❀ yirmi yedinci bölüm

470 78 36
                                    

❀ cem adrian, sen benim şarkılarımsın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

cem adrian, sen benim şarkılarımsın







Gülümsedi, Bae noona. Bakışlarını yanımda oturan sevgilimden ayırıp bana çevirdiğinde ise yüzünde az önce gördüğüm samimi gülüşün bozulmadığını fark ettim. Bu ince bir detaydı, en azından benim için. Çünkü benden haz etmediğini düşünüyordum, bu yüzden ona karşı içimde belli bir mesafe bile kurmuştum. Doğru şeyler düşünmüyor olabilirdim ya da önyargı da olabilirdi ama hislerim bana bunu söylüyordu. Bu yüzden güvenemiyordum bana karşı gösterdiği samimiyete.

Bugün seanstan ziyade tanışmak için gelmiştim buraya. Bir saat geçmişti bizim kliniğe gelmemizin üzerinden. Minho ve Yeonjun ile birlikte gelmiştik. Minho her ne kadar dışarıda kalsa da, Yeonjun benimle birlikte odaya girmişti. Bunu ben istemiştim çünkü. Bana ilk gün olduğu için derin bir sohbete girmeyeceğimizi söylediğinde, benimle birlikte odada olmasında bir sakınca olup olmadığını sormuştum. Doğru olmadığını, Bae noona ile yalnız kalmamın gerektiğini söylemişti. Ben de gelemeyeceğini söylediğini sanmıştım ama Bae noona ile konuştuktan sonra girmişti o da içeri. Biliyordum. Aklının bende kalacağını, beni kırmayacağını biliyordum.

Bir saat boyunca bu odada üçümüz birlikte sohbet etmiştik. Belki de ettiler desem daha doğru olurdu. Bae noona tarafından sorulan sorular her ne kadar bana olsa da, Yeonjun basit bir soruyu yanıtlamaktan bile zorlandığımı görünce bana yardımcı olmuştu.

O bugün çok güzeldi. Bugün yüzü, gözleri ayrı bir güzeldi. Kahverengileri duygu doluydu. Sabah yaşanan olayın etkisindeydi hala. O çok hassastı, sadece belli etmiyordu. Sürekli benimle ilgileniyor, yardımcı oluyor, güzel hissetmemi sağlıyordu ama bunu kendisine karşı uygulamıyordu. Onunla özel numara konusunu akşam konuşacaktık. Ve ben bir an önce akşam olmasını diliyordum.

"Ne düşünüyorsun, Soobin? Benimle sohbet etmeyi sevdin mi?"

Yerden kaldırdığım bakışlarımı ona yönelttim. Bu soru, başka bir soruyu taşıyordu. Altında yatan anlamı anlamak zor değildi. Bunu yapabileceğimden emin değildi sanırım o da. Kafamı salladım. "Yapabileceğimi düşünüyorum."

"Yarın geliyor musun öyleyse?"

Kafamı omaylarcasına salladıktan sonra yanımda oturan ve bana bakan güzel çocuğa baktım. Evet, yarın gelecektik.

Yarın seans saati iki olacaktı. Ve diğer gün de böyle devam edecekti. Haftada iki ya da üç gün gelecektim buraya. Ama yarın onunla yalnız olacağım düşüncesi geriyordu sanki biraz beni. Sanırım ilk yapmam gereken... hislerimi yok sayıp önyargılarımı yok etmekti.

Klinik çok büyüktü. Kocaman, tek katlı bir siteye benziyordu. Yemyeşil bahçesi vardı, her yer bakımlıydı. Biz şuan Bae noonanın odasındaydık. Büyük masanın karşısında biz oturuyorduk. O masanın arkasındaki sandalyesinde oturuyordu. Arkasındaki genişçe kitaplığındaki raflar doluydu. Cam şişenin içinde zambaklar, odanın en köşesinde bir koltuk vardı. Oda sade ve güzeldi, boğucu değildi. Balkona açılan kapı kapalıydı ama penceresi açıktı.

homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin