"Bırakamıyorum ki ben seni?"
"Ne?" En son sesimi bulduğumda ki ağzımdan çıkan tek cümle ya da kelime bu olmuştu aslında.
"Su nasıl bağlıyorsun beni kendine bilmiyorum ama bu hoşuma gidiyor inan. Sana kapılmayı, seninle olmayı seviyorum ben ya."
"Toprak."
"Efendim."derken meraklı bakışları bendeydi. Şimdi ne demeliydim ki? Düşünmeden konuşup onu üzmek istemiyorum.
"Bende aynı şeyleri hissediyorum. Bugün sizi o kızla samimi bir pozisyonda yakalayınca o kadar kötü oldum ki. Çünkü sen benimle denemek istemiştin. Şu geçen beş günde her ne kadar görüşememiş olsak bile o kadar aklımı doldurmuşsun ki." Bir dakika ya bunları da söylememiş olmam lazımdı ama. Bu da umutlandırmak olmaz mıydı?
"Su, o zaman neyi bekliyoruz ki?"
"Ne için?"
"Sevgili olmak için. Seninle aynı hisleri, aynı duyguları paylaşıyoruz. Bak vakit az, her geçen dakikamız, ömürden kesiliyor."
"Haklısın tamam."derken bile kendimde değildim sanırım. Şahsen neye tamam demiştim ki ben.
"Tamam?"diye soran Toprak'a bakıp derin bir nefes aldım. Sonuçta bir kendimi toplamam ve düzgün cevaplar vermem lazımdı.
"Tamam, sevgili olalım. Her şeyi akışına bırakalım. Bırakılım su kendi yolunu bulsun."
"Ne kadar da güzel konuşurmuş benim sevgilim."diyerek gülümseyen ve beni uzun kolları ile iyice saran Toprak'a gülümsedim. Ne de çabuk kabullenmişti.
"Hadi bakalım ama bırak beni de yemekleri götürelim karnımızı doyuralım."dediğimde saçlarımı öpüp kollarını gevşetmesi ile bende et tabağını aldım.
"Toprak fırında sütlaç var onu alıp gelsene arkamdan."derken kendimi bir an önce mutfaktan dışarı atmak istiyordum.
"Tamam."
Herkes masaya yemeğe oturduğunda o kadar huzurlu bir ortamdı ki.
"Ya burası çok güzelmiş Emre."diyen Gökçe'ye gülümseyerek bakıyordu Emre.
"O kadar çok mu beğendin güzelim."
"Evet, Emre çok beğendim."
"O zaman sana güzel bir haberim var. Bu ev Toprak'ın ama hemen arka tarafta da aynı şekilde benim ve ayrıca yan tarafımızda da Berin'in evi var. Ama benimkinin daha iç dekoru yapılmadı. Bence sen onu harika tasarlarsın."
"Ya aşkım mısın sen?" Gökçenin aşkı kabarmıştı yine. Ama benim aklım başka bir şeye takılı kalmıştı bile. Bu kızda en başta istemiyordu ama şimdi ki durumlarına bakın evin iç dekorunu yap denilince nasıl yumuşuyordu.
"Berin kim Toprak?"dediğimde gülümseyerek bana döndü.
"Kız kardeşim güzelim."
"Kız kardeşin mi var?"derken şaşkındım Toprak da bir o kadar sakin.
"Evet. Bahsetmedim mi daha önce?"dediğinde başımla onaylamıştım onu.
"O nerede peki?"
"O da İzmir'de okuyor."
"Ne okuyor peki?" Sırayla ve art arda sorularımı sorarken Toprak ise olağanüstü bir sakinlikle beni cevaplamaya devam ediyordu.
"İnşaat Mühendisliği tatlım."
"Aa benim ağabeyimde inşaat mühendisi ama o Kanada da"
"Berinin de okulu bitti ama işte eşyalarını falan toparlaması lazım birkaç güne kadar burada olacak tanışırsınız."gülümsemiştim.
"Bizimle aynı yaşta o zaman."
"Evet güzelim."dediğinde artık daha fazla soru sorup da yemeklerin soğumasına neden olmamak için susmuştum.
Yemek faslını bitirip toparladığımızda erkekler içeri televizyon başına geçerlerken biz de hemen el pratikliği ile bulaşıkları halletmiştik.
"Güzelim işiniz bitmedi mi daha, hadi gelin güzel bir film var izleyelim." İçeriden seslenen Toprak ile işi biten mutfakta gezindi gözlerim. Hani dağınık bir yer var mı diye son kontroldü benimki.
"Tamam, Toprak geliyoruz."
Ellerimi havluya kurularken Gökçeye baktığımda bana sırıtarak baktığını gördüm.
"Ne oldu Gökçe? Ne bu sırıtış?"
"Onu siz söyleyeceksiniz Su Hanım. Toprak beyle olduğunuz durum nedir?"
"Vallahi nasıl olduğumu anlamadım. Denemeye karar verdim, verdik işte."dediğimde gülümsedi canım arkadaşım.
"O seviyor mu seni?"dediğinde bir iki saniye düşündüm.
"Evet, yani öyle hissediyorum. Zaman belirleyecek durumumuzu. Ama bugün o kızla onu görünce içim acıdı sanırım ben hoşlanmayı es geçerek direkt bodoslama aşık oldum. Aşık mı oldum şimdi ben?"diye saçma bir soru sorduğumda güldü halime.
"Ne güzel işte tatlım hayatını yaşa. Yarına senin, onun, benim veya Emre'nin çıkıp çıkamayacağı bile belli değilken neden kaçarak geçsin ki günler."
"Haklısın bebeğim. Hadi sonrada dertleşiriz seninle, şu koca bebekler bağırmadan gidelim yanlarına." Söylediğim söze gülüşerek aşağı kata bizimkilerin yanına indiğimizde erkekler yayıldıkları koltuklardan toparlandılar. Toprak'a baktığımda gülümseyerek yanına çağırdı beni. Koşar adımlarla yanına kurulduğumda kolunu omzuma sarmış, beni kendine çekmişti. Bende gülümseyerek ona daha çok sokulmuştum.
"Film neyi anlatıyormuş söyleyin bakalım Toprak Bey."
"İzleyemedim ki filmi."
"Hayırdır inşallah. Bir sıkıntınız falan mı var?"diye sordum. Ama bariz bir şekilde de sırıtıyordum.
"Aklım bir güzele takılı kaldı da Su Hanım bunun bir hal çaresi var mıdır, bilir misiniz?"
"Bilemem güzeline göre değişir."diye sertçe konuştuğumda oyunu daha fazla sürdürmedi.
"Hadi bakalım. Sen filmi izle ben de seni."diye fısıldayarak konuştuğunda hırçın bir şekilde konuştum.
"Bende seni izlemek istiyorum olamaz mı?"
Kahkaha attı söylediğime.
O beni, ben onu izlerken en son gözlerimin daha fazla dayanamayarak kapandığını hissediyordum. Sonrası huzurlu ve sevgilimin kollarında geçen güvenli bir uykuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Kız ve Ağa Bozuntusu...
Ficción General22'sinde deli dolu bir genç kız... 24'ünde Mardin'in en tanınmış aşiretinin torunu... Aşkı tatmamış dört gencin başından geçenlere tanık olacağız. Mardin'in tenha sokakları bazen kahkahalarınız ile, bazense kavgalarımızla dolup taşacak. Var...