Lee Minho'dan
"Lanet olası Han Jisung hemen buraya gel!" Binada yankılan sesi daha merdivenin aşağısındayken duymuştum. Çok yüksek bir ses değildi ama kesinlikle komşuların duyabileceği bir yükseklikteydi.
Beni ürküten bir gümbürtü duyduğumda ne olduğunu anlamamıştım. Her şeyi canlı görmek için merdivenlerden yukarı doğru koştum. "Felix?" Agresif bir şekilde kapıyı çalmasını izlerken sessizce sordum.
"Jisung, yemin ederim dışarı çıkmazsan seninle bir daha asla konuşmam, artık en iyi arkadaşım olduğuna bile inanmıyorum."
Gözlerimi sonuna kadar açmıştım. İkisinin çok yakın büyüdüğünü biliyordum ama anlaşılan işler değişmişti. Kesinlikle incinmiştim, ama Felix'in en iyi arkadaşını yavaş yavaş kaybetmesini izlerken çektiği acıların miktarı kadar olamazdı tabii.
"Şimdi Jisung" Felix, ben şaşkınlıkla bakarken bana bakıp, saklanmamı işaret etti. Ben de merdivenlere geçip oturmuştum.
"Felix çok umursuyormuş gibi davranmayı bırak! Senden nefret ediyorum umursamamandan nefret ediyorum. Umursuyormuş gibi yapmandan nefret ediyorum senden nefret ediyorum senden nefret ediyorum!" diye bağırdı Jisung.
Bu Felix'i harekete geçirmişti "Ne saçmalıyorsun, buraya gel ve bana anlat!" diye bağırdı. Kapının açıldığını duyduğumda, Jisung'u gördüm.
Gördüğüm kadarıyla yıpranmış ve yorgundu "Felix beni rahat bırak, arkadaş olmanın ne anlamı var?" diye açıkça mırıldandı Jisung, Felix'e bakarak.
"Konuyu değiştirme. Senden bir açıklama istiyorum, neden Minho'yu aldattın?" diye sordu Felix.
Jisung "Şimdi bu konuyu kendin hiç aldatmamış gibi açma." Gözlerim büyümüştü, Felix aldatmış mıydı? "Ne sikim saçmalıyorsun Jisung? Saldırıya uğradım ve Changbin de bunu biliyor?"
"Kendi kendine bunu söylemeye devam et, hepimiz benimle birlikte olmayı sevdiğini biliyoruz." diye bağırdı Jisung, Felix'in Jisung'a yumruk attığını gördüm. "Jisung tam olarak arkadaş olmamamızın sebebi bu işte, sarhoşken benden faydalandın!"
Felix'in onu yere itmesini izledim. "Biz en iyi arkadaşlardık, senin için onlarla olmaya çalıştım..." diye kekeledi Felix. "Hayır Felix yeterince denemedin."
Şoktaydım, neler olduğunu bilmiyordum ama buradan ayrılmak zorundaydım, başka neler olduğunu bilmek istemiyordum. Çocuklara ne olduğunu anlatmam gerekiyordu, her şey bulanıklaşıyor gibiydi.
Panik atak geçiriyormuş gibi hissediyordum. Hatta kusacakmış gibi berbat hissediyordum. Sanki hayatım buna bağlıymış gibi merdivenlerden iki kat aşağı koştum, ne yazık ki düşmüştüm.
Bir süre merdivenlerden yuvarlanmıştım. Vücudum ağrıyordu, adrenalinin yorgunluğu bana sadece uyumak istediğimi hatırlatıyordu. Kalktım, sırtımın acı içindeydi ama bunu fark etmiş gibi değildim, bu noktada her şeye karşı hissizdim sanki.
Koşarken ağrıdan dolayı yavaştım bu halde işe gidemezdim, patronuma bana bir hafta izin vermesi için mesaj attım ve doğruca eve gidecektim ama..
Bir acı çığlığı duyduğumda apartmanın hemen dışındaydım. Gözlerim tekrar büyümüştü. Yardım çığlıkları duymaya devam ederken kalbim sıkışmıştı. İçeri koştum, merdivenlerden hızla yukarı koştum. Felix'in duvara yaslanmış ve kıyafetleri yırtılmış bir şekilde gördüm.
Jisung orada bir psikopat gibi duruyordu, kanla kaplı bir bıçak tuttuğunu görmemle hızla koştum "Bu ne sikim Jisung?" diye mırıldandım. O ise hızla Felix'i alıp gitmeye çalışıyordu.
•Bounded•
13. Bölüm Sonu-17.08.2022-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bounded | 2Min [✓]
Fanfiction❝Hayatın iniş ve çıkışları vardır. Ne yazık ki Minho ve Seungmin birbirlerini kaybettiler. İkisinin de farklı istekleri vardı ama ayrı olduklarında, eski hayatlarına geri döndüklerinde her şey değişmişti. Başlangıçta herşeyin böyle olmasını istiyor...