İyi Okumalar!
Bölüm Şarkısı: Happy Together
———————————
Olivia derin bir nefes aldı. Yalnız kalıp kafasını toplamaya ihtiyacı vardı "Iz, biraz yalnız kalmak istiyorum tamam mı?" Isabell kafasını salladı."Bir zamanlar bende yalnız kalmak istiyordum Malfoy, ama baş belası bir sarışın uyumak için girdiğim yatakta bile beni rahat bırakmıyordu. Hatırlatırım beraber uyuyorduk." Isabell sözleriyle Olivia'yı yalnız bırakmayacağını belli etti.
"Ne dersem diyeyim yinede peşimden geleceksin, yanlış mıyım Potter?" Isabell kadının elini tuttu. "Başının belasıyım bugün Malfoy, hadi gidelim ve senin çalkantılı ruh halinin sebebini çekiştirelim." Olivia gülümsedi.
Her şeye rağmen Isabell'in yanında olmasını seviyordu. Düştüğü zaman ilk elini o uzatıyordu.
Isabell, bir çocuk misali Olivia'nın elinden tuttu, kapının önündeki arabasına bindirdi. Kendide şoför koltuğuna bindi.
"Kemerlerinizi sıkı bağlayın genç hanım çünkü Potter eksprestesiniz." Olivia Isabell'in şebekliğine güldü. Genelde arkadaşlıklarında şebek olan o olurdu.
"Buralarda kaymak birası veya ateş viskisi alabileceğimiz bir yer yok, ne güzel." Isabell kendi kendine söylendi. Henüz arabayı çalıştırmamıştı.
"Kız gecesine ne dersin Liv? Marcus hakkında düşüncelerini daha rahat toparlayabiliriz." Olivia, Isabell'in konunun ne olduğunu anladığını biliyordu.
Emin olduğu bir diğer şey ise Alice, Marlene ve Emma'nında anladığıydı. "Evet bu kız gecesi intihar etmemi bir kaç yıl daha erteleyebilir." Kafasını koltuğa yasladı. Isabell ona en ters bakışını attı.
"Seni döveyim istiyorsun, özledin galiba." Olivia alaycı şekilde baktı. "Sen mi beni dövüyordun, ben mi seni?" Isabell havalı bir bakış attı.
"Tatlım senin o zamanlar muggle'ların nasıl yumruk attığıyla ilgili bile bilgin yoktu." Isabell göz kırptı. Olivia ise göz devirdi. İşin aslında bir şakaydı bu, asla birbirlerine fiziksel olarak saldırmamışlardı.
Tabi laf atarken asla altta kalmamışlardı. "Gidip kızları ve bir kaç içkiyi alıp dönüyorum. Eğer uslu bir kız olursan sana boynuzlu atları gösterebilirim." Isabell Olivia'nın yanağını öptü ve arabadan indi.
Olivia ise kafasındaki düşüncelerle yalnız kaldı. Marcus'u düşündü, daha sonra 15 yıl önceki Olivia'yı düşündü. Saf duygularını ne olursa olsun affediciliğini düşündü.
Marcus, onun affetmesi gereken bir şey yapmamıştı ona. Bir ilişkiye başlama fırsatları bile olmamıştı. Aklı anı silsilesine dalarken derinlerde kalmış bir anıya çarptı. Bu anının Marcus'la bir alakası yoktu.
31 Ekim 1981
"Evet bebeğim elma, hemde yeşil bak!" Olivia kucağındaki Draco'nun sarı saçlarına bir öpücük bıraktı."Elimde olsa seni buradan hemen kaçırırdım. Ama elimde değil işte." Draco'yu kucağına alıp odanın içinde dolanmaya başladı.
Bir kaç dakika sonra ufak bir telaşla Narcissa girdi odaya. "Ben Draco'nun altını değiştireyim Olivia, sen burada bekle!" Olivia'nın içine bir kuşku düştü.
"Narcissa iyi misin? Solgun görünüyorsun." Olivia, Draco'yu Lucius'tan gizli görmeye geliyordu.
Yıllardır abisi ile görüşmemişti, yeğeninin doğmasıyla yıllar sonra doğduğu eve tekrar ayak basmıştı.
Artık her şey tamamen farklıydı. Kendi odası yeğenine verilmişti. Şirin bir bebek odası haline gelmişti.
Narcissa, son kez kızın suratına baktı. Az sonra olacaklar için ondan özür dilemek istedi. Draco'yu kızın kucağından aldı. "Sorun yok, sadece Draco bu gece biraz huysuzdu." Olivia kafasını salladı. Bu açıklama içine sinmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Potter's
FanfictionHarry ve Linda'yı asla bırakmam, onlar anne ve babalarının ne için öldüklerini bilerek büyüyecekler, kim olduklarını, onları ne kadar sevdiklerini bilerek büyüyecekler, onları ben büyüteceğim ve dediğiniz gibi büyüden uzak olmayacaklar.