0.33

225 29 11
                                    

Kim Seungmin'den

Elimle Minho'nun elini sıkıca tutuyordum. Hastane koridorlarında Hyunjin'inkini ararken, her şey gerçeküstüymüş gibi hissettiriyordu, en iyi arkadaşımın incindiğini bilmekten nefret ediyordum sadece incinmekle kalmayıp şu anda bilinci de yoktu, hastane bana hep endişe verirdi. Ailem bundan çok acı çekmişti ve Hyunjin'e olanların kısmen benim hatam olduğunu hissediyordum.

253 Hyunjin'in bilmeden yattığı oda, ailesinin onun etrafında olduğunu gördüm, onu görmek beni daha da germişti Minho beni daha sıkı tuttu, kalp atışlarım hızlanmıştı neyse ki Minho'nun dokunuşuyla hafifte olsa sakinleşmiştim.

İçeri girdim, Hyunjin ebeveynlerini selamladım, hepsinin gözleri şimdiden şişmeye başlamıştı, eğilip neredeyse özür diler gibi mırıldanıyordum. Hyunjin'in babası yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı ve beni Minho'nun sıcaklığından ayırdı. "Oğlum lütfen yapma... söz veriyorum senin suçun değildi, Seungmin ah ağlama." dedi tanıdık sıcak sesiyle.

Ailem her zaman büyümekle meşguldü, yani zamanımın çoğunu Hyunjin'in evinde geçirmiştim, en iyi arkadaşımın babasının kaba ama rahatlatıcı sesini duyunca daha çok ağladım. "B-ben onu daha çabuk kurtarabilirdim bay Hwang, yemin ederim..." gözyaşlarımı dökmeye devam ettim ve düzgün cümleler bile oluşturamayan bir kaç kelime ile saçmalamaya başlamıştım.

Bay Hwang agresif bir şekilde başını salladı ve sırtımı sıvazladı.

***

Herkes gitmişti, Minho dışarıda beni bekliyordu, ben Hyunjin ile yalnız kalmıştım. Yorgun bir şekilde sandalyeye oturdum onu izlerken Jisung'a ifademi yazmak zorunda kalmıştım. Rahat bir nefes verirken yumuşak bir inilti duydum, bu Hyunjin'di.

Ona baktım gözlerinin fal taşı gibi açıldığını gördüm "Jinnie, aman tanrım, endişelendim." Soğuk odaya mırıldandım, bana göz kırptı ve gülümsedi, hala oldukça solgun ve bitkin görünüyordu, omuzlarını silkti.

"Seungmin sen en iyi arkadaşımsın, senin incinmene asla izin vermem..." acıyla konuştu, buna kaşlarımı çattım, dinlenmesi için onu bıraktım, muhtemelen bir hafta kalması gerekecekti. Neredeyse buna somurtacaktım, ama aptal bir haber makalesine geri dönmem ve restoranda birkaç vardiya çalışmam gerekiyordu.

Hyunjin'e veda ederken, Minho'nun kafasının içeri soktuğunu gördüm, Hyunjin'e el salladı. "Siz ikiniz ne zaman çıkacaksınız?" Yorgun ses odadan yankılandığında uzun boylu çocuğa dik bakışlarımı fırlattım, kızarmaya başlarken  gözlerimi devirdim ve "Sus!"

İkimiz de odadan çıkarken Minho kolunu benimkiyle kilitledi, kol kola, en mükemmel an? "Kapşonumu ister misin?" Minho aniden sormuştu, hava soğuktu ve yanımda pek sıcak tutan bir palto getirmemiştim, başımı salladım. Paltosunu çıkarırken iç çektiğini duydum, sonra kapüşonlusunu inatçılığıma rağmen neredeyse zorla üzerime giydirdi. Evet, sıcaktı, yumuşaktı ve kendi kokusu üzerine sindiği için bana yakın hissettiriyordu. Belki de her şeyin daha iyi olabileceğini bilerek gülümsedim... olabilirdi.

"Benim için çok şey ifade ediyorsun Minho... Daha önce görmeliydim..." diye başladım, elinin beni sıkıca kavradığını hissettim, artık hastanede değildik, tanıştığımız yerdeydik. O parkta.

Dürüst olmak gerekirse, burada tanıştık, burada "sahte randevu" planladık, burada ayrıldık, hatta aynı parkta tekrar tanıştık böyle bir sürü anımız vardı. Hyunjin ile arkadaşlığım için burada ağlamaya başladığımı biraz hatırlıyorum.

Her şeyin başladığı banka ikimiz de oturduk, bu sefer o bana yakındı, ellerimiz birbirine kenetlenmişti, güzeldi, başım ona yaslıydı.

"Bir hediyem var... Gelecek hakkında bir fikrim yok ve ne olacaksa o olur, biliyor musun? Olan bu. Seni çok önemsiyorum ve her zaman yapacağım ve sensiz bir hayat düşünebileceğimi sanmıyorum. Yeniden birlikte olmaya mahkûm olduğumuzu görüyorsun." Gözlerim hafiften sulanmaya başlamıştı.

Gülümsedim, bu hediyenin ne olduğunu çok merak etmiştim, vücudunu yavaşça bana çevirdi, bankın köşesindeki küçük yazıya işaret etti... Geleceğin bizim için neler getireceğinden emin değilim ve eminim inişlerimiz ve çıkışlarımız olacak, biliyorum...ama ister yanımda ol ister dünyanın diğer ucunda ben hep senin için burada olacağım." dedi ve derin bir nefes aldı.

Gözümden bir yaşın düştüğünü hissetim. Baş harflerimiz bankın köşesine kazınmıştı. Özeldi, küçüktü ama benim için çok şey ifade ediyordu, kalbim hızla atmaya başlamıştı. Hayatımın geri kalanını onunla geçirecektim, sonraki hayatımda bile onun benimle olmasını istiyordum, başkasının değil. Kollarımı açıp ona sarılıp kollarının arasına girdim sonsuza kadar burada kalabilirdim.

***

Sonunda birlikte olmaları kaçınılmazdı, yakında onlar için bir aşk çiçek açacaktı, sonsuza kadar sürecek özel bir an, bekledikleri gibi değildi ama olması gerekiyordu.

Her şey, ikisine yalnızca bir kıvılcıma neden olan sorunlarında yardımcı olacak küçük bir anlaşma ile başlamıştı.

Bu, Lee Minho ve Kim Seungmin arasındaki aşk hikayesinin tam başlangıcıydı.

•Bounded•
F I N A L

-08.01.2023-

Bounded | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin