Şimdiden herkese iyi bayramlar.İyi okumalar :)
Yatağın içinde bir o yana bir bu yana dönüp duruyor heyacandan uyuyamıyordu. Bir kaç saat önce olanlar hayal değildi değil mi? Yusuf nereden baksan kendisine yarıdan yarıya evlenme teklifi etmişti. Belki iyi bir zamanda güzel bir şekilde olmamıştı ama ne yapıp edip adamdan böyle bir teklif almıştı. Sinsi sırıtması yüzüne yayılırken tavanı izlediğini fark etti. Saat sabahın 5'ine denk geliyordu ve Hazan bir dakika bile gözlerini kapatıp uykuya dalamamıştı. Bu kadar çabuk pes edeceğini düşünmemişti Yusuf'un. Şayet adamla konuşsa neden böyle bir şey yaptığını öğrenebilirdi ama o fırsat eline geçmemişti. Sabah ilk işi Yusuf'la düzgünce konuşmak olacaktı. Bir kaç gün önce evlilik denilince gözlerinden ateşler çıkan adam şimdi meleğe bürünmüş ve evlenmek istediğini dile getirmişti. Yusuf, cennetten düşen meleğiydi Hazan'ın. Özellikle kirli sakallı halleri gizemli bir melek olmasını sağlıyordu. Aklına adamın yüzünü getirince dudaklarını ısırdı. Ne çok özlemişti!
Sabah olması için dakika sayıyordu. Ama daha fazla dayanamayıp yataktan kalktı. Uyuyamıyordu ve üstelik beli ağrımıştı. Sabahlığını giyip kuşağını bağladıktan sonra mutfağa inmek için harekete geçti. Su içmediğini fark edince adımlarını hızlandırdı. Heyecan arasında insan bir kaç saat boyunca su içmeyi unutur muydu? Hazan unutuyordu işte. Merdivenleri sessizce inip mutfağın yolunu tuttu. Dili damağı gerçekten de kurumuştu. Mutfaktan içeriye girdiği an gözüne çarpan tek şey garajın açık lambasıydı. Yusuf bey bu saatte neden uyanıktı? Sürahiyi alarak bardağa suyunu doldurdu ve güzelce içtikten sonra salona bakındı. Babasının ya da annesinin uyanık olma ihtimaline karşı önlemle hareket ediyordu. Evet garaja gidecek ve sabah yapmayı planladığı konuşmayı şimdi yapacaktı. Etrafa iyice baktıktan sonra keyifle sırıttı. Kimseler uyanık değildi.
Kapıya doğru ilerlerken ayağındaki terlikleri fark etti. Evin içinde giydiği terliğini birazdan kirletecekti ve bu durumdan mutlu da değildi.
Söylene söylene kapıyı açıp garajın yolunu tuttu.
Önündeki demir kapıyı açmaktan her zaman nefret etmişti ve şimdi de açarken yine aynı hisleri yaşadığını fark etti. Ne açılması güç bir kapıydı! Tüm gücü ile tekrardan yüklendi ama kapının açılması ile bedeni boşluğa düştü. Yere kapaklanacağını anladığı an gözlerini kapattı. Görmezse canı daha az acıyabilirdi.
Bu saçma düşünceye gülmek isterdi ama canı birazdan hele ki dizleri çok acıyacaktı.
Belindeki eller eğik bedenini doğrulttuğu an yüzüne çarpan sıcak nefes ile kalbi yerinde duramayacak kadar hızlı çarpıyordu. Asıl şimdi gözlerini açmak istemiyordu. Açtığı an tüm büyü bozulacak gibiydi.
Boşta kalan ellerinin artık öyle olmadığını yumruklarını sıktığı an avucuna gelen eti hissedince anladı. Hangi ara Yusuf'un kollarına tutunduğunu bilmiyordu."Dengeni sağla." Yusuf'un emir dolu sözleri kulağına ninni gibi geliyordu. Belki de uykusuzluktan kaynaklı böyle saçma benzerlikler yapıyordu.
Yine de adamın dediğine uydu ve dengesini sağladı. Evet evet fazla uykusu vardı ve konuşacağı tüm şeyler uçup gitmişti. İhtiyacı olan sadece bu ses bu beden bu koku muydu?"Neden uyanıksın?" Hazan gözlerini açıp yeşil gözlere odaklandığı sırada gülümseyen dudaklar yine dikkatini dağıtmıştı.
Aynı şekilde kendisine de bu sorunun geleceğini biliyordu."Bunu merak ettiğin için mi geldin?" Yusuf alayla gülümserken hâlâ tuttuğu bedeni kendisine daha çok çekmek istiyordu.
"Hayır su içmeye kalktım ışıkların yandığını görünce geldim." Hazan omuz silkerken kendisini tutan ellerden uzaklaştı. Bu hareketin Yusuf'u nasıl sinir ettiğini bilemezdi.
"Aynı şekilde su içmeye kalktım şimdi de yatıyorum." Yusuf hızlı bir şekilde arkasına dönüp diğer odaya geçti ve yatağına ilerledi. Evet Hazan'ı öyle bırakıp gitmişti. Çünkü takip edileceğini çok iyi biliyordu.