0.08

359 42 5
                                    

Bang Christopher Chan'dan

Tam bir şok içinde duruyordum. 10 yıllık en iyi arkadaşımı hiç bu kadar kırılmış görmemiştim. Şu an bu noktada sadece Minho değildi. Ve yapamadım, güçlü duramadım ona sarılıp, onun için ağlamaya başladım.

"Sana bunun olmasına izin verdiğim için üzgünüm... Koruyamadığım için üzgünüm, söz verdiğim şey buydu ama yine de yaralandın." Ağlamaya ve sarılmaya devam ederken konuşmuştum.

Daha sıkı ve daha sıkı, savunmasız benliğimin en iyi arkadaşımı inciten herkesi incitmek istediğini hissediyordum. "Minho Sana gerçekten değer vereceğime söz veriyorum... benimle sev, o aynı değil ama bağlarımı koparamam."

Geri çekildi ve bana bakmadan başını salladı. Changbin'in kendini Minho'nun üzerine attığını ve aynı anda sırtını sıvazladığını gördüğümde çantasını bir tarafa fırlatmıştı.

"Bunun olmasına izin verdiğim için kendimden nefret ediyorum, biz böyle bir pisliğiz." Changbin gençlere tatlı ikram ettiğinde Minho yavaşça parmak uçlarıyla tutarken, teşekkür için eğildi.

Felix sessizce yere, Changbin'in ayaklarının dibine otururken hepimiz kanepeye oturmuştuk, Felix bozana kadar kimseden ses çıkmamıştı "Ne oldu..."

Minho öksürdü, kuru bir öksürüktü. Hâlâ gözlerinde kaybolmakla tehdit eden bir parlaklık vardı.

"O bir tacizci ve bana hep vuruyor, ama sadece içip sarhoşken... bana hayal etmek istemediğim çok kötü şeyler yaptı, hatta beni aldattı." Genç yüksek sesle bağırdı.

Hepimizi çileden çıkaran şeylerle Felix'e dönüp baktığında kırılmış görünüyordu. Hepimiz Felix ve Jisung'un yakın olduğunu biliyorduk bu yüzden haberleri almakta zorlanmasına şaşırmamıştım. "Hepsi benim suçum.."

Felix'in ağladığını duydum. Bu sefer onun Changbin'e doğru hıçkıra hıçkıra hıçkıra hıçkıra ağlamasını izlerken kaşlarımı çattım "Felix bu senin hatan değildi, bizim hatamız değildi, söz veriyorum, sonuna kadar gideceğiz." Changbin, Felix'e güvence verir bir şekilde söylemişti.

Herkesin durumunu izlerken iç çektim, "Felix, Changbin misafir odasında uyuyabilirsiniz, ben ve Minho benim yatağımı paylaşabiliriz, uyumalısınız sabah konuşuruz."

Herkesin belirlenmiş odalara girerken onalrı izledim. Geriye sadece sessizlik kalmıştı.

Bu dayanılmazdı yerimden kalkıp odama doğru yürüdüm, Minho zaten yatağıma yatmıştı. Uyumuyordu yattığı yerden tavanı seyrediyordu.

"Minho...konuşmak ister misin?" diye sordum, bakmaya devam ederken hafifçe başını salladı, iç çektim ve onun yanına ilerledim. Ben de onun gibi tavana bakmaya başladım.

"Ne zaman oldu?" Kendimi duyacaklarıma hazırlamaya çalışarak sordum.

"Ben- yeniden bir araya geldikten sonraydı, dürüst olmak gerekirse, ilk kez birlikte taşındığımızda her şey değişti... Onu kurtarabilmek istiyorum. Ona yardım etmeliyiz, bu içkiden kaynaklanan bir sorunu olabilir Chan." Sakince söylemeyi başarmıştı.

Kabul etmek istesem de istemesem de Jisung kesinlikle değişmişti. O aynı değildi ve bir daha asla olmayacaktı "Ona ne oldu Chan..." acı içinde mırıldandı Minho.

Kalbim ağrımıştı "Minho... Bilmiyorum ama öğreneceğiz... Söz veriyorum.."

Minho başını salladı, o kadar yorgun ve zihinsel olarak bitkin görünüyordu ki ne yapacağımı bilemiyordum. "Yarın böyle işe gitme, bayılacak gibisin."

Minho cevap vermedi, omuzlarını silkti, "Kal lütfen... Onun evine gitmene izin veremem...istediğin kadar kal... Umrumda değil." diye yalvardım.

•Bounded•
8. Bölüm Sonu

-06.08.2022-

Bounded | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin