Hava alanına geldiğimizde daha da tedirgin olmuştum. Allah'ım artık gerilmekten balon gibi patlayacaktım. Nasıl bir tepki ile karşılaşacağımı bilemiyordum. Ağabeyim Toprak'ı görünce ne yapacaktı? Berin beni görünce ne diyecekti? Nasıl karşılayacaktı beni. Of.
Arabaları park ettiğimizde inmek için hareketlendiğimde Toprak kolumdan tuttu. Sorarcasına baktım ona.
"Ne oldu Toprak?"dediğimde gözleri gözlerimde endişeli bir şekilde bana bakıyordu.
"Su. Güzelim bu kadar sıkma ha kendini. Boşuna eziyet ediyorsun şu an kendine."dediğinde itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki susturmuştu beni.
"Toprak."diye araya girdiğimde başparmağını dudağıma koydu.
"Sevgilim. Bak sevgilim diyorum. Eğer ki ilk önümüzde çıkacak engelde seni bırakacak olsaydım sana sevgilim demezdim. Demeye hakkım olmazdı. Bu kadar tedirgin olma. Birlikteyken başarabiliriz ben inanıyorum. Tabi birlikte olmayı sende istiyorsan?"
"O nasıl söz Toprak? Tabii ki de istiyorum. Haklısın ben fazla su koyuverdim sanırım. Ama sadece bu kadar çabuk karşılaşacağınızı düşünmüyordum, hazırlıklı değildim yani."
"Neyse affediyorum sizi Su Hanım."diyerek gülümsedi. Kahkaha attım şebek haline.
Şu an iç hatlar bölümünün orada ağabeyimin ve Berin'in gelmesini bekliyoruz. Yaklaşık olarak aynı zamanda inmiş olmalılardı ama daha gelen giden yoktu.
"Of gelmiyor ağabeyim. Belli ki beni kandırmak istedi."diye söylenmeye başladım hani bir ümit gelmemiştir falan diye. Ama Gökçe'nin ağabeyime bağıran sesini duymam ile gözlerim kendiliğinden kapanmıştı.
"Aslan ağabey."
Ağabeyim sanki ünlü biriymiş gibi sırıtarak geliyordu. Her zamanki gibi yakışıklıydı ve kendinden emin bir şekilde yürüyordu. Elimin tutulması ile Toprak'a döndüm. Güven verircesine gülümsüyordu bana. Bende ona gülümsedim.
Ağabeyim gülümseyerek yanımıza gelmişti ki elimi tutan Toprak'ın elini görmesi ile kaşları çatılmıştı bile.
"Su"derken bile gözleri bizim ellerimizden ayrılmamıştı.
"Efendim ağabey."derken sesim nereye kaçmıştı inanın bilemiyorum.
"Bu kim lan?" Yandığımızın resmidir. Resmen hayvan gibi böğürdü. Nerede olduğumuza bile bakmadan böğürdü ya. Etrafımızdaki birkaç kişinin dönüp bize baktığını fark ettiğimde utançla kendimi saklamak istesem de şu an bunun sırası olmadığının farkındaydım.
"Ağabey şey bu şey." Konuşamıyordum ya bildiğin konuşamıyordum. Tutukluk yapmıştım iyi mi? İçimden çatır çatır konuşurken dışarıya ses çıkmıyordu bildiğin.
"Ney Su ne?" Ağabey bir izin versen açıklayacağım ama ben sana ya!
"Benim sevgilim." Fısıltı halindeki sesim ile sanki mümkünmüş gibi daha da çatıldı kaşları.
"Kızım sen geleli daha kaç gün oldu hemen sevgili mi yaptın?" Artık ağlamaya başlamıştım. Haklıydı. Bu kadar tepki göstermekte sonuna kadar haklıydı işte. Biliyordum böyle olacağını.
"Merhaba Aslan Bey. Ben Toprak Hancıoğlu. Suyun sevgilisiyim." diyen Toprak ile gözlerim büyümüş bir şekilde ona bakıyordum. Ne yapıyordu? Görmüyor muydu ağabeyimin sinirini?
"Şu mimar olan Toprak Hancıoğlu." Ne? Ağabeyim Toprak'ı biliyor muydu?
"Ta kendisi."
"Demek bizim kızın sevgilisi sensin."diyen ağabeyim biraz önceye göre oldukça sakin duruyordu. Ne oldu da sakinleşmişti ki bir anda?
Toprak o kadar emin ve dik duruyordu ki. Elimi de hala bırakmamıştı. Ağabeyim bir ona baktı. Bir bana baktı. En sonda birleşen ellerimize. Ellerimizin hala birleşik olması onu daha da sinir etmiş daha da kızdırmış olacak ki ne ara salladığını fark edemediğim yumruk Toprak'ın sol gözünde patlamıştı. Benden bağımsız olarak çıkmış bulanan çığlığım ile yine ve yeniden birkaç kişi dönüp bize bakmıştı. Ağabeyimin aynı göz üzerine uygulamış olduğu ikinci yumruk ile de hiçbir şekilde sesini çıkarmayan Toprak'a döndü bakışlarım. Kendini kurtarmaya bile çalışmıyordu. Bir daha kalkan yumruğu gördüğümde ağabeyimin bileğinden yakalamıştım. Bana dönen bakışlarına yaşlı gözlerimle bakmış ve sadece 'Yeter.'diye fısıldamıştım. Cidden yeterdi bu kadar.
Benim fısıldamam ile de durmuştu artık. Sanki yumruk sallayan kendisi değilmiş gibi de rahattı.
"Bitti mi? Rahatladın mı?"diyen Toprak ile ağabeyim ona bakmıştı.
"Ne?"derken şaşkındı. Ne bekliyordu acaba?
"Diyorum ki rahatladın mı? Şayet rahatlamadıysan gel döv beni ne kadar istersen ama Su üzülmesin bu durumdan."dediğinde yine beni düşünüyor oluşu hoşuma gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Kız ve Ağa Bozuntusu...
Genel Kurgu22'sinde deli dolu bir genç kız... 24'ünde Mardin'in en tanınmış aşiretinin torunu... Aşkı tatmamış dört gencin başından geçenlere tanık olacağız. Mardin'in tenha sokakları bazen kahkahalarınız ile, bazense kavgalarımızla dolup taşacak. Var...