Kim Seungmin'den
Yatağıma oturmuş ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum. Yeni arkadaşlarımla takılacaktım. Biraz fazla enerjik biriydi evet.
Tanrı biliyor en başından beri tek en yakın arkadaşım Hyunjin'im vardı. Ve onunla olan arkadaşlığımızın yerini hiç kimse dolduramazdı ama arkadaşımın arkadaşının mutlu olmasını istedim bu yüzden bu küçük randevuyu kabul etmiştim.
Hyunjin bana sadece rahatlamamı ve biraz eğlenmemi söylemişti, ayrıca daha fazla arkadaş edinmemi ve bir kereliğine olsun normal bir şekilde hayatımı yaşamamı söylemişti. Açıkçası o gitmeden önce kafasına bir ayakkabı fırlatmıştım.
Ne giymem gerektiği konusunda da da yardımcı olmuştu. "Hyunjin şu an her nerede isen teşekkür ederim." diye mırıldanarak beyaz sırt çantamı aldım ve gitmek için ayaklandım. Felix'e nerede olduğuma dair bir mesaj attım ve o da yakında burada olacağına dair yanıt vermişti.
Alışveriş merkezinin içindeki bir banka oturup beklemeye başladım, oldukça büyüktü ve normal markalardan lüks markalara kadar birçok şirin mağazası vardı. Bu arada lüks olanlar için param yoktu.
Telefonda rastgele sayfalara girerken, Felix arkamdan sarılarak beni ürkütmüştü. Temastan nefret ettiğimden değil, hâlâ yeni insanlara uyum sağlamaya çalışmakta güçlük çekiyordum. Felix de bunlardan biriydi.
Kıyafetine hayran kalmıştım. Beyaz kargo pantolonu, biraz kısaltılmış beyaz üst kısmı, büyük boy siyah bir hırkası, her zaman bayıldığım bilinmeyen bir markanın siyah platform ayakkabılarından bahsetmiyordum bile.
Bugün eğlenceli bir gün olacaktı...
***
Bu alışveriş merkezi mükemmel bir yerdi. Üzerimde sadece az bir miktar para olmasına rağmen, yine de beğendiğim bazı kıyafetleri almayı başarmıştım. O kadar mükemmellerdi ki.
Bir sonraki buluşmamız hakkında konuşmaya başlamıştık. Pijama partisi gibi bir şey planlamıştı. Telefonum çalmaya başlamıştı. Bu kısmen garipti çünkü kimseyi beklemiyordum.
Hyunjin büyük cesur yazı, midemin kasılmaya başladığında cevap vermeyecektim ama sonrasında vazgeçtim.
Seungmin: Jinnie? Naber...
Hyunjin: Yardım et... lütfen nefes alamıyorum.
Seungmin: Ne?! Hyunjn lütfen bana şaka yaptığını söyle.
Hyunjin: Göremiyorum... nefes ala- Sanırım kan kaybediyorum..
Seungmin: Ne?! Hyunjin hatta kal! Neredesin?
Hyunjin: Han ji ... sung, lütfen acele et..
Bağlantı kesildi
Seungmin: Hyunjin?! Hyunjin?!
Kalp atışlarımın hızlanmaya başlamıştı kendimi kötü hissetmeye başladığımda, kafası karışmış Felix, endişeli bir şekilde bana bakıp "Seungmin? Sorun ne?" diye sormuştu.
Gözlerim şişmeye başlamıştı "Ben- ben- en iyi arkadaşım nerede olduğunu bilmiyorum ama yardıma ihtiyacı vardı, biri hakkında- Han Jisung diye birini söyledi ama ben tanımıyorum..." diye mırıldandım, kelimeler ağzımdan zar zor dökülüyordu.
Felix'in gözlerini büyüdü, başını salladı, ellerinin ne kadar kötü titrediğini görebiliyordum, çıkışa doğru koşmaya başladığında "Felix?! Nereye gidiyoruz?" dedim gözyaşlarım akmaya devam ederken.
Felix bir araç bulmaya çalışırken nefes nefese "Arkadaşına bir şey yapmadan önce Han Jisung'un evine gitmemiz gerek!" dedi panik içinde.
Kafam karışmıştı çok streslenmiştim çevremdeki şeyleri zar zor algılayabiliyordum bu yüzden bir kaç kişiye çarpıp durmuştum.
"Felix ne demek istiyorsun? Ne demek Hyunjin'e bir şey olabilir..." diye bağırdım, etrafımızdaki herkesin dikkatini çekmiş ve oradan uzaklaşmıştık.
"Vaktim olduğunda açıklayacağım ama şimdi acele etmeliyiz, arkadaşını hayatta bulacağız söz veriyorum." diye devam etti.
Başımı salladım Felix'e güvenmekten başka bir şey yapamazdım. Uzun zamandır tanımıyor olduğum için ona güvenmekte zorlanıyordum, endişelenmeden edemiyordum.
•Bounded•
29. Bölüm Sonu-08.01.2023-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bounded | 2Min [✓]
Fanfiction❝Hayatın iniş ve çıkışları vardır. Ne yazık ki Minho ve Seungmin birbirlerini kaybettiler. İkisinin de farklı istekleri vardı ama ayrı olduklarında, eski hayatlarına geri döndüklerinde her şey değişmişti. Başlangıçta herşeyin böyle olmasını istiyor...