"Bu Hiçbir Kitapta Karşılaşmadığım Bir His"

518 63 30
                                    

Hyunjin'in gözünden;

Ne yapıyordum ben daha sadece iki kez gördüğüm insana cidden her şeyi en başından anlatacakmıydım. Nasıl güvenecektim ona daha kendi babama güvenemezken, başka insanlara nasıl güvenebilirdim. Karşımda ki bu çocuğa nedendir bilmiyorum ama yalan söylemek istemiyordum, fakat anlatacaklarıma inanır mıydı bunu da bilmiyorum. Kalbim bana inanmasını istiyordu hem de delicesine çünkü birine ihtiyacım vardı. Beni anlayabilecek, herkesten uzaklaştığımda sığınabileceğim birine ve karşımda ki bu çocuk sözleri ile olmasa da gözleriyle ona güvenebileceğimi söylüyordu. Ya da ben ona güvenmek istediğim için böyle hissediyordum...

Hyunjin-

En başında da dediğim gibi sözümü kesmeden beni dinlemeni istiyorum anlatacaklarıma inanıp inanmamak sana kalmış ama şunu bilmeni isterim ki sana yalan söylemek için tek bir nedenim bile yok.
Ben kendimi bildim bileli müzik ve dans ile yaşadım benim için hayatta iki değerli şey var biri kız kardeşim biri de dans etmek dans ettiğim zaman kendimi sarayın o dört duvarı arasında özgür hissederdim. Gerçek özgürlüğü hiç bir zaman bilmedim çünkü senin de bildiğin gibi Kral aşırı kuralcı biri hiç bir zaman asla tek başıma sarayın dışına çıkmadım. Halkın gözünde bir prens nasıl olur bilmiyorum ama efsanelerde ki gibi bir prens olmadığım ortada hiç bir zaman babamın kararlarını savunmadım ama yine aynı şekilde hiç bir zaman cesaret gösterip kurallarına karşı da çıkmadım. Ancak o gün yani halka bildirgeyi okumaya geldiğim gün o gün bir cesaret teslim aldı tüm bedenimi ve oraya gelmeden önce okuduğum o bildirgeden önce aslında başka bir bildirge yazılmıştı ben o bildirgeyi alıp parçalara ayırdım.
Kral'ım emrine karşı geldim ona saygısızlık ettim. Normalde halk ile ilgili bir şey olduğunda beni asla işin içine katmaz hatta daha bir yıl öncesine kadar benim gibi bir oğlu olduğunu kimse bilmiyordu. Evet halk bir prens'in vâr olduğunu biliyordu fakat halktan hiç kimse beni ne görmüş ne de varlığımı hissetmişti ta ki o güne kadar o gün orda olmamın nedeni aldığım cezaydı kurallara karşı gelip bildirgeyi yırtığım için oradaydım şimdi diyeceksin ki bunun neresi sana ceza şöyle ki dansa ne kadar düşkün olduğumu söyledim ben daha çok küçükken babam sevdiğim her şeyi elimden almaya başladı. Bir baba çocuğuna niye böyle bir şey yapsın ki deme yapıyor işte sebebini ben de bilmiyorum bazen bir kral olduğunu düşünmesem onun benim babam olduğunu bir an bile düşünmezdim. Ama koskoca kral başka birinin çocuğunu kendi çocuğu gibi alıp büyütmez değil mi, işte tüm olay bundan ibaret halka o yasakları duyurduğum gün sizin canınız nasıl yandıysa benim de yandı siz nasıl öfklendiyseniz ben de öfkelendim ama elimden hiç bir şey gelmedi. Çünkü korkağın tekiyim hiç bir zaman yeteri kadar cesur olamadım ama seninle karşılaştığım o gün sen bana umut ışığı oldun o kurduğun cümleyle üç hafta güçlü bir şekilde amacımdan vazgeçmeden ilerledim.

"Dans etmeyi seven birini müzik ve danstan koparamazsınız o kişi küllerinden yeniden doğar..." kurduğun cümleyi unutmadım aklımın ve kalbimin bir köşesine yer ettim onu hapsettim içime...

Ben bu cümle ile cesaret buldum. Tam üç hafta boyunca o saraydan sadece bir kaç saatlik çıkmak için neler yaptım tahmin bile edemezsin. Sırf buraya gelip herkesten gizli dans edebileceğim bir yer bulabilmek için, işte sana anlatacağım her şey bundan ibaret dediğim gibi inanıp inanmamak sana kalmış. Sana yalan söylemek için bir nedenim yok istersen beni Kral'a şikayet edebilirsin inan bana oğlu olduğum için sessiz kalmaz aksine tüm halkın önünde cezamı keser öyle bir adam olduğunu anlatıklarımdan sonra eğer inanıyorsan sende anlarsın...

Genç Çocuğun Gözünden;
Karşımda oturan çocuk prensti, ama söz de prens kendi hayatımı her zaman kötü bulmuşmdur. Her gün tarlada çalışan arta kalan zamanda çarşı da bir şeyler satan sıradan zorlu bir hayat yaşayan köylüydüm ben. Her köylünün hayal ettiği gibi ben de sarayda yaşamayı kral veya hiç yoktan kral'ın oğlu olmayı dilerdim. Şimdi karşımda oturan bu çocuğun anlatıklarını dinleyince ne kadar güzel ve mutlu bir hayatım olduğunu anladım. Evet babam ölmüştü fakat mükemmel bir annem vardı. Onun aksine anne şevkati görmüş biriydim Kral'ın eşi olmadığını tüm halk biliyordu. Buna ben de dahildim halkın kraliçe olarak bildiği kimse yoktu. Yani karşımda duran bu çocuğun yüreğinin şefkatine sığınacağı bir annesi bile yoktu. Babam ölmüştü fakat belli bir yaşıma kadar babamdan bir çok şey öğrenmiştim. Bir kardeşim yoktu belki ama eğer kardeşim olsa bu kadar severdim diyebildiğim iki mükemmel dostum vardı. Biri Jisung diğeri minik Jeongin'im karşımda duran ve prens olduğunu bildiğim bu çocuğun kimsesi hiç bir şeyi yoktu. Neden bilmiyorum ama çok üzülmüştüm. O an sarılmak istedim ona, ama o bir prens ben bir köylüydüm ona nasıl dokunabilirdim ki, anlattığı her şeyi çok dikkatli bir şekil de dinledim. Yalan söyleyen bir hali yoktu. Arkadaşım jisung onu çok severdim ama ne kadar yalancı biri olduğunu da biliyordum. Yani bir insan yalan söylediği zaman sağ olsun jisung sayesinde hemen anlayabilecek güçteydim.
Tebessümle baktım yüzüne aslında söylediğinin aksine aynı efsanelerde ki prensler gibiydi. Sarı saçları ışıldayan yüzü ve yıldız gibi parlayan gözlere sahipti. Evet ruhu biraz yalnızdı ama artık değil,
Neden bilmiyorum ama onun yanında olmak istiyordum. Yalnız olmadığını söylemek ona inandığımı göstermek istiyordum...

Genç Çocuk- Adımı merak ediyordun ben Felix ve anlattığın her şeye inanıyorum seni Kral'a falan şikayet etmeyeceğim aksine o insandan saklanacağın ve korunacağın kişi olacağım bundan sonra saray duvarları ardında da bir arkadaşın var tabi sen de beni arkadaş olarak görmek istiyorsan.

Cümlemi daha bitirmemiştim bile ama bir anda Hyunjin'in kolları arasındaydım. Öyle bir sarılmıştı ki bana hiç bırakmak istemezcesine bir an afallamış olsam da sarılışına karşılık verdim. Ona hiç sahip olmadığı dost olacaktım. Kral bir tek ondan bir şey almamıştı bende dans tutkumu Jisung'tan ve kardeşi Jeongin'den de müzik tutkusunu almıştı. Ve biz dördümüz her şeyin üstesinden gelecektik en azından ben öyle sanıyordum...

Hyunjin'in gözünden;
İçim içime sığmıyordu nasıl tarif edilirdi bu his bilmiyorum. Kitaplarda okuduğum kadarı ile aşkta böyle bir hisse sebep oluyordu, ama şuan benim yaşadığım şey aşktan daha güzeldi. Ben kendime bir arkadaş bulmuştum hem de bana güvenen bir arkadaş hayal gibi geliyordu bana ama sanırım artık kendime özel bir sevgim vardı. Bir şeyler paylaşabileceğim biri vardı. Bu his hiçbir kitapta karşılaşmadığım bir şeydi. İçimde böyle bir mutluluk yaşarken Soul'ün acı çekercesine bağrışları ile kendime geldim. Tam yerimden kalkıp dışarıya koşmak için hazırlanıyordum ki Felix ve benim bulunduğum binanın kapısının hızla kapandığını duydum...


forbiddenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin