•18•

618 62 42
                                    

İyi Okumalar!

Bölüm Şarkısı: Glimpse Of Us

Bölüm Şarkısı: Glimpse Of Us

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

___________________

Yaz tatili su gibi akıp geçmişti, okul alışverişleri yapılmış trene gitmek için son hazırlıklar yapılıyordu.

Isabell çocuklara profesör olduğunu anlatmamıştı, belki sürpriz olsun istemişti ama içinden gelmemişti anlatmak.

Nedenini soracaklardı ve açıklayacak bir nedeni onlar için yoktu.

Herkes neden orada olduğunu biliyordu ancak Harry ve Linda bir süre sadece onları özlediği için orada olmaya başladığını bilse yeterdi.

Zaten aklından Harry ve Linda mezun olana kadar pozisyonunu bırakmak geçmiyordu.

O istemediği sürece kimse onu pozisyonundan edemezdi zaten.

"Hadi ama acele edin biraz!" Isabell odalarından hala inatla çıkmayan çocuklara seslendi.

Biraz daha geç kalırlarsa treni kaçıracaklardı ve bu da onlar için Hogwarts'a kadar olan araba yolculuğu demekti.

Linda aşağı indi ancak Harry hala ortada yoktu. "Hala! Yedek gözlüğüm nerede?" Yukarıdan gelen bağırma sesiyle Isabell derin bir nefes aldı.

"Sandığına koydum diye hatırlıyorum birtanem, artık gelebilir misin! Şahsen Hogwarts'a kadar araba sürmek istemiyorum." Isabell'in isyanıyla Harry merdivenleri ikişer ikişer inerek onu bekleyen iki hanımefendinin yanına geldi.

Isabell büyüyle sandıkları dışarı çıkardı ve saniyeler içinde istasyonun çevresindeki boş bir sokağa cisimlendiler.

Çocuklar ile duvardan geçtiler ikisininde trene bindiğinden emin olduktan ve tren hareket ettikten sonra istasyondan ayrıldı.

Eve gidip eşyalarını toparladı. Emma onunla beraber gidecekti.

Isabell henüz baca ağı açmamıştı ama en yakın zamanda yapmayı aklına kazıdı.

Eşyalarını bagaja koydu. Evi kilitleyip korumasını güçlendirdi.

Arabasına bindi ve Emma ile Severus'un evine sürmeye başladı.
__________________

Hogwarts koridorları sakindi henüz öğrenciler gelmemişti.

Öğrencilik yıllarını özlüyordu, koridorlarda koşuşturmalarını, derse yetişme telaşları.

Buruk bir tebessüm oluştu dudaklarında.

Henüz zamanı vardı bunuda okulun içini gezmek için kullanabilirdi.

Kalenin içinde yavaş yavaş dolandı, her köşesindeki anıları tekrar yaşayarak, hatırlayarak.

O kadar çok dalgındı anıların içinde boğulmuştuki arkasından onu özlemle izleyen her adımını uzaktan takip eden adamın farkında değildi.
____________________

Saatler birbirini takip etti, öğrenciler okula ayak bastılar.

Isabell odasında bekliyordu, sürprizi ciddi anlamda yapacaktı.

Her öğrenci büyük salonda konuşmanın sonunu bekliyordu.

Önce Hagrid'in profesörlüğü sunuldu, şüphesiz buna en çok sevinen Isabell'di.

Geçen sene eline gelen yazıda kanı donmuştu.

Ve şuan şüphesiz Hagrid'in mutluluğu onuda mutlu ediyordu.

Hemen ardından Emma sunuldu, büyük ihtimalle selamını verip oturdu.

Ardından Isabell'i şaşkına çeviren kişinin ismi söylendi "Yeni karanlık sanatlara karşı savunma profesörünüz R.J Lupin." Nefes alamadığını hissetti önce, nasıl yüzüne bakacaktı, Remus bunu yapacak cesareti kendinde bulabilecek miydi?

Hemen ardından, Dumbledore sözlerine devam etti "Bu sene aramıza katılan profesörlerimiz henüz bitmedi, herkes için çok önemli bir dal olan tılsım taşları için karşınızda Isabell Euphemia Potter!" Kapı açıldı Isabell her zamanki kendinden emin gülümsemesi ve duruşuyla masaların arasından yürüyerek Dumbledore'a doğru ilerledi.

Etraftaki sesler hep hayranlık doluydu "Merlin aşkına bu kadının asaleti beni benden alıyor." "Söylendiğinden daha güzel." "Dersine girmek için sabırsızlanıyorum."

Harry ve Linda ise şaşkınlık içinde birbirlerine bakıyorlardı. Bu konudan onlara asla bahsetmemişti.

Görünüşe göre Emma ve Severus dışında kimsenin haberi yoktu.

Marlene, Remus'u masada ilk gördüğü an üzerine atlamak üzereydi ancak Andrew onu tutmuştu.

Severus ve Remus medeni ve birbirlerine uzak şekilde selamlaştılar.

Emma Remus'un yüzüne daha bakmamıştı.

Andrew ise çok kızgındı, Isabell'e nasıl anlatacaktı. Kadın onun çocukluğuydu ve onu inciten herkesin canını yakmak istiyordu. Mantıklı düşünmese Sirius'u ve Remus'u bulup çoktan canlarını yakmıştı.

Ancak Isabell onlardan vazgeçmişken bunu yapmazdı.

Isabell onun kız kardeşi gibiydi, hatta gibi değil öyleydi.

Dumbledore ile selamlaştı ve arkadaşlarına tek tek sarıldı, diğer profesörler ile el sıkıştı sıra Remus'a geldiğinde Isabell'in ona uzattığı eli gördü.

Bakışları üzgündü, suçlu bakıyordu "Isa-" Isabell onun konuşmasına müsade etmedi.

"Tanıştığıma memnun oldum Profesör Lupin." Remus onun elini sıktı.

Isabell onu tanımıyor gibi davranmıştı, Remus hüzünle gözünü kapattı.

Onu her haliyle kabul edip en yakın olarak gören bu kadını çok fazla incitmişti. Şimdi ne olursa olsun onun güvenini, arkadaşlığını kazanacaktı.

"Biliyordun ve bana engel olmadın." Isabell Severus'un yanındaki yerini alırken konuştu.

Severus Remus'un geleceğini biliyordu, Isabell'e söylememişti çünkü biliyordu, Isabell'in Remus'a her ne derse desin ihtiyacı vardı.

Andrew'dan sonra Remus'tu onun için her zaman, şimdi onu bundan mahrum edemezdi.

Severus cevap vermediğinde Isabell önüne döndü bu konuyu sonra tartışacaklardı.

"Aslında bir kişi daha var ancak kendisi biraz gecikti." Isabell yerine geçtikten sonra Dumbledore konuşmaya devam etti.

O sözlerini bitirdikten hemen sonra kapı açıldı "Geciktiğim için kusura bakmayın eşyaların içinden çıkamadım." Ses tanıdıktı nerede olsa tanırdı onu.

Göz göze geldiklerinde adamın bakışları Isabell'in yüzündeydi.

Gözleri hala aynıydı, gri gözler her zamanki gibi deli bakıyordu.

İçinde fırtınalar kopuyordu ancak dışarı belli etmeyecek kadar profesyoneldi.

"Sirius Orion Black antik rünler profesörünüz."
___________________

Bomba gibi geldiğimi düşünüyorum şahsen.

Umarım beğenirsiniz.

Bol bol yorum ve oy bekliyorum yorum sayıları çok düşük.

Kendinize çok iyi bakın sevgiyle kalın <3

Potter'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin