❀ sekizinci bölüm

623 101 25
                                    

❀ jeremy zucker, you were good to me

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

jeremy zucker, you were good to me




Yağmurlu bir haftasonu sabahına uyanmıştık.

Minho'nun geç uyanacağını düşünürken benden önce uyanmıştı, hatta beni o uyandırmıştı. Hala yatağın içinde oyalanıyorduk. Minho başını karnımın üzerine koymuştu. Uyurken enerjisini toplamış olmalıydı, yeni uyanmasına rağmen sohbet havasındaydı.

"Yağmur yağıyor, dışarı çıkamayacak mıyız?"

"Nereye gitmek istiyorsun?"

Omuz silkti. "Bilmiyorum. Haftasonunu evde geçirmek istemiyorum sadece."

Dün okula gitmemiştim ve o eve geldiğinde uyuyordum ama bana dün ile ilgili herhangi bir soru sormamıştı. Muhtemelen Yeonjun hyung anlatmıştı. Ben de dünden bahsetmemeye karar vermiştim. Zaten hatırlamak istediğim bir gün değildi. Kafamdaki yara bandını görmüştü tabii ve bana sakar olduğumu söylemişti. Tabii ki asıl sebebi biliyordu, bildiğini belli edip kötü hissetmemi istemediği için bilmemezlikten geliyordu.

Minho yatağından kalktı ve banyoya yürüdü. O yüzünü yıkarken çantamdan kıyafetlerimi çıkardım ve yatağın üzerinden inip üzerimi değiştirmeye başladım. Pantolonumun kemerini bağlarken derin bir nefes aldım, seslice verdim. Ne zaman kemer taksam belimi sıkıca bağlıyordum, belim kalın gözükünce çirkin durduğunu söylemişti babam. Beyaz gömleğimin tüm düğmelerini ilikledikten sonra rastgele bıraktım ve beyaz süveterimi elime aldım. Aklımda hiçbir şey yoktu. Hiçbir şey düşünmüyordum, sadece üzerimi değiştirmeye odaklanmıştım.

Minho banyodan çıkınca "Çok açım," dedi ve bana döndü. "Acele edip hemen aşağı inelim."

Kafamı salladım. Banyoya girdiğimde Minho da dolabından kıyafetlerini çıkarıyordu. Banyonun kapısını kapattıktan sonra aynanın karşısına geçip kendime baktım. Yüzüme bir kaç kez su çarptıktan sonra köpükleyerek yıkadım yüzümü, kuruladım ardından. Saçlarımın ıslanan uçlarını da havluyla kuruturken aynadaki yüzümün görüntüsü oldukça can sıkıcı duruyordu.

Gözlerim baygın bakıyordu, dudaklarım düz çizgi halindeydi, ruhsuzdum. Saçlarımı duzelttikten sonra derin bir nefes alıp verdim ve gülümsedim, dudaklarımın kıvrılmasını istedim. Gözlerimi kırpıştırdım üst üste bir kaç kez, dudaklarımı ıslatırken gülümsemeye devam ettim. İşe yarıyor gibiydi, gülümseyince daha iyi hissediyordum.

Banyodan çıkınca Minho'nun da giyindiğini gördüm. "Hadi gidip kahvaltı edelim."

Kafasını kaldırıp bana baktı. Gülümsediğimi görünce o da gülümsedi.

Odasından çıkarken Minho abisinin odasının önünde durdu ve içeri baktı. Kapı açıktı ama kimse yoktu. "Önceden kapıyı açık bırakmaktan nefret ederdi." dedi Minho. "Alıştı sanırım."

homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin