❀ otuzuncu bölüm

388 78 19
                                    

❀ gracie abrams, i miss you im sorry

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

gracie abrams, i miss you im sorry





Bahçede oturmaya devam ettiğimiz vakit, sessizdik. Ben kendi kendime içimden konuşuyordum sadece. Büyük salıncakta yan yana oturuyorduk ve ben başımı omzuna yaslamıştım. Sallanmadığımız için kahvelerimizi elimize almıştık. Gözlerim kapalıydı. Bu sessizliğimizin bir nedeni yoktu.

Yeonjun sessiz biriydi, gerekmediğince konuşmazdı. Bu şekilde olmak çok daha rahatlatıyordu beni. Ama diğer yandan da düşüncelerimde boğuluyordum.

Saçlarımı okşadığı elini indirdiğinde hissettiğim boşluk ile kendime geldim. Kahvemi yaslandığım omuzdan başımı kaldırınca sehpanın üstüne bırakırken kafamı çevirip ona baktım. Gülümseyerek bakıyordu bana. İstemsizce gülümsedim ben de. "Noldu? Neden gülümsüyorsun?"

"Saçlarını beğendim."

O söylediğinde hatırlamıştım boyadığım saçlarımı. Evet uzun zamandır istiyordum saçlarımı boyamayı, belki boyarsam daha iyi hissederim diye düşünmüştüm. Ama sanırım pek de öyle olmamıştı. Değişen bir şey yoktu. İçim karanlıktı hala. Ufak da olsa bir renk katar düşüncesi ve isteğiyle boyamıştım saçlarımı. Bu konuda Yeonjun'un beğenmesi iyi hissettirmişti sadece. Ben de beğenmiştim evet ama çok da önemini göremiyordum kendi fikrimin.

Koluna sarıldım. Başımı yeniden omzuna yasladığımda bakışlarım yerdeki çimlerdeydi. Sıkıcı bir hayatım vardı. Lise günlerim de bitiyordu. Yeonjun ile Minho yanımda olduğu anlar keyifliydim. Ama sonrasını düşünmeden edemiyordum. Özel bir üniversiteye gitme fikrim olsa da bu kesin değildi. Ne okuyacaktım? Hangi üniversiteye gidecektim ya da nerede kalacaktım? Babamı arkamda bırakıp gidemezdim.

"Sonumuz ne olacak sence?"

"Neden yaşayıp öğrenmeyi denemiyorsun?"

Kafamı salladım olumsuz bir yanıt verirken. "Kötü bir son olacaksa denemek istemiyorum."

"Ama denemeden bilemeyiz, değil mi?"

Haklıydı. Ama denemek kolay değildi. Korkuyordum. Endişeliydim geleceğim hakkında. Günler hızlı geçip gidiyordu ve zamanım azalıyordu. Hayatım adına almam gereken kararlar vardı.

"Hayalin var mı, Yeonjun?"

"Var, çiçeğim." Bacağımın üzerindeki elimi tutup avuçları arasına alırken ben ellerimizi izliyordum. "Bir değil, birden fazla hayalim var. Ve biri çoktan gerçekleşti."

Gerçekleşen hayallerinden birinin ilişkimiz olduğunu düşünmüştüm direkt, kast ettiği ilişkimiz olmalıydı. Ben bunu düşünürken o eklediği cümlesi ile doğruladı tahminimi. "Dileklerimin her biri ikimiz için."

"Bunların ne olduğunu sorabilir miyim?"

"Sorabilirsin." Avuç içine aldığı sol elimi açtı ve bacağımın üzerine bıraktı. Elimin üstünü hafifçe baş parmağı ile okşuyordu. "Bir evimiz olsun istiyorum, sadece ikimizin yaşadığı bir ev."

homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin