İyi okumalar :)Aradan geçen bir kaç günün ardından Eylül'ün yara izi geçmeye başlmış ağrıları azalmıştı. Elini karnına götürüp her okşadığında bebeğiyle konuşuyor uzunca muhabbet ediyordu. Ve olabildiğince bebeğine çok iyi bakmaya çalışıyordu. Ve bunun için canının çektiği her şeyi yiyordu. Yemek masasına öyle güzel gözlerle bakıyordu ki, Hazan gülümseyerek kendisini izliyordu.
"Eylül şunun tadına bakman lazım." Cihan elindeki dut reçelini Eylül'e uzatırken kadının iştahlı haline gülmemeye çalışıyordu çünkü bu bir kaç gündür Eylül son derece alıngandı. Olup olmadık şeylere küsüyor ya da aşırı tepki gösteriyordu.
"Bu çok güzel!" Eylül ekmeğine sürdüğü reçeli yiyip tadını aldığı an kendinden geçmişti bile. Reçel şişesini gün içerisinde bitirebilirdi diye düşündükten sonra biraz daha sürdü ekmeğine.
"Bugün bir planınız var mı hanımlar?" Cihan çayından yudum aldıktan sonra bakışlarını hem Hazan'a hem Eylül'e çeviriyordu.
Hazan'ın olumsuzca kafa sallaması ile tamamen Eylül'e döndü."Yusuf'a sormam gerek çünkü patronu benim için neyi uygun görüyorsa onu yapıyoruz." Eylül alayla göz devirdikten sonra su içti. Kenan görünmüyordu ama varlığını belli ediyordu.
"Sahi Yusuf neden masada değil." Cihan bu kez cevap almak için Hazan'a baktı. Ama kadının telefonda mesajlaşmasını hatta gülerek mesajlaşmasını şaşkın bir şekilde izledi.
"Onlar ayrıldı ve çok saçma, böyle uygunmuş falan filan. Biraz bahane gibi geldi bana ya da her ikisi de korkak." Eylül sırtını sandalyeye yaslarken Hazan'ın hızlıca kafasını kaldırmasına ve kendisine aynı Cihan gibi şaşkınca bakmasına güldü. Biliyordu evet, Yusuf söylemişti.
"Sen biliyor muydun? Ama ben bir şey anlatmadım sana..." Hazan sustu çünkü Yusuf'un anlattığını idrak edebildi. Gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldıktan sonra bakışlarını Eylül'den çekti ve geri önüne döndü.
"Yusuf söyledi ama söylemese bile herhalukarda ben bunu anlardım. Halinizden belli oluyor ama gerçek sorunu hala çözemedim. Her neyse Yusuf burada değil çünkü sabah kız arkadaşı geldi ve onunla gitti sanırsam birazdan da gelir." Dedi ve yavaşça kalkarak elindeki boş bardakları bırakmak için mutfağa ilerledi Eylül.
Hazan ise duyduklarına inanmak istemiyordu. Hayatında biri mi vardı Yusuf'un? Hemen bu kadar kısa sürede mi bulmuştu!
"Bizim Yusuf geri döndü demekki. Zaten sizinki de bir nevi gönül eğlendirmekti. Boşver Hazan ve yemeğini ye." Hayır hayır Cihan, Yusuf'un böyle biri olmadığını biliyordu sadece karşısındaki kadını cesaretlendirip içindekileri dökmesini bekliyordu.
Ama Hazan hiçbir şey demedi. Öylece baktı ve bir süre sonra Cihan masada tek kaldı.Eylül, gizlice bodrum katına inip Yusuf'un kaldığı odaya girdi kapıyı tıklatıp. Yusuf'u bilgisayarın başında öylece otururken görünce içi burkuldu.
"Bir sorun mu var Eylül hanım?" Yusuf'un meraklı bakışları üzerinde dolaşırken olumluca kafa salladı. Hiçbir şey olmamış gibi işinin başında olan adama inanamıyordu. Ayrılık acısı çekmiyor muydu ya da biraz olsun üzüntü?
"Sorun sen ve Hazan. Neden onunla konuş-"
"Böyle bir şey olmayacak çünkü her şey bitti ve hayatlarımıza devam etmeliyiz. O Hazan Gökalp olarak ben de bu evin özel koruması Yusuf olarak." Yusuf ekrandaki görüntülere bakıyordu bir şey anlamıyordu. Çünkü kafası tamamen doluydu ve aklı başka şeyler düşünüyordu.
"Sevmiyor musun?" Eylül temkinlice yaklaştığı adamın her hareketini çözmeye, anlamaya çalışıyordu.