Eylül kendini uzaklaştırmaya çalıştı ama Kenan'ın tutuşu işini zorlaştırıyordu. Gözlerini sıkıca yumarak tüm gücü ile itekledi bedeni. Kenan böyle bir şey beklemediğinden kaynaklı afallamış ve dengesini hafif kaybederek küçük bir sarsılma geçirmişti. Kendisine sinirli bir şekilde bakan kadına temkinli bir yaklaşımda bulundu.
"Yemek için üzgünüm...ben bilerek seni bekletmedim." Derken ses tonunun titrediğini fark etmemişti Kenan.
Ancak Eylül gayet emin ve mesafeli bir şekilde adamdan uzaklaştı.
"Önemli değil çok beklemedim zaten seni. Şimdi müsaadenle üstümü değiştireceğim." Eylül ağlamak istiyordu. Haykırmak istiyordu. Seviyorum ve nefret ediyorum demek istiyordu.
Baya bir bekledim seni demek istiyordu.
Arkasına dönüp adamın gitmesini beklerken bakışlarını duvara sabitledi. Güzel bir tablo alabilirdi bu duvara.
Bu fikir aklını kurcalarken bedeni aniden çekildi ve zoraki bir şekilde odadan çıkartıldı. Önden ilerleyen ve kolunu tutan adamın peşinden sürüklenirken kaşlarını çattı ."Ne yapıyorsun!" Bağırdığının farkında değildi Eylül.
Sesi gayet gür çıkmıştı ve Ebru hanım ile Hazan gayet iyi bir şekilde duymuştu.
Merdivenlere yönelen adama itiraz edemiyordu. Böyle sürüklemeye devam ederse merdivenlerden düşecekti."Kenan." İsmi bir fısıltı şeklinde söylemişti. Selçuk Bey'in duymasını istemiyordu. Hatta duyup bu görüntüyü görmesini istemiyordu.
Son basamağı da indikten sonra askılıktan ceketini alan adamın duraksaması ile durdu ve salona bakındı. Hazan ve Ebru hanım şaşkın bir şekilde kendisine bakarken tekrardan var gücü ile kolunu çekiştirdi. Başarılı olup kolunu kurtardıktan sonra bir kaç adım geriledi ve kendisine bakan adama daha fazla bakmadan salona doğru ilerledi. Kenan'ın bu hareketine anlam vermiyordu. Salonun basamağına adım atacağı an bedeni havaya kalktı ve küçük bir çığlık ağzından kaçtı. Gözlerini kocaman açarak evden çıkışını izledi adamın kucağında . Arabanın kapısını açan Yusuf'un sırıtışını görmezden geldi ve kafasını kaldırarak Kenan'a baktı."Ne yaptığını sanıyorsun?" Kızgındı. Çok kızgındı. Dün geceyi Şule ile geçirdiğini biliyordu. Normal bir durumdu bu çünkü adamın sevgilisiydi. Ama işte kıskanıyordu. Çok kıskanıyordu.
Bedeni arabanın içine sokulunca yüzüne kapatılan kapıyı açmaya çalıştı ama Yusuf dışarıdan buna engel oldu. Daha sonra ise sürücü koltuğuna geçen Kenan'ın kapıları kilitleme sesi duyuldu. İnanamayarak Kenan'a doğru döndü. Ancak Kenan yola odaklanıp arabayı patika yola sokmuştu bile._
Arabanın içinde ne kadar soru sorarsa sorsun cevap alamayınca sinirlenmiş ve bir daha da yol boyunca ağzını açmamıştı Eylül. Kollarını göğsünde birleştirip camdan dışarı izledi. Nereye gittiklerini bilmiyordu ve en ufak bir fikri bile yoktu. Kenan'ı ilk kez böyle görüyordu ve alışık olmadığı bu duruma bünyesi dayanmaz diye korkuyordu.
Çalan telefon sesi ile kafasını çevirdi ve telefonu hoparlöre alan Kenan'ın hareketlerini izledi. Kusursuz ve dikkatliydi."Kenan bey rahatsız ediyorum ama yarın olacak olan maskeli balo için Hazan hanımın verdiği röportaj yetmiyormuş. Yardım kampanyasının önemli yeri büyük patronun vereceği röportajtaymış. Asistanınız eşiniz ile bu röportajı vermenin daha iyi olacağını dile getirdi. " Diyen Yusuf küçük bir öksürük ile cümlesini bitirdi.
Kenan aniden arabayı durdurup Eylül'ün küçükte olsa savrulmasına neden oldu."O Tamer denilen herifin benim verdiğim röportaj yüzünden prim kazanmasını istemiyorum. " Dedikten sonra direksiyonu sıkan Kenan'ın boynundaki damarların çıkışına tanık oldu Eylül.
"Efendim bu bizim şirket için daha iyi olacaktır. Erkekler sizin gücünüzü kadınlarda eşinize olan sevginiz ile aşık bir iş adamı oluşunuza hayran kalacaklar. Yani bunu diyen asistanınız."