Hwang Hyunjin'den
Jisung'un dairesinde önceden sınıf arkadaşı olduğum kişiyle basıldıktan sonra ayrılmıştım. Neden tam olarak planlanmamıştı? Az da olsa hoş zaman geçirmiştik, ama bunu boşverin.
Binayı tamamen terk ettiğimde yüzüme sert rüzgar çarpmasıyla irkilmiştim. Buraya gelmemin tek nedeni ayrılıktı. Çok acı vericiydi. Yaptığım birçok yanlış vardı.
Daha önce hiç böyle bir incinmiş hissetmemiştim. Onu aramak istiyordum. İyi olduğundan emin olmak için onu aramak istiyordum çünkü o hâlâ benim en iyi arkadaşımdı. Ama bunu yaparsam bundan hiç hoşlanmazdı.
Ne kadar canı yanıyor olsa da, yoluna devam etmesini istiyordum. Nasıl yapacağımı bilmiyordum ama mümkün olan her şekilde olmasını istiyordum. Benim üzerimde durmasını istemiyordum. Bana bağlı kalmasındansa sonsuza kadar benden nefret etmesini tercih ederdim.
Eve giderken ağlıyordum, gözlerim ağrıyordu artık, soğuk hava ise hiçbir şekilde yardımcı olmuyordu. Yağmur artık yağmıyordu sanki, kesinlikle tükürüyordu ama tüm gün süren yağmurdan sonra havanın biraz sakinleşmesi güzeldi.
Kendi kendime neyin yanlış gittiğini düşünüyordum, kafam karışıktı. İkimiz de birlikte kalmak için elimizden geleni yapmıştık ama olmamıştı, hiçbir şey olmamıştı, aşkımız bitmişti.
Onu başka bir evrende seveceğime, tekrar tekrar seveceğime dair ne kadar çok söz vermiş olsam da, hiçbir şey gerçek gelmiyordu. Kendime ve Seungmin'e yalan mı söylemiştim?
Apartmanım kapısından beyaz kabarık paltolu tanıdık bir kişinin çıktığını görmüştüm. Yine de üzerinde fazla durmadım, bu yüzden görmezden geldim ve içeri girdim.
Binaya girerken tanıdık tatlı bir kokuyu asansörden kata kadar solumuştum. Çilek, çilek kokusu yoktu ama Seungmin bu çilek kolonyasını kullanıyordu...
Asansör kapısı açıldığında inip, kapıma doğru yürüdüm ve önündeki kutuyu gördüm, orta boyda karton bir kutuydu. Üzerine de ekli küçük bir yazı vardı.
"Üzgünüm, eşyaların burada Jinnie, her şey için teşekkürler, keşke devam edebilseydik... her şey eğlenceliydi ama şu an yüz yüze görüşemezdim <3"
Sessiz bir çığlık attım, beklediğim notu almıştım, hatta daha çok, küçüğümün kullandığı kelimelere ağlamaya başladım. Yoksa sonundaki kalp mi kalbimi duygularımla sıkıştırıyordu?
Kırılmak bu mu demekti? Bu aşık olma duygusu muydu? Eğer öyleyse bir daha bu duyguyu yaşamak istemiyorum.
Kapımı açıp oldukça ağır kutuyu oturma odama taşıdım. Notu alıp katladım ve telefon kılıfımın arkasına koydum.
Burkucu anılar beni tokatlıyordu. Kapüşonluyu üstümü giydim, kesinlikle taptığım ama Seungmin'e giymesi için verdiğim kapüşonlu..
ve şimdi tekrar ellerimdeydi.
İlk giydiği zamanı hatırladım, üzerine biraz büyük gelmişti ama onu sevimli yapan da buydu, giyerken hep kızarırdı ve onu giydiğini görmek beni çok mutlu ederdi.
Ama artık giyemezdi. Kapşonluyu bir tarafa koyduğumda bir kamera gördüm, bu onun kamerasıydı, neden burada olduğunu merak ettim, ikimiz de fotoğraf çekmekle ilgilenirdik.
İkimiz de kamerası vardı ve bu kameranın onun için ne kadar önemli olduğunu biliyordum. Bunun için çok çalışmıştı, çok sıkı çalışmıştı, bunun için çok para harcadığının ve birçok vardiyada çalıştığını biliyordum.
Kamerayı açtım, fotoğraflarımızı görmek için kamera galerisine girdim. Manzara ve diğer estetik açıdan hoş görüntüler gibi birçok güzel resimleri vardı.
Ama bizde vardık, genç halimizin fotoğraflarına bakamıyordum. Ama ne kadar mutlu olduğumuza bakmakta da kendimi alamıyordum. Son zamanlarda çekilmiş fotoğraflarım da vardı. Beni yakaladığı her açı mükemmeldi.
Kaşlarımı çatarak "Özür dilerim" diye bağırdım.
Sabah kamerayı ona geri vermem gerektiğini bilerek...
•Bounded•
7. Bölüm Sonu-06.08.2022-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bounded | 2Min [✓]
Fanfiction❝Hayatın iniş ve çıkışları vardır. Ne yazık ki Minho ve Seungmin birbirlerini kaybettiler. İkisinin de farklı istekleri vardı ama ayrı olduklarında, eski hayatlarına geri döndüklerinde her şey değişmişti. Başlangıçta herşeyin böyle olmasını istiyor...