『Bölüm 13 - Kâbus』

732 53 45
                                    

♪ Carla Morrison - Disfruto

Bu şarkı benim için çok değerli, umarım siz de beğenirsiniz.

İyi okumalarr <3

---

"Ya iyiyim ben, neden bu kadar abarttınız?" dedim ortamı yumuşatmak için, kimse bana gülümsemedi bile. Yüzümdeki tebessüm silindi.

"Ödüm bokuma karıştı," dedi Klaus.

"Beni nasıl bulunuz?"

"Önemi var mı?" dediğinde Ben, evet, anlamında başımı salladım.

"Sen olanları anlat." dedi Five.

"Kaçırdılar işte," diye mırıldandım. Ardından ekledim, "Asıl siz bana o saldıranların kim olduğunu söyleyin. Bir sürü cevabını bilmediğim soru sordular."

"Komisyon adında bir yer." dedi Diego. Five ekledi, "Zamanın asayişini sağlamaktan sorumlular," Öksürdüm, göğsümde bir acı hissettim tekrar ama belli etmemeye çalıştım.

"508 neresi o zaman?" dediğimde Five' a doğru, çatılı kaşları daha da çatıldı. Diğerleri de aynıydı.

"508 mi?" Luther tekrarladı dediğimi.

"Evet,  neredeyse sordukları tüm sorular onunla ilgiliydi." Hepsi birbirine bakınırken benim de kaşlarım çatılmıştı.

"Babama soralım, o biliyordur." dedi Luther. Bana baktı, "Geçmiş olsun Aurora."  Gülümsedim zorla, kapıyı açarak dışarı çıktı. 

Herkes tek tek geçmiş olsun diledi. Diğerleri çıktığında Ben ve Five kalmıştı. Biri sağımda diğeri solumdaydı. Five bana, Ben' se Five' a bakıyordu. 

"Bir şey mi oldu?" dedim. Ben, duymamış gibi yaptı. 

"Geçmiş olsun tekrar," Bana baktı, "Ben sizi yalnız bırakayım." dediğiyle kaşlarım çatıldı. Five' a baktım göz ucuyla, gözlerini devirmişti. Ben odadan çıktığında hiçbir şey demedim, diyemedim yani. Ne demek sizi yalnız bırakayım? Five bana baktı tekrar, 

"Çok acıyor mu?" dedi kısık bir sesle. Tereddüt etmeden başımı sağa sola salladım.

"Acımıyor," Çenesini kaldırdı.

"İyi yalan söylediğini zannediyorsun değil mi," dediğinde beklediğim bu değildi.  "Gözlerinden her şey anlaşılıyor." Omuz silktim, önüme döndüm.

"Herkes inanıyor, sende bir sorun olmalı." Yaslandığı yerde kıpırdandı. 

"Sordukları soruları anlat," Yutkundum.

"508 diye bir şirketle ilgiliydi çoğu," 

"Başka?"

"Beni götürdüğün o kulübenin yerini sordular." Hatırladıklarımdan biri buydu, ilk aklıma gelendi.

"Söyledin mi?" Gözlerim kısıldı istemsizce, gözlerine baktım.

"Sence söyledim mi?" Gözlerini kaçırdı. Elbette söylememiştim. Sorduklarının arasından bildiğim sorular da vardı ama tek tüktü. Bildiklerimi de cevaplamamıştım tabii ki.

"Beni nasıl bulduğunuzu anlat," Soru sorma sırası bendeydi.

"Şirketine gittik, orada Mia diye bir kızdan Carol' ın numarasını alıp konumuna baktık." Eli cebine gitti ve bir şey çıkardı, kırılmış telefonumu. Bana uzattığında alırken konuştum.

"Çalışıyor mu?" Hayır anlamında başını salladı. Telefonu alarak açma tuşuna bastım, açılmadı.

"Fabrikanın önündeydi." Telefonu yana bıraktım, serumuma ve yanındaki kan dolu torbaya baktım. Hem kan hem de serum yiyordum, bitmelerine de vardı, daha doluydular.

•Aurora Pride• The Umbrella Academy - 0 Numara'nın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin