0.26

232 31 16
                                    

Lee Minho'dan

Küçük lunaparkın kafesinden, Felix'in kulaklağımdan yakalayıp küçük elleriyle beni dışarı sürüklemişti. Arkadaş var, arkadaş var işte.

Bana gülmemeye çalışan ve erkek arkadaşının komik olduğunu düşündüğü belli olan Changbin'e bakıp en küçüğün ellerini üzerimden çekmeye çalıştım.

"Lix bu neydi?" biraz sinirli bir şekilde sorduğumda "Heyy Minho sözlerine dikkat et, biz senin arkadaşınız ayrıca... bilmek istiyoruz-" dedi Felix sözünü bitirmeden önce "Bilmek istiyorsun!" diye düzeltti onu Changbin.

"Aynı şey evet evet, ama o çok tatlı, onunla daha önce konuşmayı denemiştim ama sanırım ikimizde sonradan çok meşgul olduk... biliyor musun... onla tartışırsan bana söyle olur mu?"

Changbin'le gözlerimizi büyüttük ve senkronize bir şekilde "Ne?!" Felix bir kaşını kaldırdı, sonra bir ohhhh, "Hayır öyle değil... Ben sadece eğlenceli görünüyor ve senin için iyi görünüyor. Ve artık pek arkadaşım yok. En iyi arkadaşım..."

Changbin "Ya ben?!" diyerek haykırdığında Felix iç çekti "Biliyorum... ama ben en iyi arkadaşım olmasını istiyorum, dedikodu yapıp ağlayabileceğim ve hakkında her şeyi konuşabileceğim... Seni seviyorum evet, ama bu aynı şey değil..."

Changbin başını salladı, ama oldukça üzüldüğünü görebiliyordum, anladığına emindim ama bu bok acıtmış olmalıydı. Felix'e baktığımda, neden olduğunu da görebiliyordum, Jisung durumundan beri, gerçekten kimseyle konuşmamıştı.

Kimse onun yerini alamazdı ama almak zorundaydı, Felix ve Jisung şimdiye kadarki en iyi arkadaşlardı. Hep dışarı çıkıp takılırlardı, birlikte yaşarlardı!

Ama Felix onun o yanını kaybetmişti ve ben kendimi suçlu hissetmeden edemiyordum. Birkaç yıl önceki Noel'i hatırlıyorum da, Chan'ın yurdunda geçirmeye karar vermiştik.

İkisi çok eğleniyor, kurabiye pişiriyor, daireyi dekore ediyordu, büyülü bir deneyimdi ama Felix'i bu kadar uzun zamandır böyle mutlu görmemiştim.

Hafifçe gülümsedim, "Felix, tabii ki, onu tanımak için ikiniz bizimle oturmalısınız." diye yanıtladığımda gözlerinin hafifçe parladığını gördüm, eskiden olduğu gibi görünüyordu.

Ona nasıl hayır diyebilirdim ki?

İkisiyle birlikte içeri girdim, Seungmin telefonuna odaklanmıştı, bizi gördüğünde gülümsedi ve el salladı.

"Ah, dediğim gibi ben Felix ve sadece arkadaş olabilir miyiz diye merak ediyordum?" dedi Felix heyecanla.

Seungmin geri çekildi şaşırmış görünüyordu, dudaklarını birbirine bastırdı "Tabii ki... Kimsenin benimle arkadaş olmak isteyeceğini hiç düşünmemiştim." diyerek içini çekti.

Felix gözlerini her an yerinden fırlayacakmış gibi büyüttü "Seninle mi?! Kimse seninle arkadaş olmak istemiyor mu? Ne?" Seungmin başını salladığında, Felix'i oldukça şaşkına çevirmişti.

"Sanırım iki arkadaşım var, en iyi arkadaşım sen ve Minho." gülümsedim ve Seungmin'in sırtını okşadım "Minho senin arkadaşın değil o senin erkek arkadaşın." Changbin erkek arkadaşın dediği ile ona bakarak sırıtmaya başlamıştı.

Felix'in onayladığını görmek, bu kesinlikle bir kaderdi. Yanaklarımın kızardığını hissettim ve Seungmin'in kendini yelpazeleyerek sakinleşmeye çalışmasını izledim.

Felix hemen "Her neyse bir gün takılalım. Salı 14:00 senin için uygun mu?" diye ekledi.

Seungmin takvimini kontrol etti ve çabucak başını salladı "Güzel, alışveriş merkezinde tamam, oh ve işte numaram, beni ara tamam mı?"

•Bounded•
26. Bölüm Sonu

-23.10.2022-

Bounded | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin