İyi akşamlar :)
Eylül , Hazan'ın getirdiği ve yatağının üzerine koyduğu kıyafetlere bakarken hangisini seçeciğini bilmiyordu.
Gelişi güzel bir tanesini giyse basit ve sıradan olmazdı çünkü Hazan'ın seçtiği tüm kıyafetler fazla gösterişliydi. Kararsız kalmaktan nefret ediyordu işte."Yardıma ihtiyacın var gibi." Kenan odaya adım atarken kendisine bakan karısının çatık kaşlarına güldü.
Eylül böyle çok sevimliydi."Evet ama senin görmemen lazım ne giydiğimi çünkü Hazan tembihledi." Eylül kendini yatağa doğru kaydırırken Kenan duruşunu bozmadan gelmeye devam ediyordu.
"Yardım bu sadece ve üzerinde görmüyorum sonuçta." Kenan karısını dikkatlice iteklerken yatağın üzerindeki kıyafetlere baktı.
Yeşil kesinlikle olmazdı çünkü çok açıktı. Mavi ve beyazda karasız kalmıştı Kenan da.
O sıra da Eylül ise kocasını izledi. Giydiği siyah takım çok güzel duruyordu ama hala kıravatını bağlamamıştı. Yoksa papyon mu takıcaktı?
Kenan'a neden aşık olduğunu anlıyordu. Kocasını kendi gözünde harika buluyordu.
Hayal dünyasına daldığı an eli kendiliğinden arkadaki masaya çarptı ve kutu içindekiler ile yer düştü. Eylül kendisine gelip kutunun içindeki bez parçalarını fark edince istem dışı telaşa kapıldı. Kenan elbiselerden elini çekip yerdeki parçalara odaklanırken yanakları kızardı. Hazan'ın kendisine bir diğer sürprizi yerdeki jartiyerler olmuştu. Ve şu an Kenan'ın parlayan gözlerine bakmakta zorluk çekiyordu."Kırmızı, siyah ve beyaz demek. Bunlar benim için mi yoksa kıyafete giden iç çamaşırlar bunlar mı?" Kenan dalgasını geçerken Eylül gözlerini kısarak dudaklarını büzdü.
"Odadan çıkar mısın hazırlanmam gerekiyor." Eylül adamın elindeki kutuyu alırken karnına giren sancıyı belli etmemeye çalıştı. Bugün güzel bir gün olacaktı. Kenan pes edip tartışma yaratmadan odadan çıkarken karısının yanağından öpücük çalmıştı bile.
_
Hazan üzerindeki kıyafeti dikkatlice üzerine geçirdikten sonra ojelerinin bozulmamasını diledi. Ellerini önüne getirip tırnaklarının düzgün olduğunu görünce rahat bir nefes verdi. Önüne düşen saçlarını geriye atarken bakışları masanın üzerinde duran zarfa kaydı. Hala anlam veremiyordu ve vermek istemiyordu. Yıllardır ses soluk çıkmamış olay yine yüzüne vuruluyordu. En büyük korkusu da Yusuf'un öğrenmesiydi. Nefesini tutarken kötü düşünceleri aklından uzaklaştırdı ve boy aynasından kendisine baktıktan sonra yavaş adımlarla odadan çıktı. Mekanı tekrardan kontrol etmeli ve gelmekte olan misafirleri güzelce ağırlamalıydı. Eli tokmağa giderken duyduğu erkek sesi ile durdu. Yusuf kapısının önünde adamlara seslenirken , tokmaktaki elini sıkılaştırdı. İğrenç hissediyordu kendisini. Her şeyi yok olmuş gibi bir his kaplamıştı içini. Bir kaç saniye daha bekledikten sonra tokmağı çevirdi ve kapıyı açtı. Yusuf'un değişen üstünden bakışlarını çevirip merdivenlere doğru ilerledi. Yusuf baya bir hızlıydı. Büyük ihtimalle olacak olan tüm şeylere karşı kimliğini gizliyordu. Çünkü giydiği takım elbiseyle özel koruma olduğunu belli ediyordu.
Parmağındaki yüzükleri oynatmayı kesip adımlarını hızlandırdı çünkü düşünürken bayağı yavaş ilerlemişti. Merdivenlerden teker teker çıkan korumaların kulağındaki telsizlere bakındı. Bu kadar çok önlem alınacak ne olabilirdi?