❀ altıncı bölüm

645 108 23
                                    

❀ kodaline, all i want

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kodaline, all i want



Başımı yastıktan kaldırdım. Yanan masa lambasının ışığı sayesinde etrafı net olmasa da görebiliyordum. Minho'nun odasındaydım, onun yatağında uyumuştum. Havanın karardığını pencereden süzen ay ışığından anlamıştım.

Kaşlarım havalandı, kaç saattir uyuyordum böyle?

Telefonumun nerede olduğunu bilmiyordum. Beni aramış olabilirdi. Ama şuan arasa bile konuşacak durumda olamadığım için tekrar yastıkla buluşturdum kafamı ve derin bir nefes aldım.

Yorucu bir gündü, oldukça yorucu bir gün geçirmiştim. Kaç saat uyuduğumu bilmesem de yorgunluğumu tamamen aldığım kesindi. Hatırladığım son şey, Yeonjun hyungun bana sarıldığıydı. Alnımdaki yarayı temizlemişti, bana yiyecek bir şeyler hazırlamıştı. Yumruk yaptığım ellerimle gözlerimi ovaladım. Kendimi tutamamıştım yine. Yine bir şeyleri hatırlayıp dağılmıştım. Sabah geldiğim o hali hatırlayınca... en başında o tabağa dokunmamalıydım diye düşündüm.

Bu odadan çıkmak istemiyordum, bu yataktan inmek istemiyordum, okula gitmek istemiyordum. Nefes almak zor geliyordu. İçimde hiçbir şeye karşı bir istek yoktu. Kemana bile yoktu, çalmak istemiyordum. Midem bulanıyordu, daralıyordu ruhum. Yorgundum. Günlerce uyusam bile geçmeyecek bir yorgunluktu.

Bu odanın kapısı kapalıydı. Minho aşağıda olmalıydı, Yeonjun hyung da. Herhangi bir sesleri gelmiyordu. Yatağın üzerinde doğruldum ve saçlarımı karıştırdım. Elim yara bandına değdi, yutkundum hafifçe.

Yaramı temizlediği an aklıma geldiğinde... garip hissediyordum. Titreyen elleri ile sanki ameliyat ediyormuş gibi pamuğu alnıma dikkatle değdirdiğini hatırlıyordum. Saçlarımı düzeltirken -bana öyle gelmiş de olabilirdi- okşadığına emindim. Midemin gurultusunu duyunca gülümsediğini hatırladım ve bu beni güldürdü. Kafamı iki yana salladım ve yüzümü avuçlarımın arasına aldım. "Garip..."

Minho'nun odasının duvarları fotoğraf ve çizimlerle doluydu. Yatak başlığının üzerinde sevdiği bir anime serisinin genişçe posteri vardı. Etrafında bir kaç karakterin daha resmi vardı. Masasının üzerinde bir aile resimleri duruyordu, çerçeve içinde. Minho küçüktü, ilkokul zamanlarında çektikleri bir fotoğraftı, oldukça neşeli duruyordu. Gülümseyen annesi güzeldi, sarı saçları uzundu. Annesi Minho'nun, babası Yeonjun hyungun arkasında duruyordu. Yeonjun hyung hafif tebessüm ederek bakmıştı kameraya. Hala aynı görünüyordu. Çok güzel bir fotoğraftı, özel bir fotoğraftı.

Minho ailesini çok özleyen biriydi. Uzakta kalmalarına çok üzülüyordu ama belli etmezdi.

Beomgyu ile Taehyun'u merak ediyordum. Huening Kai ve diğer ikisi benden farklı lisede okuyorlardı. Onlar çocukluk arkadaşımdı. Biz taşındıktan sonra doğru düzgün iletişim kuramaz olmuştuk.

homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin