45.Bölüm

14.7K 655 24
                                    

İyi okumalar:)



Eylül yol boyunca ağzını açmamıştı. Etrafındakilere belli etmiyordu ama canı biraz acıyordu. Üstelik Şule'nin ölüm haberini Ebru hanımdan öğrendiğinden beri ağzını bıçak açmıyordu. Yaşlı kadının avuçlarının içindeki elin her dakikada bir sıkılmasına alışmıştı. Ebru hanım varlığını hatırlatırcasına , destek olduğunu belli edercesine ellerini acıtmadan sıkıyor sonrada okşuyordu. Kenan bu kadar iyi bir anne ve babaya sahip olduğu için nasıl şükretmesi gerektiğini bilmiyordu diye düşündü. Kenan yüzünden bu aileye yalan söylemek artık zoruna gidiyordu. Selçuk beyin bir kaç dakika önce yine Kenan'ı sormasıyla öne atılmıştı Eylül.
İsteği şeylerin olduğunu ve Kenan'ın da almaya gittiğini bizzat kendisinin ilgilendiğini söylemişti. Oysaki bu sadece kocaman bir yalandı.
Gözlerinden akmakta olan yaşları hızlıca silerek arabının durması ile kapıyı açtı. Dikkatli ve yavaş adımlar atarken yardımına koşan Cihan'ın elinden tuttu ve eşyalarını tutan Yaman'a da küçük bir gülücük yolladı. Herkese iyi olduğunu göstermek istiyordu ama değildi. Olmadığı bir şeyi yalandan ne kadar idare edebilirdi.

"Basamaklara dikkat." Hazan'ın sesi ile kendisine geldi ve önündeki basamağı fark etti son anda. Koluma girmiş olan Cihan'ın gücüne güveniyordu ama ani bir hareket bile canını yakabilirdi. Bebeğini kaybetme düşüncesi çılgına dönmesine yeterdi.

"Anahtar kimde?" Hazan önden giden Eylül ve Cihan'a seslenirken arkasına dönerek Yusuf'a tutunarak gelen annesine baktı. Ancak dikkatini önünde sallanan anahtar çekmişti ve kafasını çevirerek sırıtan Yaman'a göz devirdi ve güldü. Bu gülüş arkadaşçaydı ama Yusuf'un içi rahat değildi.
Bunun farkında olmayan Hazan anahtarı Yaman'ın elinden alarak koşturmaya başladı ve kapıya önce vararak anahtarı deliğe soktu. Açılan kapı ile kenara çekilirken içeriye bakmayı ihmal etmedi. Belki ağabeyi buradadır diye düşünmüştü kısa bir süreliğine. Ama ses seda yoktu.

Eylül ile birlikte Cihan'ın içeriye geçmesi ile birlikte yanına varan Yaman'ın çalan telefon sesi ile duraklamasını izledi Hazan. Normalde dikkatini çekmezdi bu durum ama Yaman'ın hem telefona hem de kendisine bakması Hazan'ı kuşkulandırmaya yetmişti.

"Sizinle birlikte Yusuf mu kalacak?"

Hazan annesinin sorusu ile bakışlarını Yaman'dan çekti ve önünde duran annesine ve daha sonrasında kendisine ters bakışlar atan Yusuf'a odaklandı. Yine ne olmuştu?

"Evet anne , Yusuf bizimle kalacak." Dedikten sonra bakışlarını Yusuf'tan bir kaç saniyeliğine çekti ve annesinin hala dolu olan gözlerine baktı tüm içtenliği ile.

"Hazan!"

Kapının önünde duran herkesin dikkatini çekmeyi istememişti Yaman ama ses tonunu ayarlayamadığı için şimdi dikkatler üzerindeydi.
İki kadının meraklı bakışlarına oranla Yusuf'un sinirli bakışları kendisini tedirgin etmeye yetmişti biraz bile olsa.
Kendisinden uzun ve daha yapılı bir adamdı ve üstelik askerlik eğitimini son derece iyi bir şekilde yapıp özel koruma olan biri ile baş etmek biraz zor görünüyordu. Üstelik bu adam sevgilisi ile arasında bir şey olduğunu düşünüyor gibiydi. Yakın bir zamanda bu konuyu Hazan ile konuşması gerektiğini fark etti.

"Bir saniye gelir misin?" Dedikten sonra kafa sallayıp kendisine doğru gelen kadına baktı ve içeriye giren ve bu durumdan rahatsız olduğunu her türlü belli eden Yusuf'tan yana bakmadan arkasına döndü.

"Ne oldu?" Hazan merakla Yaman'ın diyeceği şeyi dinlemeye hazırlanırken adamın elindeki telefona bakışları yine dikkatinden kaçmamıştı.

"Kenan burada. Arka yolda ve sanırsam orada beklemeye de devam edecek. Eylül'ü görmek istiyor ama sessiz bir şekilde." Yaman cümlesinin sonunda rahatladığını hissetti. Yalan söylemiyordu belki arkadaşı kızacaktı ama Kenan'ın yaptığı hareketi Yaman da yanlış buluyordu. Kaçmasını gerektirecek bir durum yoktu. Aksine şu an karısının ve çocuğunun yanında olması gerekiyordu.

Zehr-i Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin