1.4

23K 920 26
                                    

Gökçe ve Emre'nin gelmesi ile Toprak'ın hayal gücünden çıkan harika eve girmiştik bile. Şu an fark etmiştim de ben Toprak'ın ya da Emre'nin ne iş yaptıklarını bile bilmiyordum.

"Sen mimarsın peki Emre ne iş yapıyor?"dediğimde Toprak valizimi odanın kenarına koyup cevaplamıştı beni.

"Emre bizim şirkette avukat. İkimizde şirketin İstanbul şubesinin başındayız. Buradaki şirkette sıkıntı çıkınca babam ve amcam çağırmıştı. O gün de sizinle tanıştık zaten."

"Anladım. Toprak biz böyle geldik de burada mı kalacağız?"dediğimde etrafa çekingen bakışlar atıyordum. Gerçi konaktan daha iyi olacağı kesindi. Orada bir sürü insan vardı ve ben ister istemez geriliyordum. 

"Evet. Sabah biz şirkete gideriz. Sizi de bırakırız arkadaşlarınızın yanına. Emre'nin gelmesi lazım şirkete sizin için sıkıntı olmaz değil mi?"

"Hayır, hayır problem olmaz. Zaten yeterince yük olduk ona da."dedim Gökçe ile sarılmış olan Emre'ye bakarken.

"O çok memnun halinden. Şunu baksana Su."dedi Toprak gülerek. O an ona hak vermiştim bende. Emre'nin hiç şikayeti yoktu bu durumdan. 

"Kesinlikle şikayetçi değil sanırım. Emin olamadım."dedim. 

"Gel valizini odaya bırakalım."diyen Toprak'ı takip ettim. 

Evin tasarımı çok güzeldi. Evin giriş kapısı direkt olarak ikinci kattaydı. Üst katta sadece odalar ve genel bir banyo bulunuyordu. Giriş katı olarak kullanılan ikinci katta ise yine iki oda vardı. Burada bir mutfak bulunmasıyla birlikte, en alt katta da bu kadar büyük olmasa da bir mutfak bölümü vardı. Alt kattaki mutfak daha sade tasarımla beraber ufak tefek basit mutfak eşyaları ile dizayn edilmişti. Yani tam bir mutfak bile denemezdi buraya. En alt kat sadece oturma gruplarının bulunduğu, bahçeye açılan şık bir sürgülü kapı, bahsettiğim ufak bir mutfağı andıran bölüm, şömine ile sıcak bir ortamı oluşturmuştu.

"Eve aşık oldun sanırım Su."

"Evet, aşık olunmayacak bir ev değil ki."

"Eee kızlar ne yapalım, saat daha yedi?"diye soran Emre cevap sevgilisinden gelmişti bile. 

"Ben biraz acıktım aşkım."diyerek de cevap verdi Gökçe.

"O zaman iş bölümü yapalım. Biz kızlar mutfağa gidelim, erkekler de ortalığı düzenleyip daha sonra bize yardıma gelsinler."dediğimde Emre pek memnun olmasa da Toprak'ın çoktan onaylamış olmasıyla kabul etmek zorunda kalmıştı birazcık. Ne yani mutfağa gelip yemek mi yapmak istiyordu yoksa?

"Harika bir fikir Su."

Gökçe ile mutfağa geçtiğimizde ilk işim buzdolabını açıp ne malzemeleri olduğuna baktım. Dolapta bulduğum et Gökçeye döndüm.

"Tatlım et sote ile pirinç pilavı yapalım ne dersin?"

"Tamamdır bende çorbayı yapayım. Mercimek mi Domates mi?"dediğinde ona ciddi misin bakışları atmaktan geri kalamamıştım. 

"Bu soruyu bana sorman hata güzelim. Tabi ki de mercimek çorbası."dediğimde sırıtmıştı canım arkadaşım. 

"Biliyordum bu cevabın geleceğini." Tabi bilirdi her gün mercimek çorbası yesem sıkılmazdım sanırım. Çok seviyordum.

"Tatlı olarak ne yapabiliriz Gökçe?"

"Su, şu senin nefis olan sütlacından mı yapıversen ha?"

"Olur, tatlım yaparım."

Pilav ve sütlaç için kullanılacak pirinci ıslatıp, et soteyi yapmaya başlamıştım. Gökçe de çorbayı ve salatayı yapacaktı. Biz ikimiz mutfakta oradan oraya elimizi atıp yemek yapmaya devam ederken yarım saatin sonunda erkeklerde yanımıza gelmişti.

"Kızlar biz bahçede yeriz diye bahçeye masayı hazırlamıştık sorun olur mu?" Toprak'ın sorusuna karşılık Gökçe ile başımızı olumsuz anlamda sallamıştık. 

"Hayır, tam tersine çok güzel ben o bahçeye bayıldım."dediğimde  Emre ve Gökçe hazır olan eşyaları bahçeye, masaya taşımaya gittiler.

Gülümseyerek bana yaklaşan Toprak'a gülümsedim. O ise belime sarılarak, beni göğsüne yasladı. Çenesini de omzuma koymuştu. Hani ben ölmüştüm de gömenim yoktu sanırım. Bir de bu kadar yakınlığa ne gerek vardı durup dururken canım.

"Ne yapıyorsun?"

"Ne yemek yaptığınıza bakıyorum canım." Hadi ya bak ben onu anlamamışım.

"Toprak bunu bana sarılmadan da bakabilirdin."

"Ama böyle bakınca daha güzel gördüm tatlım."

"Ya Toprak."diye itiraz ettiğimde gülerek bana bakıyordu artık. 

"Ya Su."

"Utanıyorum ama. Hadi bırak beni bak. Şimdi Emre gelir, Gökçe gelir."dediğim sırada boynuma doğru eğildiğini hissettiğimde bir an irkilmiştim. 

"Bırakamıyorum ki seni ben."dediğinde ise ne diyeceğimi bilemeden öylece kalakalmıştım. 

Deli Kız ve Ağa Bozuntusu...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin