Yazım hataları için özür diler,
Keyifli okumalar dilerim...Hayatta hep bir amaç uğruna vâr olduğumuzu düşündük ya da öyle olmak istediğine inandık. Belki de vâr olmamızın tek sebebi birilerinin koruyucu meleği olmaktı ya da kim bilir belki de varlığımızın tek sebebi sıradan bir hikâyede sıradan birer piyon olmaktı...
Felix kolarımın arasında acı ile inliyordu. Baktıkça esir düşmek istediğim gözleri kapalıydı. Saraydan fazla uzaklaşmamıştık. Changbin ve Jisung biraz önümüzde duruyor peşimizden gelen giden var mi diye kontrol ediyordu. Jeongin de benim gibi bir ağacın altına çökmüş elleri ile oynarken aynı zamanda ağlıyordu. Hepimiz birini daha kaybettiğimizi biliyorduk. Yine birbirimizi koruyamadığımızın farkındaydık. Sessizliği bölen Jisung olmuştu.
Jisung
- Hyunjin. Seungmin'i geri de bırakmadın değil mi? Minho'nun tek emanetine ihânet etmedin. Şimdi çıkıp gelecek öyle değil mi?Jisung'un cümleleri kalbime hançer gibi saplanırken gözlerimden düşen yaşlar Felix'in yüzünün ıslanmasına neden olmuştu. Jisung haklıydı Minho'yu koruyamadığım gibi bir de emanetine ihânet etmiştim. Kollarımda hareketsiz yatan ve belki de uyanmayacak olan çocuk için... aşkım için bir çok insanı heba etmiştim... Jisung'un sözlerine cevap veremiyordum. Haklıydı. Sessiz kalmam iğrençti ama ağzımdan çıkacak hiçbir kelime bu iğrençlikten daha güzel olmayacaktı.
Gözlerimi yumarak Felix'in uyanması için dua ettim. Onu kaybedemezdim. Bunca kayıptan sonra bir de ellerimden o kayıp gidemezdi. Jisung'un bağırması ile gözlerimi tekarar açtım. Jeongin elleriyle kulaklarını kapatmış Changbin ise Jisung'u tutmaya çalışıyordu.
Jisung
- Bana onu bırakmadığını söyle pislik herif. Tekrardan ona ihanet etmediğini söyle.O an fark ettim ki Changbin orda olmasaydı Jisung'un bu öfkesi beni öldürebilirdi. Keşke Changbin burda olmasaydı da Jisung beni keşke öldürseydi...
Jisung
- Uzaklaş Felix'ten Changbin bırak beni... Benden birini daha almayacak bu herif Dokunma kardeşime...Jisung bağırmaya devam ediyordu öfkesi banaydı ama böyle yaparak kendine zarar veriyordu. Bana söylediği hiçbir söz canımı yakmıyordu. Haklıydı. O haklıyken benim canımın yanması bencilik olurdu. Canı yanan oydu yaralanan oydu sevdiklerini kaybeden oydu. Ben onların hayatına girmiş bir piyondum. Ve onlara haddinden fazla zarar veren bir piyon. Onların koruyucusu olmak isterken onları yıkan bir piyon olmuştum. En başından onların hayatına dokunmamalıydım.
Jisung bağırmaya devam ederken. Felix'in elleri hareket etmiş ve bir eliyle yüzümü tuttuğunu hissetmiştim. Gözlerimi açtığımda sulu ve kızarmış gözleriyle karşılaştım.
Felix
- Geri döndün...Ağızından dökülen kelimler utanmadan beni gülümsetmişti. Belki de uyandığını gördüğüm icin gülümsemiştim bilmiyorum. Jisung hemen yanımıza koştu. Jeongin oturduğu yerden kalktı Changbin öylece hala orada dikiliyordu.
Jisung
- Lix meleğim. İyi olacaksın korkma.Jisung Felix'i kollarımın arasından çekip alırken ben buna engel olamamıştım. Onlar bir bütündü ve ben en başından beri aralarında fazlalıktım. Ben bir piyondan fazlası değildim.
Felix
- Jisungie benden kurtulamazsın seni aptal...Felix'in sesi kesik kesik geliyordu. Canı acıyordu ama bunu bize göstermek istemiyordu. Her zaman ki gibi etrafına neşe saçmak için cebelleşiyordu. Kendi canı ile cebellleşiyordu...
Elleriyle Jisung'un gözlerinde ki yaşları silmekle uğraşırken sessizliği bölen tekradan o olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forbidden
FanfictionDansın ve müziğin yasak olduğu bir krallıkta Prens Hwang Hyunjin kral olan babasının tüm emirlerine karşı gelerek gizli gizli dans ediyordu bir gün terk edilmiş bir binada dans ederken aslında oranın başka bir dansçıya ait olduğunu anladı... Dans...