Kenan adım atıp kadına yaklaşmak istedi ancak Eylül kendi kendine konuşarak yatağa doğru ilerledi. Kadına şaşkınca bakıyordu. Eylül neden bir şey demeden yatağa doğru ilerlediğini anlamamıştı. Ancak daha sonra kadının paytak adımlarını fark etti. Anlaşılan Eylül baya bir sarhoştu. Peki Kenan'ın odasında ne arıyordu? Neden uyumak için bu odayı seçmişti?
Kenan merakla yerinde dururken Eylül'ün üstündeki sabahlığı çıkarışını izledi. Ve nefesi boğazında düğümlendi. Fazla güzeldi ve güzellik Kenan'ı bitiriyordu.
Siyah geceliği ile yatağa giren kadının yanına yaklaştı yavaşça . Çok aşırı bir ses çıkarmamaya özen gösterdi ve aynı şekilde yatağa girdi. Sırt üstü , sabit bir pozisyonda uzanırken huzurlu hissediyordu. Uzun süredir yatağında olmayan kadının kokusunu içine çekiyordu. Yavaş yavaş çekiliyordu kadına doğru.
Bunun farkındaydı. Eskisi kadar kızmıyordu kendisine. Hatta bu duruma alışmıştı. Kabul ediyordu artık kadından etkilendiğini. Ve Eylül kendisiyle alay edercesine bedenini yaklaştırdı. Uykulu bir şekilde elini adamın beline dolayıp kafasını da Kenan'ın boynuna yerleştirdi. Eylül artık rahat bir şekilde uyuyabilirdi ancak Kenan'ın uyuması artık zordu._
Eylül yüzünü gıdıklayan şey yüzünden yüzünü buruşturdu. Hala uykusu vardı ve uyanmak istemiyordu. Üstelik başı çok ağrıyordu. Bedeni ağırlaşmış kendini hasta gibi hissediyordu. Elleriyle yüzünü sıvazladı ve daha sonra yavaşça gözlerini açtı. Kendi odasına zıt koyu renkte olan duvarlar görüş alanına girince kaşlarını çattı. Gördüğü eşyaların farklılıkları ile yataktan kalkmaya çalıştı ancak üzerindeki beden buna engel oldu. Bakışlarını aşağı eğip burnuna değen saç telleri ile daha çok kaşlarını çattı.
Kenan'ın odasında ne işi vardı?
Ne diye buraya gelmişti?
Kenan'ın kıpırdanması ile hareket etmeyi kesti ve kendini yan tarafa doğru atan adama öylece baktı.Kenan pikeyi üzerinden atıp gözlerini açtıktan sonra kendisine bakan kadına tebessüm etti.
Anlaşılan soru sorma kısmı başlıyordu."Sen sormadan söyleyeyim...odama kendin geldin yatağa girdin ve uyudun. Ben de içkili ve yorgundum ondan dolayı başka bir oda aramadan geçip uyudum. " Dedi ve daha sonra yan dönerek dirseğine yaslandı.
Eylül'e şimdi tepeden bakıyordu. Ela gözler boş bir şekilde kendisine bakarken Kenan o gözleri yerinden oymak istedi. Sevdiği gözler bunlar değildi. İlk başlarda olduğu gibi bakmasını istiyordu. Ama Eylül uzun bir zamandır o şekilde bakmıyordu kendisine."Ben hatırlamıyorum...en son Hazan ile şarap içiyordum. Demek ki o benim yatağı kapınca kendimi buraya atmışım. " diyen Eylül bakışlarını tavana sabitledi.
Hatırlamaya çalışıyordu. Ama başarılı olmuyordu."Şarap...benim sevdiğim şarabım mı acaba ?" Kenan tehditkâr bir bakış attı ve tek kaşını kaldırdı.
Eylül ise aynı tehditle adama baktı.
"Sen mi yaptın? Ve ayrıca senin en sevdiğin şarap olsa ne olur?" Eylül bu cüretkar haline anlam veremiyordu. Sonradan pişman olacağını çok iyi biliyordu.
Kenan ise kadının bu şekilde yaklaşımını beklemiyordu.
Ama şaşırdığı şey en sevdiği şarabı olduğunu kadın nasıl biliyordu? Ayrıca sadece sevdiğim şarap demişti. En sevdiğim şeklinde bir cümle kurmamıştı." Bir saniye...-"
Kenan cümlesine devam edemeden odasına bağırarak elinde pasta ile giren ailesine kocaman gözlerle baktı. Ailesi de aynı şekilde yatakta yatan ikiliye bakıyordu. Annesi ve kız kardeşi ağzı açık bir şekilde dururken odaya "İyi ki doğdun Kenan." Diye giren ve elindeki konfetileri patlatan Cihan ve Yaman da aynı şoku yaşadı.
Eylül'ün üzerine pikeyi örtüp kendilerine hala bakmakta olan ailesine kızgın bir yüz ifadesi ile döndü."Siz çıkın ben mumları üflemeye geleceğim." Dedikten sonra ensesini ovaladı. Açıklaması zor bir durumdaydı.
"Tamam oğlum." Dedi Ebru hanım ve sessizce odadan çıktılar.
Eylül yaşadığı utançla birlikte yüzünü kapattı. Hazan ve Ebru hanımın ümide kapılmalarını istemiyordu. Yanlış anlamıştı ve nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Telaşla yataktan kalktı ve yerdeki sabahlığını giyindi.
"Ben ne diyeceğim şimdi?" Diye kendi kendine konuşurken kuşak parmaklarının arasında geçip hoş bir kurdeleye dönüştü.
"Sen benim karımsın Eylül. Bizi yatakta görmeleri normal sadece beklenmedik bir durumdu. Onu da ben açıklarım zaten. " Kenan üzerine bir tişört geçirip yataktan kalktı ve aynadan kendine baktı. Daha sonra başka bir şey demeden lavaboya ilerledi . Eylül'ün arkasından telaşlı gözlerle kendisine baktığını bilmenin sevinci ile.
_
Kendisine hala merakla bakan gözlere çok takılmadan annesinin elindeki pastaya odaklandı. Çikolatalı pasta en sevdiğiydi ve ailesi bunu çok iyi biliyordu ve her sene olduğu gibi yine çikolatalı pastası ile karşı karşıyaydı. Güzel bir dilek tutmak istedi ama eskiden tuttuğu dilek aklına gelince yüzünü hafif buruşturdu. Çünkü o dileklerinde bir tek Şule odaklıydı. Ancak şuan durum farklıydı. Eylül'ü dilese doğru olur muydu? Kendisini sevmeyen bir kadını zorla istemezdi. Olacağı varsa olurdu. En iyisi sadece mutlu olmayı dilemekti. Tüm nefesi ile mumları üfledi ve kendisini alkışlayan arkadaşlarına baktı. Cihan ve Yaman imalı bir şekilde kendisine bakıp alkış tutuyorlardı. Yakın bir zamanda sorguya çekileceğini çok iyi biliyordu.
Öne doğru atılan kardeşine baktı. Hazan elinde salladığı anahtarı abartılacak derecede gösteriyordu."Adnan gelemediği için onun hediyesini ben veriyorum. Yeni arabana merhaba demek için dışarı çıkmalısın." Dedikten sonra elindeki anahtarı ağabeyinin eline bıraktı Hazan.
Kenan sırıtmasına engel olmadı.
Anahtarı kapıp hızlı adımlarla dışarı çıktı ve mavi kurdele ile sarılı olan arabaya baktı.Lincoln MKZ karşısında tüm güzelliği ile dururken Hazan'ın sesini işitti.
"Ağabeyimi çalıyorum hemen döneriz." Dedikten sonra kapanan kapı sesi ve koluna dokunan el ile kardeşine baktı.
"Haydi bakalım Kenan efendi bir tur atalım." Dedikten sonra Kenan'ın elinden anahtarı aldı ve sürücü koltuğuna geçip ağabeyinin arabaya geçmesini bekledi. Kenan oturup elini uzattı kardeşine doğru.
Anahtarı istiyordu çünkü araba kullanma konusunda Hazan'a pek güvenmiyordu.
Ancak Hazan ters bakışları ile Kenan'ın elini indirmesini başardı ve yola odaklandı."Kaç yıldır kullanmayı biliyorum korkulcak bir şey yok. " Dedikten sonra güneş gözlüğünü taktı ve sırıtarak radyoyu açtı
"Demek Eylül ve sen he? " Dedikten sonra Kenan'ın utançla kafasını eğmesini göz ucuyla izledi.