Eylül boğaz ağrısı ile gözlerini açarken ağrıyan ve bulanan midesini tuttu. Ne yediğini ve midesini niye bozduğunu bilmiyordu. Yüzünü yavaşça buruştururken karanlık odanın yabancılığı ile midesinin bulanmasını düşünmeden hızlıca yataktan kalktı. Küçük baş dönmesini umursamazken ahşap dolabın üzerindeki aynada ki görüntüsünü fark edince kalbi olmadığı kadar hızlı atmaya başlamıştı bile. Üzerindeki taytı ve siyah atletle hırkayı ne zaman giydiğini dahi bilmiyordu.
Bu eve ne zaman geldiğini bilmiyordu. Lanet olsun ki nerede olduğunu bile bilmiyordu! Uzun perdelere eli hızlıca gitti ve yumuşak kumaş parçasını kenara iteklediği an orman manzarası ile karşılaştı.
Kaçırılma fikri aklını kurcalarken dün geceye gitti aklı. En son kustuğunu hatırlıyordu... dahası da yoktu. Etrafa bakıntı çantasını bulmak umudu ile ama odada yatak, dolap ve masadan başka bir şey yoktu.
Gözünden akan yaşı silerken neden ağladığını bile bilmiyordu. Sadece aklına gelen kaçırılma fikrinden korkuyordu. Odadan çıkarken kilitli olmayan kapı ile içi rahatlarken ses çıkarıp çıkarmama konusunda kararsız kalmıştı. Merdivenleri yavaşça inerken kalbi deli gibi atıyor bedeni hatta kulakları yanıyordu.
Karşısına çıkan mutfağı es geçerek sağına ve soluna baktı. Siyah demir kapıyı fark etmesi ile uzun koridoru koşarak geçti . Korkudan gözü dönmemiş olsaydı duvarda asılı olan Kenan ve Hazan'ın fotoğrafını görebilirdi. Ancak Eylül'ün dikkatini kapının yanında duran masanın üzerindeki ayakkabıları olmuştu.
Az topuklu botları hala aynı şekilde burada dururken kıyafetlerinin nerede olduğunu hatta bunları nasıl giydiğini merak ediyordu . Kapıyı açık bırakıp ormanın içine doğru ilerlerken etrafına bakınıp başka ev aradı ama yoktu . Bir kaç saniyenin ardından koşmaya başlarken uzaklaştığına emin olduğu an yardım çığlıkları ile bağırmaya başlamıştı. Her "İmdat!" Diye bağırışında arkasına bakıyor birinin kendisini takip edip etmediğini kontrol ediyordu.
Uzun çalılardan gelen hışırtı sesi ile büyük bir ağacın arkasına gizlendi.
Bilmediği bir yerde olmanın verdiği korku ile nefes alışları hızlanırken elini kalbine götürdü. Bir kaç saniyenin ardından yavaşça kafasını çevirdi ve ağacın arkasından bakındı."Yakınlarda bir ev yok sesini kimse duymaz."
Arkasına dönerek kendisine sırıtan Kenan'a doğru atıldı. Kenan buradaydı...korkusu yok oldu ve doya doya adamın kokusunu içine çekti.
Gözlerindeki yaşları silerken Kenan'ın uzattığı bardaktaki suyu titreyen elleriyle tuttu ve içti.
Önündeki masaya boş bardağı koyarken bakışlarını yavaşça adama çevirdi. Kenan öylece kendisine bakarken boğazını temizledi ve bakışlarını kaçırdı."Burada ne işimiz var?" Eylül parmakları ile oynarken Kenan'ın karşısındaki koltuğa oturması ile kafasını kaldırdı. Bir cevap bekliyordu.
"Beni tanıdığını ve sevdiğini niye sakladın?" Kenan kendisine alayla sırıtan kadının gözlerindeki donukluğu gördü. İçi parçalandı çünkü kadının sevgisini ,yok ettiğini görmek istemiyordu.