•40•

439 42 10
                                    

İyi Okumalar

Bölüm Şarkısı: Bir Zamanlar Deli Gönlüm

Bölüm Şarkısı: Bir Zamanlar Deli Gönlüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_____________________

Mutfak camından dışarıyı seyrediyordu, içeri geçmek içinden gelmiyordu.

Kendinden daha iyi tanıdığı adam ona yabancıydı, öyle hissediyordu.

Yada hissetmek istiyordu, ne olursa olsun Sirius'a çekiliyordu, bütün yollar ona çıkıyordu.

Her bir detayda, anıda bir kenarda beliriyordu. İster istemez kendini Sirius'u düşünürken buluyordu.

Sanki ilk aşık olduğu zamanlara dönmüş gibiydi "Isabell." Sirius'un yumuşak sesi Isabell'in dışarıda olan bakışlarını adama çevirdi.

"Neyin var?" Sirius lafı dolandırmadan sordu, kadını çok iyi tanıyordu ve kadınında onu tanıdığını biliyordu.

"Önemli bir şey değil." Isabell soğukça cevapladı "Önemli değil, o yüzden bütün yemek boyunca önündekiyle oynadın, o yüzden parmakların soyulmuş, o yüzden uyuyamamışsın ve yorgunsun evet belki çoğu şeyi çok iyi saklıyorsun ama kabul et, seni senden daha iyi tanıyorum." Sirius sinirle saydı.

"Aklına ne geldiğini biliyorum yemekte, Mia geldi." Isabell'in gözleri doldu.

"Yemeğinle oynuyordun, Mia olsa eline vurup oynamaman gerektiğini söylerdi, aklına bu geldi, önce tebessüm ettin ardından tekrar derin düşüncelere daldın." Isabell bu sefer gözyaşlarını saklama gereği duymadı.

Sirius haklıydı yıllar geçsede, Isabell  değişse dahi Sirius Isabell'i kendinden iyi tanıyordu.

Tıpkı Isabell'in Sirius'u kendinden daha iyi tanıdığı gibi.

"Yıllar geçti, ama hala sindiremedim. Sanki bir yerden çıkıp gelecek, yine dizlerine yatıracak, güzel kızım benim diyecek, saçlarımı okşayacak diye bekliyorum, James'in ve Lina'nın ölümünü dahi kabullendim ama annemin ve babamın ölümünü kabullenemiyorum, olmuyor, acımı yaşayamamış gibi hissetmeye başladım." Tüm dürüstlüğüyle konuştu kadın.

Adamsa sessizce ve dikkatlice dinledi kadını, ellerini yanaklarına koydu gözyaşlarını sildi.

Isabell engel olmadı, Sirius anlına bir öpücük bıraktı. "Erken yaşta olgunlaşmaya mecbur kaldın, 17 yaşındaydın destek olman gereken kardeşlerin vardı, kendi acını bastırıp onların acısını dindirmeye adadın kendini, en yakından şahit benim." Sirius Isabell'i sakinleştirircesine konuştu.

İkisi bir süre alınları birbirine yaslı şekilde durdular. Isabell tekrar konuşmaya başladı. Artık sakince sorması gereken bir hesap vardı. Alması gereken bir cevap vardı.

"Sirius neden gittin, en ihtiyacım olan zamanda neden gittin, aşık olduğum adama ihtiyacım varken neden gittin, hiç üzülmedin mi halime?" Ağlıyordu kadın, gözyaşları bu sefer kendi için akıyordu, belkide yıllar sonra ilk kez kendi için ağlıyordu.

"Özür dilerim." Sirius'un diyebileceği tek şey buydu "Özür dileme neden söyle, sadece neden gittiğini söyle, seni affetmem için bana bir neden sun yalvarırım." İlk defa sesli dile getirdi arzusunu.

Her zaman Sirius ona belli bir neden sunsa affedeceğini biliyordu, öylece bir özür değil, neden.

"Sunacak nedenim yoksa affetmezsin değil mi?" Sirius çaresizce sordu.

Isabell olumsuzca salladı kafasını "Affedemem kendime ihanet ederim o zaman, yalnız geçirdiğim yıllarıma, yalnız ağladığım gecelerime ihanet ederim." Sirius son bir kez anlına uzun bir öpücük kondurdu kadının.

'Vegaya ihanet ederim' dedi içinden Isabell, 'bana belli bir neden sun, öyle ki kızımızın ne kadar güzel olduğundan, sana ne kadar benzediğinden bahsedeyim.'

Sirius gözlerinde yaşlarla uzaklaştı kadından, istemeyerek ayrıldı sevdiği kadından, gençliğinden, delicesine aşık olduğundan.

Kendi kendine söz verdi, Isabell'e geçerli bir neden sunamazdı ama bir şekilde kendisine tekrar güvenmesini sağlayacaktı.

Canını vermeye hazır olduğu kadını geri kazanacaktı.
_______________________

Isabell ve Sirius'un mutfaktaki yüzleşmesinin ardından saatler geçmişti.

Isabell evinin salonunda elinde bir kadeh ateş viskisiyle oturuyordu. Evinin kapısı çaldı.

Ağlamaktan şişmiş gözleri ve elindeki bira kadehiyle kapıyı açmaya gitti.

Kapıyı açtığı an onu gören kişinin kaçacağından emindi.

Kapıyı açıldığında karşısında darmadağın bir Isabell gören Andrew şaşkınlıkla bağırdı "Izzy!" Isabell Andrew'a cevap vermeden içeri girdi.

Andrew ise kapıyı kapatıp kadının peşinden içeri girdi. "Bu halin ne senin kızım! Bağımlılara benziyorsun anasını satayım." Andrew endişe yollu dalga geçti kadınla.

Her zaman yaptığı gibi. "Sağol ya, ne  kadar iyi bir arkadaşsın sen öyle." Isabell hafif bir sallantıyla konuştu.

"Şu haline bak, ne zamandır tek başına içerken dağıtıyorsun, hayır huyunda değil tek başına içerken dağıtmak." Isabell Andrew'a ters ters baktı.

"Ne oldu anlat bakayım sen bana, şuan dalga geçtiğime bakma endişeliyim Izzy." Isabell koltukta kenara kaydı.

"Andrew yanıma gelsene, sana ihtiyacım var, Izzy'nin sana ihtiyacı var." Isabell tekrar dolu gözlerle konuşunca Andrew ciddi bir konu olduğunu anladı.

Zaten ciddi olmasa Isabell'i bu şekilde bulması imkansızdı.

Çocukluğunun yanına çöktü koltukta, Isabell onada bir kadeh ateş viskisi uzattı.

"Harry ve Linda seni bu halde görürlerse ne olacak." Andrew sorguladı, Isabell ilk defa böyle davranıyordu.

"Geceyi Sirius'la geçirecekler, yani merak etme halalarının bu kadar dağıttığını bilmeyecekler, tabi her zamanki gibi aramızda kalırsa." Kafasını Andrew'un omzuna yasladı.

"Her zaman kalacak biliyorsun Izzy." Isabell lakabını duyunca gülümsedi, çocukluğundan kalan tek şeydi belkide.

İki dost saatlerce dertleştiler Isabell saatlerce konuştu Andrew saatlerce dinledi.

Çocuklukları hakkında konuştular, gecenin sonunda ise iki dost kol kola koltukta uyuyakaldılar.
_____________________

Vee en sakin yüzleşme bölümü.

Sizce sonra ne olur?

Tekrar tekrar söylüyorum Isabell ve Andrew arkadaşlığına aşığım.

Kendinize çok iyi bakın, sevgiyle kalın <3



Potter'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin