Gökçe
Yerde yığılıp kalan Emre'yi umursamayarak başımızda dikilen yüzündeki gülümsemeyi kesip atmayı düşündüğüm doktora döndüm.
"Bir yanlışınız olmalı."
"Hanımefendi yanlış ihtimalimiz yoktur."
"Ama bende bir yanlışınız olduğuna adım gibi eminim."diyerek kararlı bir şekilde konuştuğumda doktor bozuntusu önce bir tedirgin oldu ki bunu da hemen kâğıtlardaki sonuçlara bakmasıyla belli etmişti. Ardından bana dönen bakışlarından pek bir şey anlamasam da ben de ona karşı dik dik bakmıştım.
"Şey adınızı ve soyadınızı öğrenebilir miyim?"
"Gökçe Erdinç."
Iyice paniklemiş halini fark edince kocaman gülümsedim yüzüne karşı.
"Ne o yoksa sonuçları mı karıştırmışsınız. Ama sizde hata olma ihtimali yoktu değil mi?"dediğimde yüzü mora dönmeye başlamıştı utancından.
Yanımdan yerden gelen seslere baktığımda Emre'nin yerden kalkmaya çalıştığını görünce gülümsedim. Garibim en büyük şoku o yaşamıştı belki de."Gökçe."
"Sevgilim."
"Sen... Bebek... Hamile."
Kesik kesik konuşması şaşkınlıktan mı yoksa korkudan mı bilememiştim ama onu da daha fazla korkutmaya ya da diğer bir değişle tedirgin etmeye gerek yoktu.
"Hamile falan değilim Emre. Saçmalama." Daha sonra sesimi alçaltarak söylenmeye devam ettim.
"Nasıl ve kimden hamile kalmamı bekliyorsun anlamadım ki?"dediğimde dank etti kafasında bir şeyler.
Bir saatin sonunda hastaneden çıktığımızda Emre'nin hala sanki küçük bir çocukmuşum gibi beni koruyup kollaması yalan yok çok hoşuma gitmişti.
"Nereye gidiyoruz?"diye soran Toprak'a benden önce cevap veren Emre ile ona döndüm sinirle.
"Ne demek size gitmek?"
"Sevgilim. Bence bu konu tartışmaya kapalı. Ya ben sende kalırım ki ailen buna ne der bilemiyorum. Ya da Su ve sen bizde kalırsınız benim de içim rahat olur."dediğinde hak vermiştim.
"Tamam o zaman."
Evin önüne geldiğimizde Emre hemen elime yapışmış, beni kendisine çekmişti bile.
Eve girdiğimizde koltuğa beni oturtmuşlar Su mutfağa yemek hazırlamaya, Emre yastık ve pike almaya, Toprak da sevgilisine yardım etmeye gitmişti.
"Aşkım iyi misin?"diye sorarken bir yandan da rahat yastığı arkama koymaya çalışan Emre'ye gözlerimi devirdim.
"İyiyim Emre. Lütfen biraz daha sorarsan patlayacağım."dediğimde sırıtarak dudaklarıma kondurduğu öpücükle gözlerim sonuna kadar açılmıştı.
"Seni Seviyorum. Sana bir şey olsa ne yapardım bilemiyorum ama beni sakın bırakma olur mu Gökçe."dediğinde gözlerim doluvermişti hemende.
"Sen de beni bırakma Emre. Hayalini kurmaya korktuğum aşkı yaşarken sen de beni bırakma."
"Evlen benimle."
"Ne?"
"Ne diye bir cevap kabul etmiyorum ama sana seçenek sunabilirim. Evet diyebilirsin. Tüh böyle de seçenek sunmuş olmadım değil mi? Neyse seçenek falan yok sana. Sen o hakkı kaybettin."
Hızlı hızlı cümlelerini sıralarken sırıtmaya başlamam ile duraksamıştı.
"Evet."
Tek kelimem ile havalara uçarak sevinen adamı seviyordum. O da beni seviyordu. Ona da söylediğim gibi hayalini kurmaya korktuğum aşkı bulmuşken kaybetmeye niyetim yoktu. Bu adam sırasıyla hava alanında düşmanım,konakta arkadaşım, diğer evde sevgilim ve sırasıyla önce kocam daha sonra da Allah izin verirse çocuklarımın babası olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli Kız ve Ağa Bozuntusu...
Fiksi Umum22'sinde deli dolu bir genç kız... 24'ünde Mardin'in en tanınmış aşiretinin torunu... Aşkı tatmamış dört gencin başından geçenlere tanık olacağız. Mardin'in tenha sokakları bazen kahkahalarınız ile, bazense kavgalarımızla dolup taşacak. Var...