Merhaba arkadaşlar hepinizi çok özledim. Kenan ve Eylül'ü aşırı aşırı özledim diyebilirim. Biliyorsunuz ki bu onları KADER BAĞI adlı kitabımda gösterdim birkaç bölüm. Ve ben yeni bir kitap yazmaya karar verdim. Eğer Eylül ve Kenan'ın kızları Zühal'in de az çok hayatını merak edenleriniz varsa...başrolümüz olmasa bile yan karakterde olacak.
Yeni kitapta desteklerinizi bekliyorum.https://my.w.tt/zBazg3yeM9 yeni kitaba hesabımdan ulaşabilirsiniz.
"Efsunkâr" da görüşmek üzere.
KESİT
Çaresiz bir şekilde kendisine bakan adamın gözünden akan yaşları gördüğünde kahkaha atmak istedi. Daha fazla bu yüze bakmak istemiyordu. Bakışlarını yavaşça adamın yüzünden çekti. Beyaz gömleğine ve ellerindeki kana dikkat kesildi. Ayrıca az önce kanlı elleriyle yüzünü sıvazladığından adamın sakallarına ve yanaklarına da bulaşmıştı.
Bu çaresizlik ve fazlaca görüş alanına giren kan ile geçirdiği kazayı hatırladı.
Sargılı olan kolunu tutup bakışlarını yere indirdi Dila.
Odanın içinde sadece adamın sesli nefes alışverişini duyuyordu. Konuşması gerekti artık. Bu sessizliği bozması gerekiyordu değil mi?"Geçenlerde bir film izledim. Kadının umutsuz aşkı adamın kalbine dokunamamıştı bile. Çok kızdım kadına..." Dila, elindeki silahı geniş dikdörtgen masanın üzerine bıraktı.
"Neden insan kendisini sevmeyen biri için çaba harcardı ki? Kadın ne olursa olsun adamın dikkatini çekmeye çalışmıştı. Bu yüzden çok kızdım ona."
Dila'nın sakin çıkan ses tonu adamın yüreğine bıçak gibi saplanıyordu aslında."Ta ki kalbim seni tanıyana kadar." Dila'nın aşkı da umutsuzdu ve bu adamın kalbine dokunamamıştı. Oturduğu deri koltuktan kalktığı sırada haftalar önce aynı oturduğu koltukta yaşadığı haz dolu dakikalarını hatırladı. Karşısında dizlerinin üzerine çökmüş olan adamın, haftalar önce bedeninde yarattığı duyguları hatırladı.
"Hoşça kal Vedat Günay." Dila, sızlayan kalbiyle birlikte sarılı kolunu tutup odadan çıkarken arkasına bakmadı. Ne adamdan bir cevap gelmişti ne de gitmemesi için bir hamle...