❀ yirmi sekizinci bölüm

496 76 51
                                    

❀ the neighbourhood, daddy issues

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

the neighbourhood, daddy issues






Kıyafetlerimi katlayarak dolapta benim için ayrılan yere dizdim yavaş yavaş. Hala Minho'nun dolabını kullanıyordum. Bilmiyordum neler olacağını, ileride ne yapacağımı. Bir kaç ay sonra gireceğim sınava çalışmaya fırsatım bile yoktu. Gerçi Minho ile uzun zaman önce özel üniversiteye gitmeyi kararlaştırmıştık. Ama bunları düşünmek beni strese sokuyordu. Gelecek ile ilgili konuşmak kolay değildi.

Mutfakta yemek hazırlayan Minho ile sevgilimin yanına inmeden önce üzerimi de değiştirecektim. Şuan her şey yolunda ilerliyordu. Aklımda babam hep vardı, nasıl olduğunu hep merak ediyordum ama orada iyi olacağının bilinci ile geçiriyordum günlerimi. Başka ne yapabilirdim ki? Tekrar onun yanına gidersem eğer yine beni boğmak ister miydi? Beni özlemesini isterdim.

Gri pijama takımımı çıkardım katladığım kıyafetlerimin arasından. Daha önce takım olarak giymemiştim hiç. Bu pijamam aylar öncesinde alınmıştı ama ilk kez giyiyordum. Gömlek pijamanın ilk iki düğmesini açık bırakarak giydikten sonra banyoya doğru ilerledim. Aynadaki görüntüm düşündüğüm kadar kötü değildi. Gözbebeklerim normal görünüyordu, heyecanımı gizliyorlardı. Temiz saçlarım doğal bir şekilde alnıma dökülüyordu, biraz uzamıştı saçlarım. Ama kesmeyecektim. Uzamasını istiyordum.

Yüzümü bir kaç kez yıkadıktan kuruttum yavaş yavaş. Bu akşam ikisi hazırlamak istemişti yemeği. Yardım etmeme izin vermemişlerdi. Kliniğe gitmemizin, başarılı bir gün geçirmemizin şerefineydi sanırım. Benden daha çok düşünüyorlardı beni. Bu ağlama isteği uyandırıyordu. Bana olan ilgi ve samimiyetleri çok özeldi.

Banyodan çıktıktan sonra tekrar odaya yöneldim. Artık aşağı inebilirdim. Saat sekiz civarıydı. Minho bize göre hareket ediyordu. Yani eğer erken uyursak o da öyle yapacaktı muhtemelen. Bu yüzden hem onun yarın uyanabilmekte zorluk çekmemesi için, hem de bir an önce Yeonjun ile konuşmak için yemekten sonra odalarımıza çekilmeliydik.

Ona söylemek istediğim çok şey varken bu heyecanım ile zor hareket ediyordum. Mutlu hissediyordum. Şaşkındım. Kahramanımın bir ismi vardı artık, onun isminin Yeonjun olduğunu öğrenmiştim bugün. Bu kişinin Yeonjun olması, sevgilim olması, Minho'nun abisi olması çok şaşırtıcı geliyordu hala. Asla tahmin etmediğim ama bir kez düşününce bile akla gelen tek isimdi halbuki Yeonjun.

Seslerinden bile anlamak basitti. Tamamen benim aptallığımdı işte. Anlayamamak benim kör gözlerim yüzündendi ya da gerçekten bilmek istememiştim kimliğini. Yoksa başka biri olsa bilmek istemez miydi? Anlamaya çalışmaz mıydı? Beni tanıyan çevremdeki biri olduğunu söylediğinde bile üzerinde çok durmamıştım. Tek sebebi vardı, kimliğini öğrenirsem ona olan bakışım değişebilir diye. Kim olduğunu bilirsem onunla rahatça konuşamazdım, anlatamazdım asla.

Yeonjun'dan hoşlanmaya başlamadan önce eğer özel numaranın anlasaydım kim olduğunu, ona sadece Minho'nun abisi gözü ile bakacaktım. Bunca zaman konuştuğum kişinin Minho'nun abisi olması beni şaşırtırdı. Hatta belki Minho'nun bunu abisinden yapmasını istediğini bile düşünebilirdim. Minho'nun en başından beri konuştuğum kişiden haberi olduğunu düşünebilirdim. Yeonjun bana verdiği ipuçları ile tahmin etmemde yardımcı olsa da, iyi ki ilk zamanlarda öğrenmemiştim. Doğru zamanda öğrenmiştim çünkü. Yeonjun ile yakınlaşmasaydım eğer, öğrendiğimde vereceğim tepki muhtemelen açıkladığım şekilde olacaktı.

homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin