•23•

557 62 17
                                    

İyi Okumalar!

Bölüm Şarkısı: Angleyes

Bölüm Şarkısı: Angleyes

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

___________________

"Evet şimdi deneyin, benimle birlikte tekrarlayın ve asanızı taşa tutun, tutela lapis." Taş yeşil şekilde parladı ve kırılıyormuşçasına bir ses çıkardı.

Isabell aralarda dolaşıp öğrencilerin neler yaptığına baktı, yaptıkları taş oldukça basitti.

Başlangıç olarak bu şekilde başlamak en iyisiydi.

Koruyucu taş yapmışlardı, koruma yetkisi çok büyük değildi ama yinede idare eder derecedeydi.

Her öğrencinin taşını teker teker kontrol etti, yanlış yaptıkları yerleri onlara uygun bir dille anlattı.

Son olarak ise küçük bir ödevlendirme yaptı.

Herkes itiraz etsede verdiği ödev onların sadece 10 dakikasını alacaktı.

"Kendinize iyi bakın bir sonraki derste görüşürüz!" Isabell neşeli bir şekilde arkalarından bağırdı.

"İyi günler Profesör Potter!" Isabell ona seslenen kıza elini salladı ve sınıfı toparlamak için bir büyü mırıldandı.
____________________

Akşam yemeği vakti geldiğinde herkes neşeyle yemeğini yiyor yarın yapılacak Quidditch maçıyla ilgili konuşuyorlardı.

Isabell ilk kez Harry'nin bir maçını izleyecekti, oldukça heyecanlıydı.

Andrew'un dediğine göre Harry'i izlerken Isabell'i izliyor gibi hissediyormuş.

Ancak bir yandan endişeliydi, ruh emiciler sınırları olmayan yaratıklardı.

Ne olacağı asla belli olmazdı, ama yinede heyecanlıydı.

Uzun zaman sonra Hogwartsda olup bir quidditch maçı izlemek hemde bu maçın içinde bulunan kişinin kendi yeğeni olduğunu bilmek onu heyecanlandırmıştı.

Yemekler yendi, Isabell ve Andrew aralarında konuşuyorlardı.

Sirius'un ise gözleri yine kadının üstündeydi, nasıl hala bu kadar güzel olduğunu aklı almıyordu.

Çünkü kendisi aradan geçen yıllar yüzünden çökmüştü, tabi bu sadece kendisine göreydi.

Onu gören herkes yaşlanmadığını söylüyordu.

Isabell'in sessiz şekilde güldüğünü duyan Sirius bakışlarını gülüşünde oyaladı bu sefer.

Ne derse desin, ne yaparsa yapsın ona karşı içindeki aşkın bitmeyeceğini çok iyi biliyordu.

Sirius araya kendi soktuğu yıllar yüzünden kadından uzak kalmıştı, ancak ona olan sevgisi biraz bile azalmamıştı.

Isabell'i bu masada gördüğü ilk gün nefes alamıyor gibi hissetmişti.

Onun için hala kusursuzdu, mükemmel bir kadındı.

Sirius hayatında ömrü boyunca Isabell dışında hiç bir kadını kalıcı olarak istememişti.

Okul yıllarında flörtleri, sevgilileri olmuştu. Son iki yılında olan herkeste ise Isabell'i aramıştı.

Ne zaman Isabell'i bulmuştu, işte o zaman anlamıştı hayatının aşkını bulduğunu.

Ancak çok kısa zamanda kaybetmişti, her zerresini ezbere bildiği, kokusunda hayat bulduğu kadını kaybetmişti.

Bu onun hatasıydı, ne olursa olsun kalması gerektiğini biliyordu. Yapamamıştı, geri dönmeyi binlerce kez düşünmüştü.

Isabell o zamanda ona 'bunca zaman neredeydin' diye sorardı.

Sirius, Isabell'e söyledikleri yaptıkları konusunda kızmıyordu, kadın ne yapıyorsa haklıydı.
_________________________

Maç saati yaklaşıyordu, herkes tribünlerde yerini almış desteklerine erkenden başlamıştı.

Hava yağmurluydu, Isabell yağmurlu havada Maça çıkmaktan nefret ederdi, Harry'ninde ettiğini biliyordu.

Sunucu Lee yerini aldı ve konuşmaya başladı "Evet sayın seyirciler ve sevgili Profesörlerim, Ravenclaw ve Gryffindor arasında olacak olan maçımıza hoşgeldiniz." Gryffindorlardan alkış koptu.

Bu duruma güldü, Lee sözlerine devam etti "Bu maçın oldukça sakin geçeceğini düşünüyorum, Gryffindor mükemmel bir arayıcıya sahip artı olarak kadro hiç olmadığı kadar iyi." Minerva çocuğu dürtükledi ve susturdu.

Maç kısa bir süre sonra başlayacaktı, Linda ise hemen Isabell'in ön tarafında oturuyordu.

Üstündeki yağmurluk düzgünce giyilmemişti.

Isabell Linda'ya seslendi, kız halasına döndü Isabell hemen ellerini Linda'nın yağmurluğuna götürdü.

"Bu yağmurluk düzgünce giyilecek Lin, hasta olmak falan istiyorsun herhalde sen." Linda güldü.

Halasının korumacı tavrı hoşuna gidiyordu, Sirius ise ikisini ufak bir tebessümle izledi, çoğu öğrenci Sirius'un Isabell'e olan ilgisinin farkındaydı.

Ve oldukça normal buluyorlardı, Isabell Potter çok güzel bir kadındı, güçlüydü, zekiydi.

"Aman hala, hasta olmam ben." Linda'nın kafasını kapattı.

"Öyle mi küçük hanım, bünyenin ne kadar zayıf olduğunu ben biliyorum, Lina halana benzemişsin bu konuda." Linda güldü halası onu çoğu konuda Lina halasına benzetiyordu.

Sirius ve Remus Lina'nın ismini duyunca birbirlerine baktılar, onuda oldukça fazla özlemişlerdi.

"Hala, sen beni her konuda Lina halama benzetiyorsun." Andrew bunu duyunca güldü.

Marlene ise "Linda, hayatım annen dış görünüş olarak ne kadar kendisini doğurmuş olsada kişilik olarak Lina'nın bir kopyasını doğurmuş." Emma ise "Ufak bir Lina Lily ile karşı karşıyayız." Güldüler ve konuyu kapattılar.

Maç başlamak üzereydi Isabell ise sahanın üzerinde gezen ruh emicilerden oldukça rahatsızdı.
_______________________

İnternetsizlik çekiyordum ve şehir dışındaydım.

1.5 aydır falan maalesef evde değildim ve benim için baya bir zordu internet bulduğum an yazıyor ve paylaşıyordum.

Artı olarak pek mutlu da değildim şahsen.

Şuan evdeyim ve hemen yazıp paylaşıyorum.

Kendinize çok iyi bakın sevgiyle kalın <3

Potter'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin