❀ syml, where is my love?
Bunalım.
Kapısını kilitlediğinde çıplak ayakları ile yatağına doğru adımladı. Elini kaldırıp yatağın demirlerine tutunurken yere çöktü, sırtını yatağa yaslarken soğuk zemine oturdu. Aldığı titrek nefes ile birlikte göğsü titremişti.
Kapının anahtarını yere bıraktı umursamazca. Onu bu odaya kilitleyenler anahtarı delikte bırakıp gitmişlerdi. O da chopstickini deliğe sokup anahtarın düşmesini sağlarken yine aynı çubukla yerdeki anahtarı odanın içine itmişti. İçeri kimsenin girmesini istemiyordu.
"Hataydı... ona güvenmek hataydı."
Dizlerini sallamaya başlamıştı. Kıyafeti dizlerine geliyordu. Bacakları ve çıplak ayakları üşümüştü. Ellerini dizlerine koyarken çenesini de eline yasladı, bakışları yerdeydi. "Bana yalan söylediler... beni kandırdılar..."
Doktorun bu kelimeyi söylediğini işitmişti. Uyuyor numarası yaparken yarım saat önce içerideki doktor kendisinin bir bunalımda olduğunu söylemişti. Herhangi bir tepkisi olmamıştı, sessizlik istiyordu. Ne durumda olduğu umurunda değildi. Yalnız kalmak ve sessiz olmak istiyordu.
"Yeonjun bana yalan söyledi," gözlerini yumduğunda yüzünü buruşturdu. Canı hala yanmaya devam ediyordu. Nasıl iyi olacağını bilmediği için oturmuştu öylece yere ve iyileşmeyi bekliyordu. "İyi hissetmem için öyle mi?" Dudağına değer parmağını ısırdı. "Beni yalnız bıraktın... Korkacağımı biliyordun... beni bir başıma bıraktın."
Yalnız kalmak isteyen o olduğu halde birine ihtiyaç duyuyordu. Bunca zaman her seferinde ona elini tutan kişinin yokluğunu hissediyordu. Tek düşündüğü buydu. Kandırılmış hissediyordu.
Minho'yu düşündü. Ağladığını hatırlıyordu. O da abisiyle birlikte hareket etmişti. O da onu bırakıp gitmişti. İki saat önce görmüştü en son onları. Şimdi neredeydiler? Gözlerini yumarken ikisi yanındaydı fakat açtığında yalnız başınaydı.
İkisini bir daha ne zaman göreceğini düşündü. Dudaklarını büzdüğünde "Özür dilerim," dedi fısıldayarak. "Problem benim, bu yüzden yalnızım."
Kimse katlanamıyor sana.
Görmüyor musun? Yeonjun bile gitti.Gülümsedi. Kafasındaki sesleri susturamıyordu. Ama umursamıyordu da. Çünkü sevgilisinin onu bırakmayacağını biliyordu.
Kapının tıklatıldığını işitince kafasını kaldırdı. "Soobin?" Bu doktorun sesiydi. "Anahtar nerede? Soobin beni duyuyor musun?"
Derin bir nefes aldığında sesinin çıkması için hafifçe duruşunu dikleştirdi. "Lütfen beni yalnız bırakın,"
"Kapıyı açar mısın? Söz veriyorum geri gideceğim."
"Tutmayacağınız sözler veriyorsunuz, vermeyin. Yalnız kalmak istiyorum. Buna ihtiyacım var. Lütfen beni biraz yalnız bırakın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
home
Fanfictionçiçeklerimiz kurumuş. senin gittiğinden belli, boynu bükük onların da. sanki benimle beraber senin yasını tutuyorlar. kardeşim de seni özledi. iki haftadır her gün geceleri yavaşça, sesini çıkarmadan yatağıma gelip benimle uyuyor. sen gittiğinden be...