Lee Minho'dan
"Kahvaltı için teşekkürler... Senin için temizlik yapacağım, ama itiraf etmeliyim ki başka bir şey daha yapmayı isterdim." dediğimde sevimli tepki veren küçüğüme gülerek göz kırptım.
Seungmin bana vurmak için elini kaldırdığında irkilmemle, yaptığı şeyin farkına varıp sessizce özür diledi. Kendimi kötü hissederek başımı sallayarak konuyu değiştirmeye çalışmak için ne yapmak istediğini sordum.
"Öyleyse... bugün ne yapmak istersin?" Seungmin tabakları yıkarken sordum ve ona yardım etmek için ayağa kalktım.
"Gerçekten bilmiyorum... hm bekle ya lunapark.. ilk tanıştığımız yer biliyorsun!" Heyecanla önerisi karşısında kaşımı kaldırdım.
"Sana çıkma teklif ettiğim ve bilet gişesinde birilerine bağırıp durduğun yeri mi kastediyorsun?" diye sorduğumda yüksek sesle gülerek başını salladı.
"Evet! Bunu hâlâ hatırlıyorsun komik." diye yanıtladı. Gülerek başımı salladım ve artık temiz olan bulaşıkları raftaki yerlerine dizmeye başladım.
"Pekâlâ anlaştık! Luna parkına gideceğiz-" çalmaya başlayan telefon sesi ile sözümü kesmek zorunda kalmıştım. Seungmin bana cevap vermemi işaret ettiğinde kim olduğunu kontrol ettim, arayan Chan'dı.
Özür dileyip aramayı cevapladım.
Chan: Minho eve yeni geldim... neredesin?
Minho: Doğru... Dün gece işteydim ve bir arkadaşım geç olduğu için beni evine götürmeyi teklif etti..
Chan: Tamam... Sorun yok değil mi?
Minho: Uh- tabii ki hayır.
Chan: Tamam bunu sen biriyle sevişmişsin gibi kabul ediyorum.
Minho: Hayır!
Chan: Mhm bende bunu yedim
Minho: Oh her neyse, bugün arkadaşımla bir şeyleri netleştirmek için dışarıdayım.
Chan: Tamam evet evet, peki sonra görüşürüz?
Minho: Söz veremem.
Chan: İkinci tura mı gidiyorsun? Seni gözü pek!
Minho: Chan!
Chan: Üzgünüm— sinyal bozuluyor.
ve yüzüme kapatmıştı, ne pislik ama. Tüm dikkatini telefonuna vermiş Seungmin'e bakarken gülümsedim. Muhtemelen sosyal medyasına falan bakıyordu. Saatin kontrol ettiğimde 12 olduğunu gördüm, bu kadar geç uyandığımı fark etmemiştim.
"Min şimdi gitmek ister misin? Otobüse binip 12:30'da lunaparkın orada inebiliriz!" Seungmin konuştuğunda başımı sallayıp onu onayladım.
Seungmin ellerini çırptı "O zaman bu bir randevu!" Aniden büründüğü cesur kişilik karşısında gülümsedim. Sevgi dolu bir köpek yavrusu gibi gözüküyordu.
Üzerinde beyaz ince bir ceket giymişti, küçük çantasına su şişesi ve cüzdanını yerleştirirken onu izliyordum.
Onu beklerken ayakkabılarımı giymeye ve internetten banka hesabımı kontrol etmeye karar vermiştim, uygulamayı açtığımda en az 200 sterlinim olduğunu fark etmiştim, ki bu benim için neyse ki yeterliydi.
"Yo Minho, seni otobüs durağına geri götürmemi ister misin?" Seungmin birden sorduğunda, ona kafası karışmış bir şekilde bakmaya başladım, niye bunu sorduğunu düşünmeye başlamıştım.
Ben daha onun önerisini düşünmeye fırsat bulamadan beni sırtına almıştı, kapının kilidini açıp kilitlemiş ve aceleyle merdivenlerden aşağı inmeye başlamıştı.
"Uhhh bu güvenli mi- ahhhhh" diye sordum korkarak. Seungmin'in omuz silktiğini hissedebiliyordum, "Gerçekten önemli mi?" Seungmin bacaklarımı sıkıca tutmaya devam ederken cevap verdi.
"Bana güveniyorsun değil mi Minho?" diye sorduğunda mırıldanarak cevap verdim. Gözlerim hala sıkıca kapalıydı, Seungmin dördüncü katta yaşıyordu, ama buna rağmen, aşağı inmek için dört merdiven zaten bir kabustu ve lanet olası yere zar zor dokunuyorum!
"Minho korkuyor musun?" Buna cevap vermedim, pısırık gibi görünmek istemiyordum ama şikayet edip sızlanmadan da edemiyordum. Seungmin biraz gergin olduğumu anlamış gibi gözüküyordu.
Beni daha sıkı tutmaya başlamıştı ve bu beni daha güvende hissettirmişti. En azından bir süre ve ben farkına varmadan, çoktan zemin kattaydık.
•Bounded•
22. Bölüm Sonu-06.10.2022-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bounded | 2Min [✓]
Fanfic❝Hayatın iniş ve çıkışları vardır. Ne yazık ki Minho ve Seungmin birbirlerini kaybettiler. İkisinin de farklı istekleri vardı ama ayrı olduklarında, eski hayatlarına geri döndüklerinde her şey değişmişti. Başlangıçta herşeyin böyle olmasını istiyor...