Finale son 5 !Kenan babasının gazabından kurtulup kız isteme işini doğru düzgün yaptıktan sonra zor da olsa babasını ikna etmiş ve Hazan'ı Yusuf'a istemiş ve onay almıştı. Rahatça nefes verdikten sonra bakışlarını Yusuf'a çevirdi. Yusuf'un gözlerinde hatta yüzündeki rahatlamayı çok iyi görebiliyordu. Babasının zorluk çıkarmayacakğını da biliyordu. ama yinede bazı konularda ısrar edeceğini de iyi tahmin etmişti. Tahmin ettiği gibi de olmuştu. Selçuk bey biraz burun kıvırdıktan sonra Kenan'ın rızasını kabul etmiş ve Hazan'ı Yusuf'a vermişti. Yusuf'un içti tuzlu kahveyi görünce ister istemez burukluk yaşadı. Çünkü kendisi böyle bir anı yaşayamamıştı. Eylül'ü doğru düzgün annesinden ve babasından isteyememişti bile. Aklına gelen kötü anılarla birlikte yüzünü buruşturdu ama sonrasında kendisini toparladı. Karısı ile istemeden evlense bile sonrasında her şeyi tatlıya bağlamıştı. Eylül'e istediği evlenme teklifi etmiş ve güzel bir düğün yapmıştı. Belki birkaç şey kaçırmıştı ama yinede mutluydu ve daha da mutlu olacağına da inanıyordu. Harika bir eş harika bir baba olmak istediği en büyük şeydi. Yusuf'un kahve içtikten sonra öksürmesine evdekilerin verdiği tepkiyi izledi. Kardeşi Adnan ve Hazan kıkır kıkır gülerken Eylül gülmemek için elinden geleni yapıyordu.
"Şimdi eniştem mi oldun sen?" Burak'ın meraklı sorusuyla birlikte bakışları da evdekilerin neşesini yerine getiriyordu. Yusuf olumluca kafa salladı ve hemen Hazan'a sevgi dolu bakışlarla baktı. Evleneceğini sanmıyordu kendisini bildiği bileli. Aslında istemediğinden değildi bu düşüncesi sadece yaşadığı olaylarla birlikte bir kadına sadık kalacağını ve bağlanabileceğini hesaba katmamıştı. Önündeki bitmeye yakın fincanın içindeki kahveye bakıp gülümsedi ve bakışlarını nişanlısına çevirdi. Hazan'ın güzel yüzü ve gülümseyişi bütün dengesini bozuyor ve dalıp dalıp gitmesine neden oluyordu. Saatlerce bu kadını izleyebilirdi. Ancak dikkatini dağıtan Kenan'ın ayağa kalkması olmuştu. Aniden ayaklanan adamla birlikte gideceklerini düşündü ve bu düşüncenin doğru çıkmamasını istedi. Biraz daha durup Hazan'ı izlemek istiyordu.
"Yüzükler." Kenan'ın gür sesi odayı sararken Yusuf'un eli bu emire istemsizce uydu ve ceketinin iç cebinden yüzük kutusunu çıkardı.
Evet bir kaç saat önce acele etmiş Hazan'a evlenme teklifi ederken yüzüğü vermişti ama sonrasında yüzüğü kısa süreli geri alması gerekmişti. Uzattığı kutuyu alan Kenan'ın cesaret verici bakışlarıyla birlikte duruşunu dikleştirdi ve beklemeye başladı.
Hazan'ın sabırsızlığı ve ciddiyeti Yusuf'un hayran olmasına yetiyordu."Bu yüzükler sevginizin sembolü olsun." Kenan, Yusuf'tan aldığı yüzüğü kardeşinin parmağına takarken babasının bir sorun çıkarmadan izlemesine şaşırdı. Huysuz bir babaya sahiplerdi ama bu kez işin ciddiyetini anlayıp susmayı tercih etmiş gibiydi.
Kardeşinin parmağına yüzüğü taktıktan sonra sevinçle ellerini çırpan Eylül'ün yüzündeki gülümseme Kenan'ı da mutlu etmişti."Çok vakit kaybetmeden nişanı da yapalım diyoruz Selçuk bey. Gerekli düzenlemeleri eşim yapıyor zaten ve kahveyi içip bu durumu da tatlıya bağladığımıza göre en yakın zamanda görüşmek üzere." Kenan rolüne iyice kendisini kaptırırken Adnan'ın kahkahası kulak çınlattı.
"Baba altın istemedik biz. Kenan 6 ya da 7 tane burma bilezik ve ayrıca beşi bir yerde istiyoruz." Adnan hâlâ dalgasını geçerken Hazan tereddüt etmeden yanında duran ağabeyinin karnına gizlice dirsek geçirdi.
"Akıllı kardeşim benim sen ne güzel düşündün öyle." Kenan şakayla karışık alay edercesine Adnan'a bakıp gözlerini kıstı.
"Şakayı bırakın artık. Hayırlı olsun çocuklar." Ebru hanım araya girip bu saçma muhabbeti sonlandırıp ilk önce kızına sarıldı ve sonra Yusuf'a yönelip içtenlikle sarıldı. Hiçbir zaman bu oğlanı kendi oğullarından eksik görmemiş her seferinde sevgisini göstermişti. Yusuf'un yaşadığı zorlu çocukluk dönemi yüreğini burkmuş ama bu burukluğun ve zorluğun aynısı bir daha yaşamaması için Yusuf'a hep merhametle yaklaşmıştı. Nitekim Yusuf'ta kendisini annesi olarak görmüş ve bir sıkıntısı olduğunda anlatmaktan çekinmemiş ve bu evi yuvası bilmişti. Kızının yabancı biriyle evlenmemesine de mutluydu Ebru. Yusuf'la yakıştırıyordu Hazan'ı ama genç kızının aklı havada halleri ve Yaman'a olan geçici hisleri yüzünden kızına Yusuf'u gösterememişti. Ancak Yusuf, Hazan'ın dikkatini çekmeyi başarmış ve sonucunu güzel bir olaya bağlamıştı.
"Tebrikler." Selçuk da aynı şekilde her iki gence sarılıp geri çekilirken Ebru ile aynı fikirdeydi. Kızının mutluluğu yeterdi.
__Aradan geçen bir kaç haftanın ardından akşam yapılacak kına gecesi ve bekarlığa veda partisi için hazırlanmak istiyordu Eylül ama bedenini sıcak su dolu küvetin içinden çıkaramıyordu. Bedeni yorgun değildi ama suyun içine girdiği andan itibaren yalancı yorgunluk bedenini ele geçirmişti. Şişen karnı artık belini ağrıtıyordu ve doğuma az kaldığını her hatırladığında birazcık daha korkuya kapılıyordu. Daha önce çocuk doğurmamıştı ve tecrübesizliği her dakika kol geziyordu. Küçük bir nokta değildi artık karnındaki. Varlığını her geçen gün belli ettiriyordu. Yavaşça karnını okşayıp kafasını küvetin baş kısmına yasladı ve gözlerini kapattı. Zamanının çoğunu burada geçirebilirdi. Ellerini yavaşça karnından çekip küvete tutunduğu sırada yanağına değen dudaklar korktu ve elleri istem dışı bedenindeki mahremiyetleri kapatmaya yeltendi. Ağzından kaçan korku nidası ile birlikte gözlerini açtı ve küvetin dibine eğilip kendisine sırıtarak bakan kocasını gördü. Nefes nefese kalmışken hafif kaydığı küvetten tekrardan destek alarak doğruldu.
"Korkuttun beni!" Kızgın değildi ama şu an büründüğü tip ve hareketleri ile kesinlikle son derece kızgın duruyordu.
"Sana eşlik etmemi ister misin?" Kenan gönül almak adına küveti sıkıca tutan parmakların üzerine öpücükler kondurdu.
Eylül olumluca kafa sallarken ayağa kalkan adamı izledi.
"Erken dönmüşsün neden haber vermedin?"
Suç üstü yakalanmış gibi hissediyordu sebepsizce. Ceketini çıkarıp dikkatlice askılığa asan Kenan'nın bu duruşu ne kadarda Eylül'e cazip geliyordu. Kenan'daki asalete bayılıyordu Eylül. Adamın yavaş yavaş soyunuşunu izlemeye devam etti."Sürpriz yapmak istedim ama seni bu kadar korkutacağımı düşünemezdim." Kenan, Eylül'ü incitmeden dikkatlice küvete girdi ve oturdu. Dizlerini hafifçe kendisine doğru çekerken kollarını açarak karısını kendisine gelmesi için davette bulundu.
Eylül itiraz etmeyecek kadar kocasını özlemişti ve böyle bir fırsatı kaçıramazdı.
Eylül bedenini oynatıp kocasının kollarının arasına girdi ve kafasını bu kez mermere değil, kocasının göğsüne yasladı."Dalgındım aslında." Eylül yanağını kocasının göğsüne sürtüp karnını okşayan eller ile birlikte gözlerini kapattı. Kocasının nefesi alnına çarparken huzur dolu hissediyordu.
Kenan Eylül'ün şişen karnını okşayıp çenesini de karısının kafasına yasladı.
Çırılçıplak tek beden halindelerdi. Utanma yoktu. Engel yoktu. Ilık su ikilinin bedenini gevşetmiş ve rahatlatmıştı. Karısının karnını okşamaya devam ederken avucuna değen sertlik ile dikkati çekildi. Eylül kıpırdanırken Kenan'ın kahkahası banyoda yankılandı."Tekme attı!"