Ağabeyim ile telefon konuşmamız sona erince korku dolu gözlerle Gökçe'ye bakmıştım. O da aynı şekilde bana bakıyordu.
"Aslan ağabey buraya geliyor öyle mi?"
"Aynen öyle. Biliyorsun o da gelmeyi çok istiyordu burayı."
"Peki tamam. Geliyor da..." Cümlesini tamamlamayınca merakla ona baktım.
"Da?"
"Emre ve Toprak'a ne diyeceğiz?" Evet bu gezi sona erdiğinde belki ayrılacaktık kısa süre de olsa bilemezdik ama bunun bu kadar erken olacağını düşünmedik sanırım.
"Belki Aslan ağabey anlayışlı davranır Su?"
"Bilemiyorum da neyse gel bakalım. Şirkete geldik zaten." Taksi ücretini ödeyip şirketten içeri, geçen sefer Emre ile birlikte girdiğimizden olsa gerek sıkıntı çıkmadan girmiştik.
Toprak'ın odasının bulunduğu kata geldiğimizde sekreter masasındaki Alara'yı görmem ile bir anlık bir sinir bedenime yayılmıştı. Dua etsin ki şu an daha önemli bir konumuz vardı.
"Toprak müsait mi?" Sorduğum soru ile bana ters ters baksa da o da biliyordu cevap vermek zorunda olduğunu.
"Evet, müsait odasında."
Biz yine de odanın kapısını çalarak girmiştik içeri.
"Hoş geldiniz kızlar."
"Hoş bulduk Toprak."diyerek cevapladı Gökçe onu.
"Emre'yi çağırsana." Toprak soru sorarcasına yüzüme baktığında devam ettim konuşmaya.
"Ağabeyim geliyormuş, sıkıntı büyük. Ara hadi gelsin hemen buraya."
"Kızlar bu kadar sıkıntı yapmaya ne gerek var."diye bizi sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da odasındaki telefon ile Emreyi arıyordu.
"Sıkıntı mı? Toprak biz dört gündür sizleyiz. Hadi ağabeyim gelince otele geçtik diyelim hiçbir arkadaşımız demeyecek mi siz kaç gündür niye dönmediniz otele sorun halledilmişti hâlbuki diye."derken sesim endişeli çıkıyordu çünkü gerçekten de endişeliydim.
"Bir dakika güzelim sen şimdi ağabeyin gelince geri otele döneceğinizi mi söylemek istiyorsunuz?" Cidden buna mı takıldın canım sevgilim?
"Başka ne olacaktı Toprak?"diye cevap verdim. Tam bana geri cevap vereceğinde açılan kapı ile Emre de gelmiş oldu.
Ağabeyimin geleceği haberi ona da verildikten sonra kimseden çıt çıkmıyordu. En sonunda konuşan Toprak oldu. Toprak ve Emre en başta sorun olmayacağını düşünürken Gökçe ve benim endişeli hallerimiz ile onlarda tedirgin olmuşlardı.
"Böyle olmaz. Yani tamam siz buraya geleli dört beş gün olmuş olabilir. Biz bu süreci hızla yaşamış olabiliriz ki iyi ki de hızlı yaşamışız. Ama artık bu vakitten sonra gizlisi olmaz ki bu işin. Ağabeyin ne zaman aradı seni birtanem."
"Yaklaşık bir saat olmuş mudur Gökçe?"dediğimde Gökçe'de bileğindeki saate bakmıştı.
"Olmuştur Su."
"Bir saat olmuşsa daha bir saat vaktimiz var yaklaşık olarak. Ve Toprak haklı kızlar. Kaçak göçek yaşamaya gerek yok ilişkiyi. Zaten ortaya çıkacaktı ki siz bizimkilerle biz de buradaki işleri halledip İstanbul'a geldiğimizde tanışmayı düşünüyorduk. Bu durumda ağabeyinin gelmesi bize de ön hazırlık olacaktır."diyerek gülümsedi Emre. Bu durumda birilerinin gülebilmesi de güzel bir şeydi canım.
Sonrasında yüzündeki hınzır gülümseme ile Gökçe'ye döndü.
"Sevgilim."
"Efendim."
"Toprak sence sağ kalır mı?"diye sorduğunda biraz sakinleşmişsen bile tekrar gerilmiştim. Sağ ol yani Emre.
"Ne anlamda sordun ki Emre?"
"Ya Gökçe bu adam Su ile sevgili ya hani. Ne kadar döver ağabeyi Suyun."
Ben gülerek araya girdim.
"Emre umarım dayaklık bir olay olmaz ama şayet olursa sadece Toprak değil sende yersin bir iki tane."
"O niyeymiş kızım?"
"Aslancığımız benim olduğu kadar Gökçe'nin de ağabeyi. Beni koruduğu kadar onu da korur." dediğimde eğlenen yüz ifadesi belki ilk defa bu kadar korkmuş görünmüştü yüzüme.
"Yani sıçtık desene." Kolunu omzuma atarak bana sarılan Toprak Emre'ye döndü.
"Eee Kuzen. Anca beraber, kanca beraber." Hepimiz onun dediği ile gülerken Toprak bir anda durdu. Oflayarak masasından telefonunu aldığında merakla ona bakmıştık.
"Toprak neler oluyor?"
"Berin bugün gelecekti de onu unutmuşum. Sabah haber vermişti geliyorum diye. Bir saat öncede mesaj atmış bindim diye."dediğinde bu sefer sanki hiç gergin değilmişim gibi tekrar bir gerilme almıştı beni.
"Almaya gidecek misin?"diye sorduğumda başını evet anlamında sallamıştı.
"Emre sende al arabanı. Hem Aslan ağabeyi alırız hem de Berin'i." Şimdi Berin'in eşyaları da olur.
"Tamam olur."
"Hadi bakalım kızlar. Ailemizin diğer kalanlarını da hava alanından alalım."diyerek gülümsedi. El ele tutuşarak odadan çıktığımızda Alara'nın radarlarına takılmıştık. Bugünde bu olanlardan dolayı Alara'ya gözdağı verememiştim ama bir daha karşılaştığımızda vermeyeceğim anlamına gelmezdi bu.
Onu sonraya bırakarak sevgililerimizi öğrendiğinde ne tepki vereceğini bilmediğim ağabeyimi ve bakalım beni sevecek mi düşünceleri ile kafamın içinde fink atan görümcemi düşünmeye başladım. Umarım severdik birbirimizi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Kız ve Ağa Bozuntusu...
Genel Kurgu22'sinde deli dolu bir genç kız... 24'ünde Mardin'in en tanınmış aşiretinin torunu... Aşkı tatmamış dört gencin başından geçenlere tanık olacağız. Mardin'in tenha sokakları bazen kahkahalarınız ile, bazense kavgalarımızla dolup taşacak. Var...