Önüne koyulan kaçıncı bardak olduğunu bilmiyordu. Sadece içiyordu. Çünkü içince unutur diye düşünüyordu ama kadın aklının ucundan bir saniye bile uzaklaşmıyordu. Önündeki dans eden insanların her hareket edişinde daldığı yerden uzaklaşıyor dikkati dağılıyordu. Böylece köşede ağlayan kadını ve midesini tuta tuta lavaboya giden adamı çok iyi bir şekilde fark etmişti. Kafasını sallayarak önündeki bardağa uzandı ve biraz daha sarhoş olmak adına içmeyi denedi ama elini tutan el ve bardağın havalanıpta gözünün önünden yok olmasıyla kafasını kaldırdı. Cihan bardakta ki içkiyi bir güzel içerken Kenan sinirle ayağa kalktı.
"Git içkini başka yerde iç!" dedikten sonra kendine yeni bir bardak doldurmak yerine şişeyi eline aldı.
Cihan onay vermeyerek elinden şişeyi de alınca Kenan bir güzel küfür savurdu.
"Batırmışsın yine." Cihan gülerek sinirle kendisine bakan adama baktı. Kenan iyi değildi.
"Kandırılmışım." Kenan yüksek ses müziğin altında kimsenin duymayacağını bildiği için bağırarak söyledi. Sanki herkesin duymasını istiyormuş gibi.
"Bence terkedilmişsin." Cihan bilmiş bir şekilde konuşmasını bitirdiği an yüzüne sert bir darbe aldı. İki büklüm eğilip çenesini tutarken yediği yumruğun acısı ile bir kaç saniye gözlerini yumdu. Piç iyi vurmuştu.
Zor bela kalkıp Kenan'a baktı."Ne var lan zoruna mı gidiyor gerçekleri duymak. Ne var yalan söylemişse sana? Sen o kadına dediklerini hatırlıyor musun? Dur tahmin edeyim, zaten o yüzden kaçmıyor musun? " Cihan ağzındaki kanı silerken Kenan'ın geri koltuğun üzerine çökmesi ile yanına oturdu.
"Yıllardır bana aşıkmış...o kırılgan bakışlar hatta esrarengiz bakışlar o yüzdenmiş. Şule'ye giderken Şule'den gelirken...sinirliyken , iğrenç bir haldeyken gördü beni. Hakaret edişlerime kırıldı belki de yok ettim onu. Yok ettim ,ettim.
Değersiz bir kadın gibi davrandım ona. Yaşarken öldürdüm belki de. Sonra hakkım yokken sevmişim...fark etmedim ki sevdiğimi. Tam benim oldu artık derken mahvettim. Bir bütün olduk derken annemin onu parayla tuttuğunu ima ettim. Ben ona doğru adım attığımı , kendime doğru çektiğimi sanarken onu itmişim. Çok uzak bir yere. Şimdi benim içkime karışma çünkü eve gittiğim an direk uyuyacağım ve yanımda Eylül olacak." Kenan gözünden akan yaşı silip masadaki şişeye uzandı. Böylesi iyiydi.
Böylesi herkes için iyiydi. Kırıcı laflar yoktu , incilmiş bakışlar yoktu."Bu sevgi değil Kenan. Seven adam kaçmaz tam tersine fırsat kollar hamle yapmak için. Ama Eylül'e üzülmüyorum çünkü bu hamleyi ona yapacak biri illâ karşısına çıkacaktır. " Cihan , yanındaki adamın vereceği tepkiyi yandan bakış atarak bekledi. Bu ima Kenan'ın kudurmasına yeterdi. Arkadaşını çok iyi tanıyordu ve beklediği olmuştu. Kenan elindeki şişeyi sert bir şekilde masaya bıraktı ve yakasına yapıştı. Cihan artık burnundan soluyan biriyle göz gözeydi.
"Saçma saçma konuşma Cihan. Kalk git bir kaza çıkacak elimden!" Kenan , Cihan'ın yakasını bırakıp geri önüne dönerken kafasını olumsuzsa salladı birden fazla bir şekilde.
"Öyle bir şey olmaz...olmayacak." bu cümleyi kendi kendine tekrar ettirdi. Ezber yapıyor sanki zihnine kazıyor gibiydi. Bu fikir aklını kurcalıyordu çünkü. Haklılık payı vardı. Kadının hayatına biri girebilirdi. Eylül hayatına başka birini alır mıydı?
Kenan yavaşça oturduğu yerden kalktı. Koltuğun üzerinden kabanını alıp Cihan'ın meraklı bakışlarına aldırmadan dans eden topluluğun arasına girdi ve gözden kayboldu.-
Boynundaki dudakların sıcaklığı ile gülümsedi ve kadını kendine daha çok çekti varlığını hissetmek istercesine. Kollarının arasındaki kadın yakıcı dokunuşları kondururken Kenan anın tadını yaşıyordu. Boynundaki soğukluk ile gözlerini açtı ve kendisine tepeden bakan kadına odaklandı.
Boşta duran elini kaldırarak kadının yüzüne düşen saçlarını kulağının arkasına koydu nazikçe. Kırmak, incitmek istemiyordu.