❀ yirmi üçüncü bölüm

669 98 83
                                    

❀ namjoon, moonchild

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

namjoon, moonchild





Yeonjun hyungun önerisi ile birlikte market alışverişine gidecektik. Minho yarın sabah derse yalnız gideceği için söylenip duruyordu. Bu hali komik görünüyordu. Minho önümüzden yürümeye başlamıştı kaldırımdan, Yeonjun hyung ile biraz geriden onu takip ediyorduk. Ben sessizdim, o saniyede bir dönüp bana bakıyordu. Bir şey mi söylemek istiyordu ki?

"Bae noona ile seansımıza ne zaman başlayacağız?"

Sorduğum soru ile birlikte tekrar bana çevirdi kafasını. "Senin için ne zaman uygunsa." dedi ve gülümsedi.

Dün geceki ve sabah duştaki hali aklımdan gitmiyordu. Sanki hiçbir şey olmamış gibi nasıl gülümseyebiliyordu? Teklifi onun için bu kadar önemli miydi? Kabul ettiğim bu teklif, ona yeniden yaşam enerjisi vermiş gibiydi. Bu beni tedirgin ediyordu. Ben bu seansa o istediği için girecektim. İyi sonuçlanmazsa... ben yapamazsam, ne olacaktı? Çok üzülür müydü? Üzülmesini istemiyordum.

Olumsuz düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Babamı düşünmek de istemiyordum. Şuan nasıl olduğunu Yeonjun hyunga sorma gibi bir düşüncem yoktu, o orada iyi olacaktı. Konusunu açmak istemiyordum. Yaşananları hatırlamak üzücüydü, gözlerimin dolmasına sebep oluyordu.

Minho ıslık çalarak ayağının önündeki taşa vura vura ilerliyordu. Kafasını çevirip bize bakınca gülümseyip tekrar önüne dönmüştü. Onun bu hali beni de olumlu yönde etkiliyordu. Çevremdekiler mutsuz olunca enerjim kalmıyordu benim de. Onlarla birlikte ben de kötü hissediyordum. Belki de bu yüzden ikisi de beni sürekli rahatlatmak ve mutlu etmek için uğraşıyordu.

Derin bir nefes alarak etrafıma bakındım. Hala yürüyorduk. Hava soğuktu. Ne zaman kar yağacaktı? Bir an önce kar görmek istiyordum. Dışarı çıkıp kar yemek istiyordum. Minho ile kar yağınca birlikte kardan adam yapıp kayak yaptığımız olmuştu, çok eğlenceli zamanlardı.

Aklımda dönüp duran bir diğer soru ise, dün gece birlikte uyuduğumuzu Yeonjun hyungun hatırlamıyor olma ihtimaliydi. Hayır, dün gece sarhoş falan değildi ama yine de hatırlamama ihtimali vardı. Dün gece yanına geldiğimi bile hatırlamıyor olabilirdi. Çünkü hiç bundan bahsetmemişti. Emin değildim. Sormalı mıydım? Sorduğumda kötü hisseder miydi, o anları hatırlayınca?

Markete girdiğimizde Minho eline bir market arabası aldı kenardan ve sürüklemeye başladı. Yavaş yavaş ilerliyordu. Alışverişi daha çok Minho yapacak gibiydi. Yeonjun hyungun gözleri çikolata raflarında geziniyordu. Elini uzatıp kinder çikolatalarından bir kaç tane alıp Minho'nun sürdüğü market arabasının içine atarken Minho çikolatalara baktı. "Bu çikolatalar Soobin'in en sevdiği. Abi bir kaç tane daha alır mısın?"

Bir şey demek istesem de, şuan sadece şaşkındım. Yeonjun hyung benim sevdiğim çikolata markasını bile biliyor muydu? Dudaklarımı birbirine bastırdım. Utanç vericiydi. Ben onun hakkında sadece ufak tefek şeyleri biliyorken, onun hakkımda her şeye hakim olması kötü hissettiriyordu.

homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin