Deli Kız ve Ağa Bozuntusu...

2.5

Sizleri uzun zamandır beklettiğimin farkındayım ve bunun için de özür dilerim. Kısa bölüm yazmamaya da özen göstersem bile şunun şurasında sınavıma üç ay gibi bir süre kaldığı için günümün yaklaşık  yarısı dershanede geçiyor. Affınıza sığınarak keyifli okumalar...

Ah bu arada #8MartDünyaEmekçiKadınlarGünü'müz kutlu olsun bal okuyucularım..

ŞARKI:Kenan Doğulu:Gel Gelinim

SU

Gökçe'nin tepemde zıplaması ile güne başlamak ne kadar harika bilemezsiniz. Bilmenizi de istemem zaten canım dostlarım. Normalde güzel olan ama bağırınca tam bir cırtlak hal alan sesi, kulaklarımın içerisine nüfus ediyor ve başımda yeni uyanmış olsam bile ağrıya sebebiyet veriyordu. Zaten gece tekrar odaya geldikten sonra ağabeyimi düşünmekten dolayı kaçan uykumda baş ağrısının artmasına yardımcı oluyordu. 

"Kuzum biraz sakin olmayı deneyebilir misin?"

"Su ne kadar rahatsın tatlım."dediğinde ne için rahat olduğumu anlayamamıştım bir an. Daha sonrasında bugün tekrar konağa gidecektik ama Toprak'ın sevgilisi olarak gidecektim. 

"Ne yapabilirim ki şu an için Gökçe? Hazırlanıp gideceğiz işte daha elimden ne gelir ki?"dediğimde bir an sakinleşip bana bakmıştı. 

"Sende haklısın tabi."

Yataktan kalkıp odanın içerisinde bulunan mini banyoya girip üzerime beyaz kayık yaka bir bluz ile altıma mavi Jean pantolonumu geçirmiştim. Ayakkabı olarak da taba renginde kalın topuklularımı tercih etmiştim. Hazır bir şekilde aynaya aktığım sırada sevgilim sesini duymam ile gülümsedim.

"Su! Bebeğim banyoda mısın?"

Kapıyı açarak kendimi göstermiştim bile. Toprak da yüzünde ona mükemmel ötesi yakışan bir gülümseme ile kapıya kadar gelmişti.

"Günaydın güzelim."

"Günaydın canım." Benim ellerime göre daha iri, daha doğrusu büyük, elleri belimi iki tarafından sıkıca kavramış ve ben ne olduğunu anlayamadan aramızdaki mesafe sıfıra inmişti bile. Ama bir dakika bu yakınlık çok fazla değil miydi? Hele ki ağabeyimle aynı çatı altında iken?

"Mm. Sen sabahları böyle ne kadar tatlı oluyormuşsun Su Hanım." Sanki dilim lal olmuştu. Tek bir kelime bile çıkmıyordu iki dudağımın arasından. Onunda zaten pek konuşmaya niyeti yok gibiydi. Gözleri izin istercesine gözlerime bakarken başı dudaklarıma doğru eğiliyordu. Gözlerimi kapatarak izin verdiğimi anlatmaya çalışmıştım ben ona.  Biraz önce ağabeyimin aynı çatı altında olduğunu düşünmüyor muydum? Dudaklarımda hissettiğim onun sıcak dudakları ile olduğum yerden düşecekmiş gibi oldum. Bir an hissettiğim duygu yoğunluğu ile sımsıkı kollarını kavradım ellerimle. Daha sonra ise boynuna doladım kollarımı. Geri çekildiğini hissettiğimde bile gözlerim açılmamıştı bir türlü.

"Gözlerini aç bir tanem."

Sanki bu komutayı bekliyormuşçasına açılmıştı gözlerim. Yüzündeki çapkın gülüş ile bana bakıyordu.

"Bence en kısa sürede senin de ailen ile tanışmam lazım güzelim."dediğinde anlamamış bir halde sormuştum. Sanırım biraz aşk sarhoşu olmuştum. 

"Ne için?"diye şaşkınca sorduğumda kıkırdadı erkeksi sesiyle.

"Evlenmek için bebeğim."dediğinde aklım yerine daha yeni gelmişti ve attığım ufak çığlık ile geriye doğru kaçtım.

"Ne evliliği Toprak?" Kaşlarını çattı hafifçe.

"Ne demek ne evliliği Su. Tamam, şu an için sana bir teklif de bulunmamış olabilirim ancak bu demek değil ki evlenmeyeceğiz. Hele ki biraz önce yaşadığımız muhteşem andan sonra evlenmemek bizim ayıbımız olur." Kimi yerinde kızgınca kimi yerinde de masumca çıkardığı sesi ile kurduğu cümlelere gülümsedim.

"Ailem seni bilmiyor ki Toprak. O işleri nasıl halledeceksin?" Bilerek soruyordum. Aklında bizim için neler planladığını merak ediyordum.

"Ben şöyle düşünüyorum güzelim."derken beni kendine doğru çekerek yatağa oturmuştu bile. Bende onun kucağına. Yüzüme gelen saçlarımı nazikçe kulağımın arkasına koyarken de konuşmaya başlamıştı.

"Bugün benim ailem ile gelinleri olarak tanışacaksın zaten. Ağabeyin de biliyor bizi. Bende diyorum ki zaten sizin gezi bitti bitecek. Bizimde İstanbul'a dönmemiz lazım. Siz gezi grubu ile geri dönmeyin. Birlikte araba ile dönelim diye düşünüyordum. Şimdi ağabeyin geldi, Berin geldi. Uçağa binmeden tüm şehirleri göre göre gidelim istiyordum ben. Bu arada da sen annene benden bahsedersin ben de o sıra da ağabeyinin güvenini kazanırım iyice."dediğinde cidden bu konu daha doğrusu ilişkimiz hakkında gerçekten derin düşünüyordu. 

"Sen her şeyi planlamışsın da ya babam beni sana vermezse."dediğimde yüzü bozulmuştu. 

"Dinime imanıma kaçırırım ulan seni!"diye neredeyse bağıran Toprak ile kıkırdadım.

"Tamam babam vermezse kaçarım bende sen telaş etme." dediğimde önce hevesle bana baksa da sonradan dalga geçtiğimi anlamıştı galiba, biraz yüzü düşmüştü. Ancak daha sonrasında ise yine gülümseyerek sokuldu yanıma doğru.

"Kaçarsın öyle mi?"Oyunuma devam mı ediyorsunuz beyefendi? Gülmemeye çalışarak cevapladım sorusunu.

"Gençsin, yakışıklısın bir de yakışıklısın hani tam üçü bir arada kahve gibisin. Ve ne var biliyor musun? Ben normalde üçü bir arada sevmeme rağmen sana bayıldım."dediğimde şaşkınca bana bakıyordu. Göz kırpıp şaşkınlığını fırsat bilerek sıyrıldım kollarının arasından...

Yüzümde her merdivende daha da büyüyen gülümsemem ile aşağıya bizimkilerin yanına varmıştım. Ağabeyimin kollarının arasına girip Berin ve Gökçeyi bekliyorduk bile. Berin aşağıya inerken ağabeyimin derin nefes alışını duydu kulaklarım. Yüzüne baktığımda ise gördüğüm yemin ederim saf hayranlık doluydu. Cidden karşımdaki benim ağabeyim miydi?

"Biraz daha o şekilde bakmaya devam edersen Toprak fark edecek."

Kafasını çevirip başka yöne bakarken Berin'in ağabeyime değmeyen bakışları dikkatimi çekmişti. Ağabeyimden hariç her yere bakıyordu.

"Sevgilim nerede kaldınız?"Emre'nin sorusuna Gökçe ağabeyime bakan bakışları ile konuştu.

"Valla ben yine çok konuşmuşum da. Bugün de dedikodu malzemem Aslan ağabeydi. Valla çapkınlıklarını anlatmak da uzun sürdü."demesi ile gözlerimi acı içinde kapamıştım. Hadi ama Gökçe cidden mi? Başka konuşacak bir şey bulamadınız mı?

Ağabeyim Berin'i ikna etmeyi düşünüyorsa da işi oldukça zora girmişti. Yani kısacası neyse siz anlayın ben söylemeyeyim...