❀ tamino, habibi
Uzun tişörtünün uçlarını kıvırıp telefonunu kolunun içine attı. Belli oluyordu ama kameraların görmesi muhtemelen kolay olmayacak diye düşünüyordu. Odasına girdiğinde kapısını kapattıktan sonra yatağına doğru ilerleyip yatak örtüsünü açtı. Hareketleri hızlıydı. Bae gittikten sonra hemen telefonu ile odasına koşmuştu.
Yatağına girdi. Örtüyü kafasının üstüne çekerken bir kolunu da örtünün dışına sarkıttı. Sarkıttığı sol eli hareket ediyordu, bir gariplik olmadığını belki bu şekilde gösterebilirdi.
Telefonunu kolunun içinden çıkarıp karnına düşürürken sağ eline aldı cihazı. Önce şifresini girdi, sonra Yeonjun'un ismini aradı rehberde. Zaten toplasan on kişinin numarası kayıtlıydı telefonunda. Bu yüzden kolayca ismi bulup üzerine tıkladığında telefonunu yastığının üstüne, kulağının arasına yerleştirdi. Beyaz yatak örtüsünü de yüzünden indirip köşesini yukarı çekerek kulağını gizledi doğal bir şekilde.
Çalıyordu. Yeonjun'un telefonu açıktı. Sağa dönüp iyice rahat bir pozisyon aldı. Telefonu gözükmüyordu. Sarı saçlarını sanki birazdan karşısında sevgilisi varken konuşacaklarmış gibi düzelttiğinde aslında biraz komik görünüyordu. Bunu istemsizce yapmıştı.
Gülümsedi. Beyaz örtüyü dişlerinin arasına aldı. Heyecandan sıkıyordu. Ve üç dakikanın sonunda araması hala yanıtlanmayınca sonlandırdı çağrıyı, yüzü asıldı.
Tekrar aramak istedi, duymamış olabilirdi. Uyuduğunu düşünmüyordu. Ben burada yalnızken o uyumaz. Gözüne uyku girmez zaten. Beni düşünüyordur. O da beni özlüyordur. Aradığımı görürse hemen yanıt verecek.
İki dakika geçti, çağrı yanıtlanmadı.
Canı sıkılmıştı. Heyecanı ve hevesi kaybolurken nefesini seslice verdi. Olumsuz düşünmek istemiyordu. Bu yüzden bir kere daha aramaya karar verdi. Ama stresinden dolayı tepesinde onu izleyen kameraları unutmuştu. Kafasını yastığından kaldırdığında telefonunu gün yüzüne çıkarmıştı. Kulağına dayadığı telefonuyla kameralara çevriliydi vücudu. Fakat bir buçuk dakikanın sonunda aramasına bir tepki almış, çağrısı meşgule düşmüştü.
Kaşlarını çattı. Koridordan gelen ayak seslerini umursamadan yeniden aceleyle aradı sevgilisini. Ama bu kez ise telefonu kapalıydı.
Soobin şaşırdı. Bakışları yerdeydi. Elindeki telefon yatağına düşerken anlamaya çalışıyordu. Öyle ki odasının açılan kapısını, içeri giren iki doktoru fark edememişti. Doktorlardan biri, yarım saat önce konuştuğu, Soobin'e doğru yaklaştığında önce yatağının üzerinde duran telefona elini uzatıp almak istedi. Fakat Soobin bileğini tuttu sertçe. "Ne yapıyorsunuz? Benim telefonum bu."
"Yasak olduğunu biliyorsun. Ama birini aradın. Gizlice konuştuğunu görmediğimizi mi sanıyorsun?"
"Umurumda değil." Soobin diğer eliyle telefonunu aldıktan sonra doktorun bileğini serbest bıraktı. "Dışarı çıkın. Biriyle konuşacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
home
Fanfictionçiçeklerimiz kurumuş. senin gittiğinden belli, boynu bükük onların da. sanki benimle beraber senin yasını tutuyorlar. kardeşim de seni özledi. iki haftadır her gün geceleri yavaşça, sesini çıkarmadan yatağıma gelip benimle uyuyor. sen gittiğinden be...