0.12

306 37 8
                                    

Kim Seungmin'den

Minho gittikten sonra içimde küçük bir boşluk oluşmuştu. Her şey çok sessizdi, pek arkadaşım yoktu. Aslında sadece gerçekten Hyunjin'im vardı. Ama onu düşünmek kalbimi daha çok acıtıyordu.

Kapının sert bir şekilde vurulduğunu duyduğumda, fazla düşünmeden açmaya gittim. Ve yorgun bir yüzle karşılaştım. Beklemediğim biriydi.

"Ah, kameranı bana yanlışlıkla verdin sanırım..." sessizce söylemişti Hyunjin. Bana şirin bir kutu uzattığında hüzünle gülümsedim, kutuyu açtığımda beyaz kamerayı gördüm.

"Ah. Üzgünüm, teşekkür ederim... yine de alabilirsin." Kutuyu Hyunjin'e geri uzatarak iç çektim. Yüzünü baktığımda gözlerinin parlamaya başladığını gördüm.

Gözlerini yere indirip soğukkanlılığını korumaya çalıştığını gördüm. "Seungmin... Yapamam, biliyorsun yapamam." diye fısıldadı.

Birer birer kalbimin kırılmasını görmezden gelmeye çalıştım, hatta daha da fazlası, sadece iç çektim ve kutuyu sıkıca tuttum."Bu fotoğraflara bakamam Hyunjin, ortalık karışmışken olmaz." dedim sessizce.

Başını salladı "Ben de yapamam, sahip olduğum her şey bana seni hatırlattığında, artık sana sahip olamamak canımı acıtıyor Seungmin." diye mırıldandı.

Şu anda ikimizin de aynı duyguları hissettiğini biliyordum, çok umutsuzduk, bir gün umutsuzca âşık olmuştuk, sonra kendimizi birlikte kalmaya ikna etmeye çalışıyorduk.

"Sensiz bir günüm olamaz... hadi konuşalım, öğleden sonra 1 gibi 127 kafeye gidip arkadaşlığımızı düzeltelim." dedim daha uzun olana bakmadan, çünkü bakarsam, daha fazla incineceğimi biliyordum.

Başını salladığını hissedebiliyordum, hafifçe gülümsediğini görmek için kafamı yukarı kaldırdım, ama onun da incindiğini biliyordum, ben de kırılmıştım ama o da kırılmış gibiydi.

"Görüşürüz" dedi, kalbim sıkıştığını hissediyordum, cevap verdim "Evet" Yavaşça binadan uzaklaştığını, bir zamanlar takıldığımız merdivenlerden aşağı inişini izledim.

O gözden kaybolunca, gözyaşlarımın yanaklarıma hücum ettiğini hissettim, ağlayarak kapımı çarparak kapattım. O kadar çok yolum var ki işlerin hiç bu kadar garip olacağını düşünmemiştim. Bunun ne kadar büyük bir risk olduğunun da farkında değildim.

En iyi arkadaş olmanın ve bir ilişkiye girmenin çok şeyi mahvedebileceğini kim bilebilirdi? Her şeyden nefret ediyordum. Gözlerim bulanıklaşmıştı kamerayı elime aldım, Hyunjin bana geri getirdiği kamerayı.

Galeriyi açtığımda benim çekmediğim bir fotoğraf gördüm. İlk tanıştığımız yer birlikte gittiğimiz liseydi. Harika arkadaş olduğumuz yer.

Sonra başka bir resim gördüm. Ağaç, büyük bir meşe ağacıydı, onlarca yıllık, muhtemelen 100. İlk karşılaşmamız 15 yaşındaydı. Kısa süre önce okula transfer olmuştu ve benden yol tarifi istemişti.

"Merhaba g054 sınıfının nerede olduğunu biliyor musunuz?" yakışıklı ve çekici bir çocuk bana sormuştu. Gözleri derin bakıyordu, altında oturduğum ağaçtan daha derin bakıyordu. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım, ona cevap vermeden mutlu bir şekilde gülümsedim. "Evet biliyorum! Görünüşe göre aynı sınıftayız, o yüzden sana gösterebilirim." daha uzun olana gülümsedim, okul forması ona çok yakışmıştı, lacivert kesinlikle ona çok yakışmıştı.

"Oh, ben Hyunjin bu arada. Hwang Hyunjin." dedi uzun boylu bana bakarken. Sevimli sözlerine güldüm ve "Seungmin, Kim Seungmin." diye cevap verdim. Şimdiye kadarki en büyük gülümsemesini takındı ve kendini yanıma attı.

Çok yakınlaştığımız o günden beri her öğle yemeğini ve tenefüsleri hatırladım, her gün aynı ağacın altında oturur, kitap okur, sadece bizim anlayabileceğimiz sohbetler ederdik.

O günleri çok özledimiştim. Aslında o zaman hiçbir şey için endişelenmeme gerek yoktu ama şimdi her şey için endişeleniyordum. Şu anda bir avukat şirketinde çıraklık yapıyordum. Güzeldi ama sevdiğim bir iş değildi.

Ellerim titrerken kameraya sımsıkı sarıldım. Şimdiki benden daha çok ağlayan, o kadar stresli olmadığım zamanlarda hayatı kaçırarak yaşadığım zamanların içinde olduğu kameraya baktım.

•Bounded•
12. Bölüm Sonu

-14.08.2022-

Bounded | 2Min [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin