29. bölüm Hemşire

69 20 5
                                    

Tepedeki yıldızlar parlak bir şekilde yurdun etrafında rahatça gözükmekteydi. akşamın bir vakti yurtta hemşire çocukları uyutmakla meşguldü yeni yurdun müdürü kendisiydi artık iki işi de tek başına yapıyordu. Gündüzleri çocuklarla ilgileniyordu , akşamları ise çocuklar uyuduktan sonra evrak işleri ile ilgileniyordu kimseye güvenmediği için ise yeni bir müdür veya hemşire almıyordu kendi işini kendi başına kolaylıkla yapıyordu. Yıllardır üzerinde çalıştığı bir şeyler vardı. Geceleri uyumazdı plan üstüne plan yapıp dururdu. Aklından geçenleri sadece kendisi biliyordu. Dışardan kimseyle görüşmeyerek işlerini gizlice hallediyordu. Her gece telsizi dinleyip bilgi topluyordu. Günler ayları aylar ise yılları birleştirip geçen bunca zaman diliminde üzerinde çalıştığı şeyi sonunda başarmıştı geriye sadece yapmak kalıyordu.

             Hemşire'nin ağzından     

Evet çocuklar bugün size hangi masalı okuyayım. Hep bir ağızdan yükseldi. "kırmızı başlıklı kız" tüm oda çocukların bağırış sesleri ile yankılanmıştı hepsi yataklarına uzanmış uyumayı beklerken. Onlara , elimdeki masal kitabını açıp, masalı okumaya başladım.

Bir zamanlar küçük mü küçük sevimli mi sevimli bir kız varmış. Herkes çok severmiş onu. Annesi ona kırmızı bir başlık dikmiş.Bu başlık kıza öyle yakışıyormuş ki gel zaman git zaman herkes onu kırmızı başlıklı kız diye çağırmaya başlamış. Annesi bir gün onu yanına çağırmış:

“Benim kırmızı başlıklı kızım, bu çöreklerle bir tas çorbayı al büyükannene götür. Zavallıcık çok hasta. ”
Kırmızı başlıklı kız, “Peki anneciğim. ” demiş. Sepeti almış yola çıkmış. Kırmızı başlıklı kız ormandan geçerken karşısına kurt çıkmış. “Nereye gidiyorsun böyle kırmızı başlıklı kız?” diye sormuş.

Kırmızı başlıklı kız kurdun kötü biri olduğunu bilmiyormuş. Korkmadan yanıt vermiş. “Ormanın öbür ucunda oturan büyükanneme çorba ile çörek götürüyorum, kendisi çok hasta da.”
” Ya işte bu çok iyi. Hem kızı yerim hem büyükannesini.”

Kırmızı başlıklı kız şarkı söyleye söyleye, çiçek toplaya toplaya yoluna devam etmiş. Bu sırada kurt kestirme yoldan koşa koşa büyükannenin evine varmış...

Masalı okurken etrafıma baktım. Saati kontrol ettim , bir bir çocuklarıma baktım onları kontrol ettim. Hepsi uyumuştu , "en heyecanlı yerinde uyudular neyse başka sefere masalı okurum onlara" diye geçirdim içimden şimdi ise kafamda dönüp durmakta olan şey planıma başlama isteğiydi yıllar sonra vakti gelmişti. Aslında bakarsanız biraz geç kalmıştım ama ne derler bilirsiniz geç olsun güç olmasın. Şeytani bir sırıtış atıp planıma başlama vakti idi elimdeki masal kitabını masaya koyup kapıya doğru ilerledim. Olabildiğince hızlı adımlarla ilerliyordum.

"Anne"

Arkamı döndüm yavrularımdan biri uyanmış bana bakıyordu.

" Efendim."

" Susadım."

Yanına gittim masadaki su dolu sürahiyi alıp bardağa su doldurup ona uzattım. Suyu bir dikişte içip tekrar uykuya daldığı an kapıya ilerledim , kafamı sağ çevirip saati kontrol ettikten sonra  kapı kolunu sessizce açıp odadan çıktım, üst kattaki merdivenlerden çıkıp sağ tarafta  kapının önünde müdür yazılı odaya geçtim. Odanın sol tarafında bulunan Dolabta, arka tarafına yerleştirmiş olduğum  koyu kahverengi renginde çantayı çıkarıp masanın üzerine koydum. Çantanın içinden deri siyah taytımı ve siyah deri ceketimi çıkarıp üzerimi  değiştirdim, eşyaları ve birkaç ilaç hazırlayıp çantaya koydum, telsiz cebimdeydi, ne olur ne olmaz diye ceketimin sağ cebinde bir çakı bulunuyodu, herşey hazırdı. Artık yola çıkabilirdim. Masadan anahtarlarımı alıp motoruna adım adım ilerdim. Siyah kaplan desenli motorum karanlıkta kükrüyordu. Motoruma bindim. " Hadi biraz gezelim." Motoruma dedikten sonra yola çıktım.

MesafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin