30.Bölüm

23.9K 905 30
                                    



Hazan duyduklarına inanmak istemedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hazan duyduklarına inanmak istemedi. Neden işten ayrılıyordu? Belki bencilce olacaktı ama Hazan böyle bir şey istemiyordu.

"Neden?" Diyebildi sadece.

Yusuf açıklamak istemiyordu ve daha fazla konuşmakta istemiyordu. Anın güzelliğini neden bozuyorlardı?

Yerdeki tişörtü aldı ve üzerine geçirdikten sonra Hazan'dan uzaklaşarak tezgahın diğer ucuna gitti ve bedeni kaldırarak tezgahın üzerine oturdu.
Kendisine merakla bakan kadına yan bir bakış attı.

"Nereye kadar böyle köşe bucak gidecek?" Yusuf soru sorar bir yüz ifadesi ile Hazan'a döndü.
"Kenan beyin başkasından duymasını göze alamam. Benden duyması daha mantıklı olur çünkü onun ne kadar tehlikeli olduğundan haberin yok. Her yerde eli kolu var ve biz söylemeden duyarsa bu senin içinde iyi olmaz. Aramızda geçenleri söyleyip işten ayrılacağım." Yusuf , tezgahın üzerinden kalkan kadını dikkatlice izlerken düştüğü duruma alayla sırıttı. Kadına bir kaç hafta önce söylemişti kendisinden uzak durmasını ama Hazan laf dinlememişti. Aslında kendisi de kendi koyduğu kurala uymamıştı.

"Delirdin mi sen? Bunu tek başına yapmana izin vermem." Hazan elini alnına götürürken olumsuzca kafa sallayan Yusuf'a baktı.

"Seni katmayı düşünmüyorum. Sana karşı hislerim olduğunu fark edince ayrılma gereği duyduğumu söyleyeceğim." Yusuf oturduğu yerden kalkıp kutulara doğru ilerledi.

"Hayır Yusuf bu çok saçma bir karar. Seninleyim ben bu-"
Yusuf'un ani bağırması Hazan'ı susturmuştu.

"Benimle falan değilsin Hazan! Buna mecbur da değilsin! Seni öpen benim seni bu duruma sürükleyen aklını çelen benim." Yusuf açtığı kutunun ağzını geri kapatırken sinirlendiğini hissetti. Boş yere günü berbat bir hal alıyordu.

Hazan , Yusuf'a doğru ilerleyerek adamın kolunu tuttu.

"Hazan yapma!" Yusuf'un çatılan kaşlarına aldırmadan uzanarak adamın dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı.
Geri çekilerek Yusuf'un gözlerine baktı.

"Asıl sen yapma!" Ellerini adamın yüzüne koyup tekrardan öptü ama bir karşılık alamadı. Pes etmeyip peş peşe öpücükler bıraktı adamın dudaklarına ancak alamadığı karşılık ile geri çekildi. Tezgahın üzerinde duran deri ceketini eline alıp çıkışa doğru ilerleyeceği sırada kendisini kolundan tutup çeviren Yusuf'un heybetli bedeni arasında sıkışıp kalmıştı. Dudaklarında hissettiği adamın dudakları ile gözlerini kapatırken elinde tuttuğu ceketi yere attı ve ellerini Yusuf'un omzuna koydu. Havaya kalkan bedeni ile nefesi kesilirken bacaklarını adama doladı. Öpüşmekten ağrıyan alt dudağı Yusuf tarafından serbest bırakılırken ağrıya inat adamın yüzüne küçük küçük öpücükler kondurmaya devam etti Yusuf'un bir eli kendisini tutarken adamın diğer eli karşılarındaki kapıyı açmaya gitti.
Hazan'ın sırtı soğuk çarşafla buluşmasıyla küçük bir inleyiş döküldü dudaklarından.
Kendisine tepeden bakan adamın tişörtünün eteklerini yakaladı ve çekiştirmeye başladı. Yusuf'un tişörtü tek bir hamlede yeri boylarken parmaklarını adamın karın kaslarında dolaştırdı. Yusuf , kollarının arasındaki kadının güzelliğini seyrederken yana doğru iteklenen bedeni ile neye uğradığını şaşırdı. Hazan ata biner şekilde üzerinde otururken ellerini kadından çekerek sırıttı ve başının altına koydu. Hazan'ın elleri adamın karın kaslarında dolanmayı bıraktı ve yarım atletinin ucuna gitti. Olabildiğince yavaş bir şekilde atleti çıkardı. Göğüsleri tüm ihtişamı ile Yusuf'un gözlerinin önünde duruyordu. Yusuf'un nutku tutulurken tüm çekiciliği ile üzerinde duran kadına bakarken yüzündeki tüm sırıtma kaybolmuştu. Uzandığı yataktan doğruldu ve kucağındaki kadını sıkıca tutarak sertleşmiş göğüs uçlarını teninde hissetti.
Hazan altındaki sertlikten dolayı yerinde kıpırdanırken dudaklarındaki dudakları tüm açlığı ile öptü. Kolları adamın boynuna sıkıca dolanırken oturduğu yerde daha çok yayıldı ve ağzındaki dilin varlığı ile inledi. Sırtı tekrardan yatak ile buluşurken dudaklarından boynuna ilerleyen dudakların varlığına henüz alışamamışken göğüs ucunda hissettiği dişler ile elleri çarşafa gitti. Avucunun içindeki çarşafı sıkarken resmen adamın altında kıvrandığını hissetti. Bedeni tüm benliği ile istiyordu Yusuf'u.
Isırılan göğüs ucu şimdi de adamın yumuşak dili ile ödüllendiriliyordu. Ellerini çarşaftan çekerek Yusuf'un saçlarına götürdü.
Kalçasındaki el kendisini daha çok adama bastırırken ellerinin altındaki saçları çekerek Yusuf'un yüzünü kendi yüzüne denk getirdi. Adamın koyulaşan yeşil gözlerine bakarak ellerini şortunun düğmesine götürdü.
Yüzünde dolanan parmak dudaklarında dururken Hazan gözlerini kapatarak dudağını açtı ve ağzının içine düşen parmağı emdi. Yusuf'un inlemesi odada yankı yaparken kasıklarında dolanan eller ile alnını kadının alnına yasladı. Tarifi imkansız bir sancı vardı kasıklarında. Vakit kaybetmeden sahip olmak istiyordu kadına ama bunun daha güzel bir şekilde olmasını istediği için canı acıyordu.
Parmağına değen dilin varlığı bedeni iyice tahrik etmişti.
Kadının ağzından parmağını çekip dudaklarını bıraktı.
Alt dudağı kadını sivri dişleri tarafından ele geçirilirken ellerini iflah olmaz bir çocuk gibi göğüslerden çekip kadının kasıklarına götürdü.
Elleri en mahrem yeri keşfederken ağzının içine inleyen kadını soluksuz kalana kadar öptü.

_




Eylül yanağını okşayan el ile gözlerini açarken camdan dışarı bakındı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eylül yanağını okşayan el ile gözlerini açarken camdan dışarı bakındı. Hangi ara eve gelmişlerdi?
Gözlerini ovalayarak kendisine hayranlıkla bakan adama gülümsedi.

"Biraz fazla uyumuşum." Eylül elini kaldırarak kocasının yüzüne dokundu.

"Fazla güzelsin." Kenan uzanarak karısının dudaklarına küçük bir buse kondurdu.
Eylül dudağındaki dudakların geri çekilmesi ile mızmızlandı ancak evin önündeydiler ve evdekilere güzel haberi verecek olmanın heyecanını yaşıyordu.

"Kenan ben baya heyecanlıyım." Eylül kucağındaki çantayı koluna takarken arabadan inen adamın peşinden indi ve arabanın anahtarını Mehmet'e veren kocasının elini tuttu.

"Yusuf nerede?" Her zaman Yusuf'u görürdü ama bu kez ortalıkta yoktu.

"İzin günü." Kenan karısının elini sıkıca tutup kapıyı açan hizmetlinin şaşkın yüzüne gülümseyip içeriye girdi. Salona adım attıkları an kimsenin olmaması dikkatlerini çekti. Etrafa göz attıkları an mutfaktan çıkan Yasemin ablalarını görünce ikisi de sırıttı. Yaşlı kadın el ele tutuşan ikiliyi görünce gözlerini kocaman açtı.

"Yasemin sultan hoş geldin demek yok mu?" Kenan kollarını açarak yaşlı kadına doğru ilerledi.
Yasemin şaşkındı çünkü böyle bir şey beklemiyordu. En son evi terk eden Eylül, kocası ile el ele tutuşarak duruyordu. Kendisine sarılan Kenan'a aynı şekilde sarıldıktan sonra kafasını çevirerek Eylül'e baktı. Hayal görmüyordu değil mi?

"Barıştık, aramızdaki tüm sorunları hallettik." Eylül de yaşlı kadına doğru gidip yanağına öpücük kondurduktan sonra tebessüm etti.

"Çocuklar beni ağlatacaksınız." Yasemin her ikisine de sarılırken mutluluktan ağlamak üzereydi.

"Annemler nerede?" Kenan meraklı bakışlarla Yasemin'e baktı.

"Bahçedeler Kenan oğlum."

Eylül kuruyan boğazını yeni fark ederek kocasına gülümseyerek baktı.

"Sen git ben geliyorum su içip." Dedikten sonra kafa sallayan ve bahçeye doğru giden kocasına bakmayı kesip Yasemin ablasına döndü. Yaşlı kadının gerçekten ağlamaklı olan yüzünü görünce sımsıkı sarıldı.

"Sizi görünce neşeleri yerine gelir biraz da olda."

Eylül kaşlarını çatarak Yasemin hanıma baktı.
Bir sorun mu vardı?

"Neden moralleri bozuk?"

Yasemin hanım omuz silkip gözünden akan yaşı sildi.

"Adnan'lar geldi. Burçin hamileymiş ama bebeğini düşürmüş." dedi üzgün ses tonuyla.

Eylül'ün yüreğine hüzün yerleşirken ne diyeceğini bilemedi.

"Ben...ben bi bahçeye çıkayım."
Kenan umarım bir şey dememiştir diye dua ederken bahçe kapısına ulaştı ve dışarıya adımını attı.
Bütün herkes kendisine şaşkınlıkla bakarken Kenan'ın ayaklanması ile nefesini tuttu.

"Bizim size bir haberimiz var." Kenan gülerek kendisine doğru gelirken Eylül'ün bakışları Burçin'i buldu. Sanki kilo vermiş gibiydi. Ne kadar gülse bile üzgün olduğunu Eylül anlıyordu.
Dibine kadar gelen adama çevirdi bakışlarını. Sırası değildi!

"Biz-" Kenan hevesle başladığı cümlesini bitiremedi.

"Biz barıştık." Dedi Eylül hızlıca. Kenan'ın sorgulayıcı bakışlarını es geçerek bu habere sevinen insanlara gülümsedi.

Zehr-i Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin