın yüreğini ve kalbini sıkan eller ve elleri cesaretlendiren sözler tam tersini diyordu. Yusuf'un vurdumduymaz davranıyordu ve bu süreçte Hazan'ın duygularını hiçbir şekilde önemsemiyor gibi görünüyordu.
"Senin bana bağlanmaman lazım, benim de sana..." Yusuf çenesini sıvazlarken kafasını kaldırarak kararan gökyüzüne baktı.
"Ebru hanım gelip bana evliliğin ne zaman olduğunu sordu. Ben yuva kuracak ya da bir kadına bağlanacak biri değilim Hazan. Sana saygım sonsuz ve insan olarak sevgim de var. Ama sana boş umutlar, vaatler veremem." Yusuf'un bakmak istemiyordu. Kadının gözlerine bakmak istemiyordu. Bu duyguların kendisini korkuttuğunu söyleyemezdi. Söyler ise kadına küçük bir umut vermiş olurdu. Hazan kendisinden nefret etmeliydi çünkü bu durum işini kolaylaştırırdı.
"Anladım."
Yusuf kafasını hızlıca çevirip Hazan'a baktı. Doğru mu duymuştu? Hazan anladığını belli mi ediyordu?
Karşı çıkmayacak mıydı? Sevgisi bu kadar mıydı?"Ne dedin?" Diyerek duyduklarından emin olmak istedi Yusuf.
"Anladım dedim." Hazan pes etmiş gibi göğsünde bağladığı ellerini serbest bıraktı. Yorulmuştu ve her seferinde Yusuf'un kendisine böyle davranmasından sıkılmıştı. Her küçük bir olayda adamdan böyle tepkiler görmek kendisini yıpratıyordu.
Annesi gereksiz bir sorguya çekmişti adamı. Gidip annesine kızmalıydı ama bugün annesinin perişan halini hatırlayınca vazgeçti. Yusuf birine aşık olmayı ya da sevmeyi bilmiyordu ve Hazan bunu çok iyi anlamıştı. Daha fazla zorlamasının bir anlamı da yoktu."Bundan sonra senin için patronun kız kardeşiyim, eskisi gibi. Eğer söyleyeceklerin bittiyse içeriye geçiyorum." Ah hayır hayır! Söylemek istedikleri sadece bu kadar değildi Hazan'ın. Bağırmak hatta adamı tokatlamak istiyordu. Böyle bir şeyi haketmiyordu.
"Hazan..." Yusuf öne doğru bir adım attı. Konuşmayı denedi ama Hazan'ın havaya kalkan eli susmasını işaret etti.
"Hazan hanım. Bundan sonra böyle!" Hazan tepkisini sertçe belli ederken kaşını kaldırmayı ve soğuk bakmayı unutmadı. Bitmişti. Arkasına dönüp geldiği yolu hızlıca ilerlerken akan göz yaşını silmedi. Çok zordu, severek sevdiğini yok etmek çok zordu.
Kapıyı vakit kaybetmeden çalarken ağzını kapattı hıçkırmamak için. Ağlamaktan nefret ediyordu ve bu halini kimse görsün istemiyordu."Hazan." Yaman'ın sesi ile eğik olan kafasını kaldırdı ve kendisine telaşlı bir şekilde bakan adama kısa bir bakış atıp geniş omuzlara sığındı. Yaman kendisini sarmalarken göz yaşlarını adamın üzerine akıttı. Yorgunluktan nefessiz kalana kadar sessizce ağladı. Yusuf'un kendisini böyle görmesini istemiyordu. Bu yüzden Yaman'dan uzaklaşarak içeriye girdi ve ardından kapanan kapı sesi ile arkasına döndü. Yaman kapıya yaslanarak kendisine bakarken omuz silkti. Çaresizdi ve kendisini anlayan birinin olmasına sevinmeli miydi? Üzülmeli miydi? Bilmiyordu.