❀ alexander 23, i dont know you yet
Yeonjun hyung karşılamıştı beni.
Endişeli gözleri aklımdan çıkmamıştı, gördüğümden beri. Evde olmasına sevinmeli miydim bilmiyordum. Bu halimi Minho'nun görmemesi rahatlatmıştı beni ama Yeonjun hyungun görmesi daha bir huzursuz hissetmemi sağlamıştı.
"Eğer canın yanarsa, söyle bana."
Kafamı salladım bakışlarım yerdeyken. Oturduğum koltuğa iyice sinmiştim, gerildiğimi hissediyordum. Pamuğu alnıma doğru kaldırırken bakışları pamuktaydı.
Üzerimi değiştirmiştim, temiz kıyafetlerimi giymiştim. Zorlanmamıştım çok fazla, hızlı davranmıştım çünkü. Alnımın kenarının kanadığını ise bana kapıyı açan Yeonjun hyung söylemişti. Hayır, doğrusu, endişeli gözleri yaraya sabitlenince gözleri konuşmuştu. Konuşmadan beni içeri almıştı ve üzerimi değiştirdikten sonra yanına gelmemi istemişti. Dediğini yapmıştım, şuan onun yanındaydım.
Minho'yu zorla okula gitmeye ikna ettiğini söylemişti, devamsızlık sıkıntısı yaşıyordu. Minho mesajında beni merak ettiğini söylemişti. Ve aradığında ise özel numara ile konuştuğum için yanıt verememiştim. Üzerimi değiştirdikten sonra ona evde olduğumu söyleyip okula yetişeceğimi söylemiştim ama bundan şuan o kadar da emin değildim.
Canım acıyordu, tentürdiyot yakıyordu ama bunu ona söylemedim.
"Acıyor mu?"
Kafamı iki yana salladım. Pamuğu, alnımdan akarak kuruyan kandan uzaklaştırdığında gözleri yüzüme çevrildi. Bakışlarımı yerden çekip gözlerine baktığımda kurduğumuz göz teması, karnıma giren sancının sebebiydi.
"Acıyorsa söyleyebilirsin," demişti bakışlarını çekmeden. "Bu çok doğal."
Başımı salladığımda gözlerimi gözlerinden çekip yere baktım. Çekindiğimi görmesi beni rahatlatmış mıydı? Emin olamıyordum.
"Çok acıyor."
Pamuğu tutan havadaki sağ eli titredi, bakışlarım eline kaydı. Gözleri pamuktaydı. Sol elini kaldırdığında tereddüt etse de alnımdan aşağı doğru dökülen saçlarımı çekti yavaşça. Onu izliyordum, o ise odaklanmıştı yaptığı şeye. Titreyen elini görmüyor olmalıydı ya da fark etmemişti bile. Saçlarımı iten eli, ittiği saçlarımın üzerinde duruyordu.
Yüzünü inceledim on saniye kadar bir süre boyunca. Ama bu yanlış hissettirmişti, nedenini bilmiyordum. Elini indirdi ve kirli pamuğu bırakıp temiz bir pamuk parçası aldı. "Bitmedi mi?" diye sordum ama pamuktan çekmedi bakışlarını yanıtlarken. "Henüz değil."
Başımı hafifçe kaldırmış ona bakıyordum yine. "Bir şey sorabilir miyim?" dediğimde kafasını eğip bana baktı. Gözlerini kırpmadı bir kaç saniye sonra ama sonra gözlerimden çekti bakışlarını. "Sorabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
home
Fanfictionçiçeklerimiz kurumuş. senin gittiğinden belli, boynu bükük onların da. sanki benimle beraber senin yasını tutuyorlar. kardeşim de seni özledi. iki haftadır her gün geceleri yavaşça, sesini çıkarmadan yatağıma gelip benimle uyuyor. sen gittiğinden be...