❀ on dokuzuncu bölüm

555 95 73
                                    

❀ txt, nap of a star

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

txt, nap of a star








Yeonjun hyung ellerimize bakmayı keserken gözlerini gözlerim ile buluşturdu. "Sana söylemek istediğim bir şey var," dedi tereddüt ederken. "Beni söylemek istediklerimi bitirene kadar dinler misin?"

Ne söyleyeceğini merak ettiğim için kafamı salladım. Böyle söylediğine göre sanırım çok da memnun olacağım bir şey değildi, yani ben öyle hissediyordum. Oldukça meraklı ve gergindim şuan çünkü daha önce bu şekilde bir konuşma yapmamıştık, benden böyle bir şeyi neden istemişti?

"Yaşadığın durumlar yüzünden aklında çok fazla düşünce olduğunu biliyorum, karmakarışık hissettiğini de. Bu olaylar seni oldukça yordu, artık mutlu olmanı istiyorum. Eğer izin verirsen her zaman ben yanında olacağım, Minho da öyle. Ama," duraksadığında merakla ona baktım. Hafifçe gülümsedi, bana bakarak devam etti. "Rahatlaman için, iyi hissetmen için yapman gereken şeylerden biri, içini dökmek. Hissettiklerini özgürce anlatabilmen çok önemli. Ve biliyorum, bu senin için kolay bir şey değil. Ama sorun değil, sana yardımcı olabilirim."

Kaşlarımı kaldırdım. "Açık konuşur musun?"

"Sana yardımcı olması için birini, gerçekten güvendiğim birini senin için arayabilirim. Ona eğer istersen düşünce ve duygularını anlatabilirsin, sana en doğru şekilde yardımcı olacaktır. Bu seni rahatlatabilir, daha iyi hissedebilirsin. Sadece soruyorum... İster misin?"

Benden bir psikoloğa görünmemi istiyordu. Psikologlardan nefret ettiğimden değil... bir yabancı ile konuşmak bile rahatsız edici iken nasıl benden bunu bekleyebilirdi ki? En yakınıma, Minho'ya bile zor anlatabiliyorken kendimi, bunu yapabileceğimi düşünmüyordum. Kulağa hoş bir fikir gibi gelmiyordu, bunu ona söylemeliydim.

"Bir psikoloğa görünmemi istiyorsun, değil mi?"

Bunu sakin bir şekilde sormuştum ama o hala sanki dünyanın en yanlış sorusunu sormuş gibiydi. Elini kaldırdı, indirdi. "Ben... evet." Ellerimi diğer eli ile tutmaya devam ettiğinde, asıl gergin olan kişinin ben değil de o olduğunu fark ettim, elimi sıkıyordu çünkü. Canımı yakacak derecede olmadığı için sorun etmeyip onun bu haline gülümsedim. Beni rahatsız edecek hiçbir şey yapmak istemiyordu.

Bir şey söylemeyeceğimi anlayınca konuşmaya devam etti. "Bae'ye ne dersin? Bu konuda güvendiğim tek kişi o. Henüz mesleği elinde değil ama bunun için sadece yarım dönemi kaldı. Sana en iyi şekilde yardımcı olacak, eğer istersen."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu kişinin Bae noona olması çok daha zordu. Hayır, konu kıskançlığım değildi. Emin değilim ama rahatsız ediciydi işte. O kişi kim olursa olsun, ben her şekilde rahatsız olacaktım.

Ama yine de, neden bu konuda Bae noona yerine bana yardımcı olacak kişinin kendisi olmadığını merak ediyordum. Yeonjun hyungun da yarım dönemi kalmamış mıydı? O da biliyordu yapması gerekenleri, neden beni dinlemek istememişti?

homeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin